Kabala ve Hasidik öğreti konusunda uzman olan Shais Taub öğretmenliği tutku ile yapan, sıkça seyahat eden, aktif olarak kitap ve makale yazan, internette videoları bulunan oldukça üretken bir haham. Ama 70 pencere kapsamında ülkemize gelen Shais Taub’u esas öne çıkartan konu, bağımlı kişilerle yaptığı başarılı çalışmalar
Bağımlılarla ilgili yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Sanırım sadece alkoliklere yardımcı olmuyorsunuz?
Hayır, tüm bağımlılarla çalışıyorum. Çünkü aslında bağımlılık, daha derinde yatan problemlerinin dışa vurumudur. Hastalığın bir belirtisidir. Bağımlılık ne olursa olsun, sorun bir maneviyat eksikliğidir. Ben hem bağımlılarla, hem de aileleriyle çalışıyorum. Bağımlılık bir aile hastalığıdır. Herkesi etkiler. Ailenin tekrar toparlanması gerekir. Ailelerin iyileşmesi gerekir. Bu oldukça zor bir görev, çünkü insanlarla krizlerinin ortasında bir araya geliyorum ve daha sonra onların iyileşip, tekrar hayata yeniden başlamalarına şahit oluyorum. Bu benim için oldukça heyecan verici ve ilham verici bir süreç. Onların ve ailelerinin olumlu değişimini görmekten çok mutluyum.
En başta kendilerine olan inançlarını kaybetmiş insanları maneviyata yönlendirmeyi nasıl başarıyorsunuz?
Maneviyatta iki kural vardır: “Birinci kural bir Tanrı vardır, ikinci kural ise o sen değilsin”dir. Kim ki, Tanrı’yı oynayabileceğine inanıyorsa, gerçekleri kendi istediği gibi yönlendirebileceğini düşünüyorsa yanılıyordur. Bağımlı kişileri herhangi bir güce inandırmaya çalışmıyorum. Ben onlara, sadece, güçlerinin ne kadar etkili olduğunu soruyorum ve cevaplar için cesaretlendiriyorum, sonunda da onların olayları kontrol etme ve gerçekleri değiştirme konusunda ne kadar zayıf olduklarını fark etmelerini sağlıyorum. Onlar da, bu çabalarının işe yaramayacağını anlıyorlar. Öncelikle kişinin dibe vurması gerekir. Dibe inen bir kişi, ancak hayatının kontrolünü kendi elinde olmadığını fark eder. Bu noktaya geldiğinizde, sizden daha yüksek bir gücün varlığına kabul etmeye hazırsınızdır. İnsanları daha üst bir güce inanmaya ikna etmeye çalışmıyorum, önce insanlardan Tanrı’yı oynamaları istiyorum, başarısız olduklarında, onlarla Tanrı’dan konuşmaya başlıyorum.
Bağımlılık tedavisinde kullanıldığınız ve ‘Anlayışımızdaki Tanrı’ kitabınızda ayrıntılı olarak değindiğiniz 12 adımdan kısaca bahsedebilir misiniz?
12 adım 1930’larda alkol tedavisi için uğraşan bir grup gönüllü tarafında geliştirilmiş ve günümüzde sık kullanılan bir tedavi yöntemi. Oldukça da işe yarıyor.
İşin temelini açıklamak gerekirse, bu yöntem, bağımlı kişinin yapması gerekenleri sıralayan 12 adımlık bir listeden oluşuyor. Bilinçli olarak yapıldığında ve manevi uyanış sağlandığında gerçekten işe yarıyor. Bu sistemimin kurucularından birisi, bu sistemin 6 kelime ile özetlenebileceğini söylemişti. “Trust god, clean house, help others” (Tanrı’ya güven, Evi temizle, Başkalarına yardım et) İnançlı olmak, Tanrı’ya güvenmeye karşılık geliyor. Kendine karşı dürüst olmayı öğrenmek evi temizlemek anlamına geliyor. Kendine karşı dürüst olmak, hatalarını düzeltmeye çalışmak, karakterini anlamak ve başka insanlara ne gibi zararlar verdiği fark etmek bunun bir aşamasını oluşturuyor. Başkalarına yardım etmek ise, gözlemci olmak ve başkalarının iyiliğini kendininkinin önüne koymayı gerektiriyor. Bunlar aslında, hayatla ilgili temel basamakları oluşturuyor.
Bu sistemde başarı oranı nedir?
Bence bu basamakları hakkı ile yapanların iyileşme oranı neredeyse mükemmeldir. Sorun kişilerin gerçekten bu basamaklara uymak istemelerinde yatıyor. Başarı için ödevlerini en şekilde yerine getirmeleri gerekiyor. İnsanlar genelde çaba sarf etmiyorlar.
Eğer basamaklardaki gereklilikleri yerine getirmezlerse, insanlar değişemezler. Yıllarca alkol toplantılarına giderler, ama değişemezler. Çalışmazlarsa, işe yaramaz.
Bağımlılarla çalışmaya nasıl başladınız?
Her zaman insanlara yardım etmek istedim, bu yüzden haham oldum. Birçok farklı çalışmada bulundum. Bu konuda gerçekten yararlı olabileceğimi düşündüm. Birçok insan bunun çok zor bir iş olduğunu düşünebilir, çünkü birçok insanı çok zor durumdayken gördüm. Ölen insanlar gördüm. Aynı zamanda hayatların değiştiği birçok mucizevî olaya da şahit oldum ve bunlar beni çok etkiledi. Ben de bu şekilde başkalarını etkiliyorum.
