Yazarlarımız Vladi Benbanaste ve Rubi Asa, bu sefer ortak bir fotoğraf sergisine imza attılar. ‘Yüz Yılda İstanbul’un Değişen Yüzü’ başlıklı sergiyi sunarken yazarlık ve fotoğrafçılık arasında kendi değişen yüzlerini de sundular izleyiciye. Aynı gün Saint Michel Lisesi’nde de mezunların eserlerinden oluşan bir serginin açılışı olunca, iki sergiyi bir yazıya aktarmak düştü bana
Çılgın bir şehir İstanbul... Sadece hızına ayak uydurma anlamında değil, ama dönüşüm açısından da çılgın. İnsan ne kadar çok etkinlik sığdırmaya çalışsa da bir güne, yine de mümkün değil ayak uydurmak bu şehre. Günlük koşuşturmanın içinde kentteki hızlı değişimi fark etmeden yaşıyoruz sıklıkla. Birlikte gerçekleştirdikleri ciddi ve titiz bir çalışmanın sonucunda, Vladi Benbanaste ve Rubi Asa’nın objektiflerinden görmek mümkün şehr-i İstanbul’un 100 Yılda Değişen 100’ünü. 1850’li yılardan 1900’lere ve hatta Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar İstanbul’un yüzlerce panoramasını bizlere miras bırakan Max Fruchterman, Abdullah Kardeşler, Pascal Sebah, Gülmez Kardeşler, Guillaume Berggren ve Bogos Tarkulyan gibi değerli fotoğrafçıların yapıtlarından yola çıkan arkadaşlarımız, aynı kareleri yaşadığımız günlerde yeniden sabitlemekle başlamışlar işe. Ardından her iki kareyi yan yana sunarak değişimi gözlerimizin önüne sergiledikleri gibi, şehrin kimi göze güzel görünen, çoğu insanı yoran, zorlayan, rahatsız eden tüm mimari, sosyolojik değişim ve dönüşümüne rağmen geçmişin anılarını bugüne taşıdığını kanıtlarcasına yıllar ötesinden gelen kareleri bugünün kareleri ile üst üste bindirmişler.
Berna Laçin ile Şalom’da keyifli bir sohbetle başlayan gün, Schneidertemple’da İstanbul fotoğraflarına, oradan da yaşamımda yıllar öncesinde kalan lisemde devam etti. Osmanbey’de Saint Michel Lisesi’nin zamanında kapıları bizlere kapalı olan şapelinin bir sergi alanı olarak düzenlenerek herkese açılması da zaman içindeki dönüşümün diğer bir göstergesi idi. Sınıf arkadaşım Anuşka Şahiner’in organizasyonunda, okulun mezunlarından Rosy Maçoro ve Sabrina Fresko, heykelleri; Ceni Levi, Virna Saul ve Max Maçoro, yağlı boya tabloları; Nino Varon, karışık teknik çalışmaları; Pemi Melamet ise keçe kalemle yaptığı illüstrasyon çalışmaları ile çıktı karşıma.
Kimine göre resim ve her türlü sanat da bir müzik, bir melodi ruhlarımızı coşturan, kimine göre bir terapi; ama her şekilde değiştiren, dönüştüren, yapanı ve izleyeni bambaşka bir düşünce ve ruh haline taşıyan bir araç.
‘Saint Michel’liler Resim, Heykel ve Goblen Sergisi’ okulun şapelinde 21 Mayıs’a kadar; geçmiş ile bugünün birbirine karıştığı bir İstanbul seyahati için de, geliri İZEV Vakfı’na bağışlanacak olan ‘100 yılda İstanbul‘un değişen 100’ ü’ sergisini de 19 Mayıs’a kadar Schneidertemple’da izlemek mümkün.