İktidara geldiği takdirde ülkede bir dizi reform yapmayı taahhüt eden cumhurbaşkanı adayı Muhammed Reza Aref, İran’da 14 Haziran’da yapılacak seçimlerde adaylıktan çekildiğini açıkladı.
Aref basına yaptığı açıklamada, İran’ın eski reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’den bu seçimlerde aday olmasının uygun olmadığını belirten bir mesaj alması dolayısı ile çekildiğini belirtti.
Arefi açıklamasında şöyle konuştu: “Daha evvel katıldığım iki cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadığım tecrübeler ve Hatemi’nin tavsiyesi üzerine cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylıktan çekildiğimi resmen beyan ediyorum.”
İran’da 2009’da yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerini Mahmud Ahmedinecad yeniden kazanmış ancak diğer adaylar seçimlerde yolsuzluk yapıldığını iddia edince, Tahran sokakları aylarca protesto gösterilerine sahne olmuştu.
Bütün dünyada yankı bulan ve sosyal medyaya da yansıyan İran’daki seçim öncesi ve sonrası oluşan politik durum, 8 Temmuz 2009 tarihinde yayınlanan yazısında Viktor Kuzu tarafından şöyle özetlenmişti:
İran neyi seçti?
İran seçimlerinde kaybedenin reformcular olduğu çok açık ama kazananı söylemek bu kadar kolay değil. Artık resmileşen seçim sonuçlarına göre Ahmedinecad, internet trafiğine göre ise Twitter ve haber blogları gibi bağımsız iletişim ve sosyal paylaşım platformları kazandı...
12 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilen İran seçimleri, İran’ı 30 yıldır hiç olmadığı kadar karıştırdı. 1979 yılında yaşanan İran devriminden beri ilk defa muhafazakârlarla reformcular bu kadar net bir şekilde İran sokaklarında karşı karşıya geldi.
Bugün artık İran sokakları durulmuş durumda. Ahmedinecad’ın zaferi resmi olarak açıklandı ve sertliği ile tüm dünyanın dikkatle izlediği Ahmedinecad, ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görevine başladı.
Ortalık durulmuş olsa da yaşananların İran’ın geleceğine nasıl yansıyacağı, yeşil reformdan Musavi’ye, Twitter ve Facebook’un gücünden, Neda’ya, ortaya çıkan gerçeklerin İran ve bölgenin geleceğini ne yönde etkileyeceği gelecek günlerde sağduyulu bir şekilde irdelenmesi gereken konular.
Bugün toz bulutlarının bir ölçüde dağıldığını söyleyebileceğimiz bir ortam öncesi ve sonrası ile İran seçimlerinde yaşananların muhasebesini yapmak bile başlı başına bir analiz yazısının konusu olabilir diye düşünerek bu yazıyı kaleme alıyorum
Seçim öncesi
2005 yılından beri İran’ı yöneten ve sert çıkışlarıyla, İran’ı izolasyona iten politikaları ile dikkat çeken milliyetçi popülist lider Mahmut Ahmedinecad’a karşı reformistlerin mücadelesi İran seçimlerini, henüz seçim tarihinden çok önce dünya kamuoyunun gündemine getirdi.
Muhammed Hatemi
1997’den 2005’e iki dönem boyunca İran’ı yönetti. Liberal ve reformist yapısı ile tanındı. İfade özgürlüğü, sosyal haklar ve yabancı ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi konusunda yaptığı çalışmalarla tanındı. 1997 seçimlerinde İran halkının oylarının %70’ini almayı başardı. 2001 yılında ikinci dönem başkanlık görevi için seçildi ve yasalar gereği iki dönem görev yapma hakkını doldurdu. 2009 seçimlerinde Ahmedinecad’a karşı en güçlü muhalif aday olarak gösterilen Hatemi sürpriz bir kararla reformist aday Huseyin Musavi’ye destek olmak amacıyla seçimlerden çekildiğini açıkladı. Bu karar dünya kamuoyunun İran seçimlerine olan ilgisini daha da arttırdı.