Sizi etkileyen bir olayı anlatabilir misiniz?
Kitabımda da bahsettiğim bir olay var. II. Dünya Savaşı sırasında, ailesi Rusya’dan göç etmiş ve kendisi Amerika’da doğmuş birisinin hikâyesini anlatmak istiyorum. Ailesi tamamen Amerikalı olmuş, sadece büyükbabası eski tip Yahudi geleneklerini sürdürüyordu. Küçükken büyükbabası ile sinagoga gidip dua ettiğini hatırlıyordu. Bir yetişkin olduğunda, Yahudilik hayatından tamamen çıkmış. Çok iyi bir hayatı olmamış, alkolik ve uyuşturucu bağımlısı olmuş, üç kere evlenmiş ve boşanmış. Onu tanıdığımda 50 yaşındaydı, iflas etmiş ve dibe vurmuştu. 12 basamak yöntemi ile tekrar hayatına başlamayı başardı. Bana söyledikleri beni çok etkilemişti. 20 yıldır alkol tedavisi gördüğünü ve benimle tedavisinin ilk yıllarında veya daha önce tanışsa bile, asla bir haham ile konuşmayacağını ve buna inanmayacağını söyledi. Ancak 20 yıllık bir tedaviden sonra, bir hahamın kendisine öğretecek bir şeyi olabileceğine inandığını söyledi. Beni en çok etkileyen sözleri bunlardı: “Daha yüksek gücün varlığını kabul etmem için, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olup iflas etmem gerekti.” 12 basamak yönteminde de geçtiği gibi ve aynı zamanda benim kitabımın da ismi olan “Anlayışımızdaki Tanrı’yı bulduktan” sonra iyileşmeyi başardığını söyledi. Tedaviden sonra büyükbabası gibi Yahudiliğine geri döndü. Böylece büyük bir çemberi tamamlayan bir kişi oldu.
Amy Winhouse’un ölümünün ardından “Bağımlı kişiye, buna o kişinin en yakınları da dâhil olmak üzere, yüce bir güçten başka hiç kimse yardımcı olamaz,” diye yazmıştınız ve bu sözleriniz oldukça tartışıldı, bu konudaki fikrinizi alabilir miyim?
Bağımlı kişiler daha üst bir gücün yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu yardım da bir insandan gelmeyecek. Kendi iradenizle de olmayacak. Bu konuda yazı yazdığımda beni yanlış anladılar. Tanrı yardım edecek dediğim zaman, insanlar “Kollarını açıp Tanrı’yı bekleyeceksin, o da sana yardım edecek” dediğimi sandılar. Daha önce de söylediğim gibi önce kişinin kendisinin yapması gereken ödevleri yapması gerek, ondan sonra, ancak Tanrı’nın yardımını bekleyebilir. Önemli olan o kişinin kendi iradesiyle gerçekleştirdiği seçimlerdir. Bizi daha fazla maneviyata yaklaştıracak davranışları seçebilir ve Tanrı’nın bizim üzerimizde daha fazla gücü olmasını sağlayabiliriz. Yahut Tanrı’nın gücünü hayatımızdan uzaklaştıracak davranışları seçebiliriz. Bunun şans veya tesadüfle alakası yok, her yaşanılan kişinin kendi yaptığı seçimlerin sonucudur.
Genel olarak insanlara bağımlılıklarından ve olumsuz düşünce tarzından kurtulmaları için ne tavsiye edersiniz?
Bağımlılık aslında daha derindeki sorunların bir belirtisidir. Gerçek sorun gerçeklerle yüzleşmedeki zayıflıktır. Bağımlılarla yaptığım çalışmalarımda öğrendiklerimi, ciddi bağımlılığı olmayan insanlara yardım etmek için de kullanabileceğimi fark ettim. Manevi öğretilerin günlük hayata nasıl uygulanabileceğini insanlara anlatıyorum. Özetlemek gerekirse,
kontrol edebileceğimizi edelim, geri kalanını Tanrı’ya bırakalım; Tanrı’nın işlerini yapmaya kalkarsak mutsuz oluruz, bunu kabullendiğimizde ise mutlu oluruz. Gerçekleri kabul edip, onları değiştirmeye uğraşmak yerine, kendimizi değiştirmeye çalışmalıyız. Çünkü sadece kendimizi değiştirme gücüne sahibiz.
Chabad. Org gibi oldukça ziyaret edilen bir sitede, Angry Bird’de dâhil olmak üzere güncel konulara da değindiğiniz bir ‘Blog’unuz var, bize biraz sayfanızdan bahsedebilir misiniz?
Chabad. Org her ay 1,7 milyon ziyaretçisi olan internetteki en büyük Yahudi bilgilenme sitesi. Mesajı yaymak ve insanlar ulaşmak için iyi bir yer. Baal Shem Tov’un da dediği gibi, gördüklerimizi ve duyduklarımızı eğitim malzemesi olarak kullanılabiliriz. İnsanlara, dinle alakasız gibi gelen bir konunun bile, din konusunda ders vermek, öğretmek için yardımcı bir araç olabileceğini göstermek istiyorum. ‘Angry bird’ bile ondan ders çıkarabileceğiniz, kafa yorabileceğiniz bir bilgiyi size verebilir.