Yıllardır haziran ayında sahnede görmeye alıştığımız YSK gençlerinden bambaşka bir folklor resitali ‘Şevet’, 20 Haziran’da seyircileriyle buluşuyor!
2006 yılında ‘Train de Vie’ gösterisiyle tiyatroyla folklorü birleştiren YSK gençleri, 2007’de ‘Ushpizin’, 2008’de ‘Varoluşun İzleri’, 2009 senesinde ‘Leh Leha’, 2010’da ‘Alcazar’ ve geçtiğimiz sene de ‘Misparim’ gösterileriyle seyircilerine keyifli zamanlar yaşattılar. Her sene gösterilerine Yahudi tarihinden bir konu seçen ve bu tarihte yaşanmış olayları danslarıyla anlatmaya çalışan gençler, bu sene ise ‘12 Kabile’ konusuyla sahnede olacak. Bu süreçte birçok profesyonel isimle çalışan YSK’lılar, herkesi 20 Haziran akşamı Mustafa Kemal Merkezi’ne bekliyor.
Ülkemizde son zamanlarda sporda yaşanan çirkin gelişmelerden sonra, futbol gibi bir konu dışına çıkmak istedim. Çok daha renkli, çok daha masum bir konuya yönelmek istedim. Bu bağlamda, YSK gençlerinden, Şevet gösterisinin sorumluları ve aynı zamanda YSK folklor başkanları Roksi Yafet ve Esra Levi ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte provalarda yaşananlar, gençlerin yaşadığı zorluklar, gösterinin iç yüzü ve çok daha fazlası…
Klasik bir giriş olacak ama kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Roksi Yafet: 1992 yılında doğdum. Şu anda Yeditepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünde 3. sınıf öğrencisiyim. On bir senedir YSK ailesinin içindeyim, on yıldır folklor yapıyorum. Folklor başkanlığımda ikinci yılım.
Esra Levi: 1993 yılında doğdum. Şu anda Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2. sınıfta okuyorum. Ben de bu ailede Roksi gibi on birinci senemi geçiriyorum. İki yıldır birlikte folklor başkanlığını yürütüyoruz.
İkiniz de üniversitelisiniz. Bu yaşta böyle bir sorumluluğu almak nasıl bir duygu?
E.L.: Bu kadar geniş bir yaş aralığıyla çalışmak, onlara dansları ve dansların temalarını öğretmek hem çok keyifli hem de tahmin edersiniz ki bir o kadar da yorucu ve yıpratıcı bir görev. Öyle ki gösteriye bir ay kala gece 12-1’den evvel uyumamız bize en büyük ödül gibi geliyor. Ancak gösteriye çıkıp, danslarımızdan sonra aldığımız alkışlar her şeye değiyor aslında.
R.Y.: Aslında her şey dışardan görüldüğü gibi sadece dans öğrenmekle de bitmiyor ne yazık ki. Bizi ve diğer madrihleri en çok gösterinin iç yüzü yoruyor. Mesela, müzikleri yaratmak, kıyafetleri beden beden düzenlemek (gerekiyorsa kıyafet diktirmek), koreograflarla birlikte dansları çıkarmak, dekor, ses ve ışıkla uğraşmak bunlardan birkaçı.
Kabul etmek gerekir ki günümüzün gençleri eski zamanlara göre daha faal. Bu sizin işinizi elbet de zorlaştırıyordur. Nasıl üstesinden geliyorsunuz?
R.Y.: Tabii ki öyleler. Biraz da içinde bulunduğumuz çağ faal olmalarını gerektiriyor. Günümüzde herkes çok küçük yaşta ders almaya, sportif faaliyetler yapmaya başlıyor. Takımların prova saatlerini ayarlamak zor olsa da dans etmeyi seven, özveriyle çalışan ve bu işten keyif alan folklor madrihlerimiz, hanihlerimizle ve her hafta yapılan provalarla bugünlere geldik.
Gösterinin detaylarına inmeden, kaç kişilik bir ekibiniz var?
E.L.: 120 kişilik bir ekibimiz var. Ancak tabii ki sadece dans eden insanlar değil hepsi. Sahne arkasında bize yardım edenlerden, kıyafet taşıyanına kadar herkes var bu ekibin içinde.
Orada olmak vardı!
R.Y: Valla üniversite sınavlarına hazırlananlara kapımız her zaman açık ama ne yazık ki siz zaman bulamıyorsunuz. Seneye artık.
Gösterinin içeriğine inelim biraz. Neden böyle bir konu seçtiniz? Şevet ne demek?
R.Y.: Şevet, İbranice kabile demek. Geçen seneki gösterimizde Yahudilikte sayıların üstünde durmuştuk ve bunun için 12. dansımızda anlatılan kabilelerin hikayelerini araştırmıştık. Her kabilenin ayrı bir teması, rengi, sembolü, özelliği ve hikayesi olduğunu öğrendik. Daha önce cemaat etkinliklerinde çok karşımıza çıkmayan bir konu olduğu için hem kendimiz daha detaylı öğrenmek, hem de seyircilerimize öğrendiklerimizi aktarabilmek için kabileleri gösterimize tema olarak belirledik.
Gösteriyi geçen seneki gibi iki gece yapmamanızın sebebi nedir? Bir gece az gelmiyor mu o kadar emeğe?
E.L.: Tabii ki az geliyor. Hem de çok az. Fakat ne yazık ki cemaat etkinliklerine olan ilginin azalmasıyla tek gece yapmanın daha güzel olacağını düşündük.
‘Train de Vie’ tiyatroyla folkloru birleştiren çok keyifli bir gösteriydi. Son zamanlarda tiyatronun aradan çıkıp yerini folklore bırakmasının sebebi nedir?
R.Y.: Tiyatro ayrı bir uğraş ve ayrı bir zaman isteyen çok titiz bir iş. Ayrıca seyircilerimizin ilgisi daha çok folklore kaydı son zamanlarda.
Son olarak provaların nasıl geçtiğini sormak istiyorum.
E.L.: Çok büyük bir dansçı grubumuz olduğu için genel provalar hariç hiçbir provayı tam sayıyla yapamıyoruz neredeyse. Ancak bazı danslar için 4-5 saat prova yaptığımız oluyor. İnanın bunun son bir saati hepimiz için çok zor geçiyor. Bildiğiniz hareketleri 100-150 kere tekrarlıyorsunuz. Ancak mükemmel bir gösteri çıkarmak istiyorsanız böyle şeylere katlanmak zorundasınız. Genelde provaların üstüne duş alıp uyumak en iyi ilaç oluyor.
Bu kadar yoğun tempoda olmanıza rağmen zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar.
E.L.-R.Y.: Rica ederiz, biz teşekkür ederiz.
İşte Şevet’in ön izlenimi. Gösteri biletleri 35 ve 50 TL arasında değişiyor ve bütün Yıldırım gençlerinden temin edebiliyorsunuz.
Folklorun bizi birleştiren bir olgu olduğunu hatırlatan ve bizi birlikte tutan en büyük değerlerimizden biri olduğunu gösterip bunu yaşatan bütün gençlere sonsuz teşekkürler. Biz de bu değerlerimizi yaşatmak ve sürdürmek için 20 Haziran’da MKM’de buluşalım.