Sert kampanya dönemi
Seçim öncesi adayların kampanyalarını takip eden uluslararası basın, sürecin İran standartları için fazlasıyla özgürlükçü bir havada ama bir o kadar da sert geçtiğini belirtiyordu. Bu dönemde yaşanan tartışmalar büyük ölçüde petrol fiyatlarının düşmesi ile zor bir döneme giren İran ekonomisi üzerine gelişiyordu. Musavi özelleştirmelerin devam edip, serbest ekonomiye geçişin arttırılması ve daha sıkı bir mali yönetimi öngörürken, Ahmedinecad fakirlikle mücadeleyi ekonomik programının merkezine yerleştirdi. Bu yaklaşım farkı ile Musavi orta ve üst sınıf İranlılara yakın dururken, Ahmedinecad varoş ve taşra ile güçlü ilişkiler kurdu. Musavi, Ahmedinecad’ı Holokost’u tanımayarak ve batı karşıtı açıklamalar yaparak İran’ı izole bir toplum haline getirmekle suçladı. İki aday da İran’ın nükleer yatırımlarına devam etmesi yönünde görüş bildirirken Musavi’nin bu konuda da uluslararası kamuoyu ile gerginliği geçirecek bir sürece girme politikası dikkat çekti. Kampanya dönemi İran tarihinin en yüksek maliyetli kampanya dönemi olarak tarihe geçti. Resmi olmamakla birlikte iki adayın 30-40 milyon dolar arasında kampanya bütçelerini son kuruşuna kadar kullandıkları belirtildi. Kampanya süresince seçmene ulaşma konusunda her türlü yöntem uygulamaya sokulurken, cep telefonlarına kampanya dönemince günde 100 milyonun üzerinde kısa mesaj gönderildiği belirtildi.
“Yeşil” reformistler
Reformist aday Musavi’nin seçim kampanyasının birçok yönü ile Obama’ya ABD seçimlerinde başarı getiren ve iletişim dünyasında büyük çığır açarak seçimler tarihinin en başarılı kampanyası olarak dünya tarihine geçen “change/değişim” kampanyası ile benzerlikleri dikkat çekti. Musavi’de kampanya mesajını değişim teması üzerine kurdu. Değişim için birlik, değişime oy ver gibi sloganlar ön plana çıktı. İslam’ın geleneksel rengi olarak görülen yeşil, kampanyanın sembolü olarak seçildi. Aşırı dinci kesimin adayı olarak görülen Ahmedinecad’a karşı İslam’ın rengi olan yeşili seçmesi Musavi’nin kampanyasını batı toplumlarında daha da büyük bir haber konusu haline getirdi ve batıda Musavi’ye desteği arttırdı. Musavi’nin erkek destekçileri alınlarına yeşil bantlar takarken, kadın destekçilerinin yeşil başörtüleri dikkat çekiciydi.
Anketler
İran’da seçim anketlerinin güvenilirliği her zaman sorgulanan bir konu olmuştur. Örnekleme sayısının yetersizliği ve anketlerin saptırılarak bir kampanya malzemesi haline getirilmesi yaygın olarak yaşanan durumlardır. Anketlerin sonuçları, anketi açıklayan kurumun politik duruşu göz önüne alınarak incelenmelidir. 2009 seçimlerinden önce de anketler benzer bir işleve hizmet etmiştir. Bu çerçevede bağımsız olarak görülebilecek bir kurum olan Terror Free Tomorrow’un İran’da gerçekleştirdiği seçin anketi Ahmedinecad’ın Musavi’den iki kat daha fazla destek aldığını gösteriyordu. Ahmedinecad’a oyların %34’ünün gideceğini tahmin eden kurum, Musavi’nin ise %14 seviyesinde oy alacağını öngörmüştü.
Hile iddiaları
İran seçimlerine usulsüzlük karıştığı ve oyların değiştirildiği iddiaları seçimlere damgasını vuran konu oldu. Delillerle kanıtlanamamakla birlikte birçok yayın kuruluşu seçimlerden önce Ahmedinecad yönetiminin seçimlere hile karıştıracağını öne sürdü. Sonuçların çok erken saatlerde açıklanmış olması bu iddiaları destekledi. Muhalif aday Rezaee’nin oylarının sayım sırasında düşmesi, önce açıklanan sonucun bir kaç saat sonra düşürülmesi bu iddiaları güçlendirdi. Hile söylentilerine neden olan bir diğer konu da birçok ilde kullanılan oy sayısının o bölgedeki seçmen sayısından yüksek olmasıydı. En az 100-150 seçim bölgesinde bu durumun yaşandığı iddia edildi. İran Seçim Kurulu bu durumun sadece 50 seçim bölgesinde gerçekleştiğini, sebebi de İran yasalarında seçmenlerin seçim bölgelerinde oy kullanma zorunluluğu olmamasına bağladı.
