Beş yıl önce siroz teşhisi konulan İzmirli Yako Abolafya, başarılı bir operasyonla oğlundan nakledilen karaciğerle yeniden yaşama döndü
Sarit Bonfil
Hastalığın ani bir seyirle kötüleşmesi üzerine hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan 61 yaşındaki Yako Abolafya’nın kurtuluşunu doktorlar mucize olarak nitelendiriyor.
On binde bir görülen, diyabete bağlı siroz hastalığına yakalanan Abolafya, geçtiğimiz şubat ayında tekrar rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Uygulanan tedavilerin cevap vermemesi üzerine tek çarenin acil karaciğer nakli olduğu belirlendi. Ancak karaciğeri besleyen ana damarın tıkalı olduğu saptanınca Ege Üniversitesi Organ Nakli Merkezi’ndeki cerrahlar koşulların uygun olmadığını söyleyerek nakil yapmayı reddettiler. Hastanın karaciğeri bir ay içinde kendini tüketti; bilinci kapanmaya ve durumu hızla kötüye gitmeye başladı. Ege Üniversitesi Gastroentoroloji Profesörleri’nden Prof. Dr. Salih Ulus Akarca ve Prof. Dr. Galip Ersöz onları Kent Hastanesi Karaciğer Organ Nakli Merkezi cerrahlarından Doç. Dr. Murat Kılıç ve ekibine yönlendirdi. Aynı kan grubuna ve sağlıklı bir bünyeye sahip, otuz bir yaşındaki oğlu Moris’in verici olma olasılığı ilk baştan beri gündeme geldiyse de Yako Abolafya’nın gönlü buna razı değildi. Aile, kadavradan organ bağışı yapılmasını umuyordu. Oysa geçen her saat hastanın aleyhineydi. Kaybedecek vakit yoktu. İstanbul’da bir klinik araştırma firmasında çalışan Moris, testler için İzmir’e geldi. Test sonuçları olumluydu. Ancak doktorlar hastanın damarı tıkalı ve karaciğer komasında olması nedeniyle ameliyatın çok riskli, başarı şansının ise yüzde elli olduğunu, operasyondan sonraki sürecin de riskler taşıdığını söylediler. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen babasını hayata bağlayacak yegâne organı bedeninde taşıdığını bilen Moris, verici olmaya karar verdi. 21 Mart sabahı Yako Abolafya ile oğlu Moris, Kent Hastanesi ameliyathanesine alındı. Moris dört buçuk, Yako Abolafya ise sekiz saat ameliyathanede kaldı. Aynı anda hem eşini hem de oğlunu ameliyata yollayan Yıldız Abolafya, bu zorlu süreci şöyle dile getirdi:
“Çok zor bir karardı. Düşünmeye bile vakit yoktu. Her zaman inançlı bir kişi olmuşumdur, bu nedenle ameliyatların başarılı geçeceğine emindim. Yako’nun ameliyatı doktorların tahmininden de zor geçti. Yoğun bakım süreci ve sonrası da gerçekten çok güçtü. Bütün bu süre boyunca hastaneden hiç ayrılmadım. Karaciğerinin yüzde yetmişe yakını alınan Moris de ameliyat sonrası günlerde birçok fiziksel sıkıntı yaşadı. Yaşadıkları normaldi ama endişelenmemek elde değildi. O çok metanetli ve insancıl biridir. Aileden kimseye bir şey olmasın diye içi titrer. Her iki çocuğum da böyledir. Küçük oğlum Sami de hepimize destek olabilmek için çok çırpındı Moris, hastaneden çıktığında bakımını üstlenen Selim ve Raşel Abolafya’ya ne kadar teşekkür etsek azdır. Pesah arifesi güzel bir sürpriz yaşadık. Yoğun bakımdan çıkarılan eşim ilk önce hayatını kurtaran oğlunu görmek istedi. Baba ile oğlun karşılaşması kelimelerle ifade edilemeyecek kadar duygusal bir andı. Bu mucizeyi yaşadıktan sonra Tanrıya olan inancım daha da pekişti. Ayrıca Doç. Dr. Murat Kılıç, Doç. Dr. Murat Zeytunlu ve ekip arkadaşlarına başarılarından dolay sonsuz teşekkür ediyorum.”
Şu anda nekahet dönemini evinde geçiren Yako Abulafya’nın tedavisi devam ederken, Moris baba evinde yavaş yavaş eski sağlığına kavuşuyor. Üç ay içinde karaciğerinin kendini yenileyip eski boyutuna gelmesi bekleniyor.
“Benim yaptığımı herkesin yapamayacağı söyleniyor. Oysa ben öyle hissetmiyorum. Bana son derece doğal geliyor. Babamın iki günlük ömrü kaldığını söylediklerinde tüm olumsuz koşullara rağmen onun ömrünü uzatabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım. Bu ameliyatın hayatıma etkilerinin ölüm söz konusu olduğunda yaşanacak acıyla kıyaslanamayacağını düşündüm. Şu anda iyiye gidiş olmakla birlikte babamın sağlığıyla ilgili iniş çıkışlar yaşıyoruz. Nakledilen organın uyumu altı ay sonra belli olacak. İnşallah her şey iyi olacak ve annemin, kardeşim Sami’nin çektiklerine değecek. Ben aralarında en az çekenim. Ben ameliyata girdim, çıktım. Babam eski sağlığına kavuştuğunda hepimiz daha mutlu olacağız.”
Tüm ailenin Yako Abolafya’yı yaşatmak için seferber olduğu bu zorlu süreçte bir eş ve bir anne olarak çetin bir sınav veren Yıldız Abolafya, oğlu Moris’in örnek davranışını şu sözlerle değerlendirdi:
“Moris azımsanmayacak bir risk aldı. O, ameliyat yarasını yaptığı bu fedakârlığın nişanesi olarak ömrü boyunca gururla taşıyacak.”
Abolafya ailesinden sağlık haberleri almak dileğiyle acil şifalar…