Gezi Parkı’nda barışçıl bir protesto olarak başlayan, ancak polisin biber gazlı müdahalesi ile karşılaşınca kitlesel bir eyleme dönüşen olaylar tüm Türkiye’yi sardı. Olayların büyümesi üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “İyi niyetli olarak verilen mesajların hepsi alınmıştır,” dedi.
2 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Gösterileri dağıtmak için polisin kontrolsüz biber gazı kullanımı tepkilere neden oldu. Ülke çapına yayılan olaylarda, biri İstanbul’da biri de Antakya’da olmak üzere iki kişi hayatını kaybetti. Hatay’da hayatını kaybeden 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in, başından aldığı darbe nedeniyle öldüğü belirtildi. Olaylarda ayrıca yüzlerce kişinin yaralandığı ve gözaltına alındığı ileri sürüldü.
PROVOKATÖRLER DE VARDI
Kimi provokatörlerin de eksik olmadığı ve Türkiye’nin neredeyse her yerine yayılan gösterilere dünyanın başka ülkelerinden de destek geldi. Yurt dışında başta Türkler olmak üzere, kalabalık gruplar da ‘Gezi direnişi’ne destek gösteriler düzenledi.
YABANCI BASIN SORUYOR: “TÜRK BAHARI” MI?
Taksim’de başlayan olaylar yabancı basında da geniş yer buldu. İngiliz Guardian gazetesi, “Küçük bir park için yapılan mücadele rejim için bir acil durum, Türk Baharı için ise bir potansiyel oldu” yorumunu yaptı. Le Monde yayınladığı başyazısında olayların çıkmasını “iktidar sarhoşluğuna” bağladı.
SOSYAL MEDYA KAZANDI, GELENEKSEL MEDYA KAYBETTİ
Yaşanan olayların kazananı ise sosyal medya oldu. Tüm katılımcıların sosyal medyayı kullanarak haberleşmesi başta twitter olmak üzere paylaşım sitelerine olan ilgiyi arttırdı. Bu arada olayların ilk günlerinde yaşananları yansıtmayan ana akım medya ve televizyonlar da protesto edildi.
CUMHURBAŞKANI GÜL: “Demokrasi demek sadece seçim demek değildir”
Protestolarla ilgili olarak pazartesi günü bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ''Herkes sağduyulu olmalı, kurallara uymalı. Demokrasi sadece seçim değildir, mesaj alınmıştır'' dedi. Türkiye'nin demokrasi yolunda olduğuna ve demokrasinin kurallarını çalıştıran bir ülke olduğuna vurgu yapan Gül, "Hukukun üstünlüğüne inanan bir ülke. Mahkemenin kararlarına üst mahkemelerde itiraz edilebildiği ve itiraz yollarının açık olduğu bir ülke. Dolayısıyla bütün bu kurallar batı demokrasilerindeki standartlar çerçevesinde olmaktadır. Önce bunun bilinmesini isterim tabiî ki," dedi. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu çerçeve içerisinde 'demokrasiler' dediğimizde, demokrasilerle tabiki seçimlerle halkın iradesi ile her şey ortaya çıkar. Ama 'demokrasi' demek 'sadece seçim' demek de değildir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN : “Yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyoruz”
Gezi Parkı’nda yaşanan olaylarla ilgili olarak ilk yaptığı açıklama ''Ne yaparsanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız,” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, sonrasında polisin biber gazı kullanımı da eleştirdi.
Pazar günü Fatih Altaylı ile bir söyleşi gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, "Ben açıklamamda polisin biber gazıyla yanlış yaptığını belirttim. Diyelim ki polis minimal müdahale etti orada. Polis çıktıktan sonra ne yaptılar? Polis araç gereçlerini yaktılar" diyerek, kitle psikolojisinde bazen azınlığın çoğunluğu alıp götürebildiğini belirtti.
Olayların sosyal medyadaki yansımalarına da değinen Başbakan " Twitter denilen bir bela var. Burada abartı, ne derseniz hepsi var. Bu sosyal medya denilen şey şu anda toplumların baş belasıdır," dedi.
Pazartesi günü yurt dışına hareket etmeden de açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Biz onlara ‘aman sabırlı olun sakın bu oyunlara gelmeyin’ diyoruz” diye konuştu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ: “Çevre duyarlılığı nedeniyle şiddet görenlerden özür dilerim”
Erdoğan’ın yurt dışı gezisi sırasında Başbakanlığa vekalet eden Bülent Arınç da, Salı günü düzenlediği basın toplantısında "O ilk olayda çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır o insanlarımızdan özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum," dedi. Arınç, konuşamasında “Yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir, önemlidir. Yaşam tarzı nedeniyle ağır baskı yaşamış bir kadro olarak kendi yaşadıklarımızı başkalarına yaşatmamak için büyük bir gayretin içinde olduk. Biz bize oy vermeyen vatandaşlarımızı anlamaya çalıştık. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içinde olmadık, olamayız,” sözlerine de yer verdi.