Sonuçlar ve sonuçların analizi
2009 İran seçimlerine rekor katılım gerçekleşti. Seçmenlerin %80’i sandık başına gitti. Seçim sonuçlarına göre Ahmedinecad oyların %63’ünü alarak ikinci dönem İran Cumhurbaşkanlığı yapma hakkını elde etti. Ahmedinecad’ın aldığı 24,5 milyon oya karşılık, reformist aday Musavi 13,2 milyon oyla İran halkının %34’ünün oyunu almayı başardı. Diğer adayların oyları %1 seviyelerini geçemedi. Özellikle 2005 seçimlerinde %17 oy alan Karroubi’nin 2009 seçimlerinde %1’in altında kalması ve kendi şehrinde bile varlık gösterememesi seçimlere hile karıştığı iddialarını arttırdı. Ahmedinecad İranlı Azerilerin oylarının %63’unu almayı başardı. Oysa Azeri köklerinden dolayı Musavi’nin Azeri oylarının büyük bölümünü alacağı tahmin ediliyordu. Musavi büyük şehirlerde, üst gelir ve yüksek eğitim gruplarında Ahmedinecad’ı büyük bir farkla geçmeyi başarmıştı ama varoş ve taşra oyları Ahmedinecad’a ikinci zaferini getiren faktör oldu.
Gösteriler
Seçimlerin ardından Musavi taraftarları seçimlere hile karıştığı ve oylarının yok edildiği iddiaları ile Tahran sokaklarında gösteriler düzenledi. Göstericilerin büyük bölümünü üniversite öğrencileri oluşturdu. Seçimlerden bir gün sonra 13 Haziran’da düzenlenen gösterilere on binlerce Musavi taraftarı katıldı. Gösterilere dünya genelinde İran konsolosluklarının bulunduğu bölgelerde de gerçekleştirildi. Musavi bir açıklama yaparak göstericilerin sakin olmasını ve şiddet eylemlerinde bulunulmamasını istedi. 14 Haziran’daki gösterilerde iki gösterici öldürüldü. 15 Haziran’da bu kez Musavi protesto gösterisine liderlik etti ve milyonlarca İranlının katıldığı belirtilen büyük gösteri bu tarihte gerçekleşti. Bu gösteri aynı zamanda Musavi’nin seçimlerden sonra ilk kez meydana çıkışı özelliğini taşıyordu. Musavi halk iradesinin kendi hayatından önemli olduğunu ve gerekirse bu uğurda şehit olabileceğini belirti. Olaylarda hayatını kaybedenlerin yanı sıra çok sayıda yaralı ve tutuklu ile tamamlandı olaylar. 17 Haziran tarihinde yaklaşık 500 bin İranlı gerçekleştirdikleri sessiz protesto ile tüm dünyanın dikkatini bir kez daha İran’a çekti.
Neda’nın ölümü
Gösteriler sırasında 27 yaşındaki İranlı genç kız Neda Agha Sultan’ın öldürülmesi bir amatör kameraman tarafından tüm dünyaya ulaştırıldı. Neda, protesto gösterilerinin sembolü halini geldi. Bu ölüm ile birlikte Musavi taraftarlarının rengi olan yeşilin yerini yas rengi olarak siyah aldı.
İfade özgürlüğü
İran seçimleri yaşanan tüm karmaşanın yanı sıra internet ile gelişen ifade özgürlüğünün boyutları konusunda önemli bir sınav olma özelliği taşıdı. Tüm dünya seçimleri ve sonrasında yaşananları sosyal paylaşım platformları tarafından izledi. Facebook, Twitter, Youtube temel kampanya ve iletişim araçları olarak dikkat çeker ve gelişmeleri anında tüm dünyaya geçerken, bağımsız bloglar İran sokaklarının gerçeğini tüm dünyaya en yansız ve doğru şekliyle ulaştırdı. The Huffington Post ve The Lede gibi bağımsız haber blogları olayların takip edildiği haber kaynakları olarak kabul edildi.
İfade özgürlüğünün kısıtlanması
İran seçimlerinde özellikle reformist aday Musavi’nin interneti etkin bir şekilde kullanması İran yönetimini internet erişimini engelleme konusunda adımlar atmaya itti. İran yönetiminin internet erişimini engellemenin yanında sahip olduğu gelişmiş teknoloji ile internet iletişimini gözetim altına aldığı ve rejime aykırı yayın yapan internet kullanıcılarına karşı yaptırım uyguladığı belirtildi. Seçimlerden sonra yaşanan gösterilerden haber geçmeyi amaçlayan yabancı ve yerli basın İran yönetimi tarafından engellenirken, gösteriler boyunca başta Facebook olmak üzere birçok internet sitesine erişim engellendi, mobil iletişim kısıtlandı.
Yeniden sayım ve sonuç
Seçimlerin ardından yapılan iddialar, yaşanan olaylar ve protestolar üzerine İran Seçim Komisyonu oyların %10’luk bölümünün yeniden sayılmasına karar verdi. Şeffaflık sağlanması amacıyla sayım televizyon kameraları eşliğinde gerçekleşti. Sayım sonucunda oy oranlarında bir değişiklik yaşanmadı. Yeniden sayımın ardından İran İçişleri Bakanlığı Ahmedinecad’ın resmi olarak bir dönem daha İran’a liderlik edeceğini açıkladı.