Avusturya hükümetinin, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün UNDOF adlı operasyonunda görevli üç yüz seksen kişilik askeri birliğini geri çekeceğini açıklaması üzerine İsrail Başbakanı Netanyahu, barış için atılacak adımlarda İsrail’in güvenlik için önerdiği koşulların göz önüne alınması gerektiğinin kanıtlandığını belirtti. Avusturya’nın askerlerini çekmesiyle Suriye sınırında bulunan barış güçleri üçte bir oranında azalacak
İsrail Başbakanı Netanyahu haftalık olağan kabine toplantısında Golan Tepelerinde bulunan Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün dağılmasının, Filistin’le yapılacak anlaşmalarda İsrail’in başka hiçbir millete güvenmemesi gerektiğinin kanıtı olduğunu söyledi.
1974 yılındaki Yom Kipur Savaşı’nın bir yıl sonrasında, İsrail-Suriye arası ateşkesin devamlılığını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından kurulan Golan Tepeleri Ateşkes Gözleme Gücü (UNDOF), Avusturya’nın geçtiğimiz hafta tüm askerlerini geriye çekeceğini açıklamasının ardından çökme noktasına geldi. Avusturya hükümeti, askerlerini geri çekme sebebi olarak sınır şehri Kuneytre’de gerçekleşen Suriyeli isyancılarla muhaliflerin çatışmalarını gösterdi.
Avusturya Savunma Bakanı Gerald Klug 6 Haziran’da rejime bağlı güçlerle muhalifler arasındaki çatışmalar nedeni ile Avusturyalı askerlerin üzerindeki riskin kabul edilemez seviyeye geldiğini, bu nedenle Golan Tepeleri’ndeki BM Barış Gücü’nden askerlerini çekeceklerini açıklamıştı.
Bin yüz askerden oluşan UNDOF gücü, Avusturya’nın üç yüz seksen askerini geri çekmesi durumunda hem büyük yara alacak hem de operasyonel olarak büyük güç kaybına uğrayacak.
Netanyahu sadece Avusturya’nın bu hareketiyle bile parçalanma noktasına gelen bu kuruluşun yerine, İsrail’in kendi güvenlik şartlarını sağlaması gerektiğini ve bu şartları oluştururken uluslararası başka hiçbir güce güvenmemeleri gerektiğini belirtti.
Netanyahu ayrıca, “Bunları ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşeceğim. Beraberce Filistin’le tekrar masaya oturup müzakerelere başlamanın yollarını bulmaya çalışacağız. Fakat bu anlaşmalar İsrail’i tamamen tanıyan ve askerden arındırılmış bir Filistin Devleti ile birlikte İsrail ordusunun görüşleri temel alınarak oluşturulmuş sağlam güvenlik şartları ile gerçekleşecektir,” dedi.
Netanyahu sözlerine, “O silahlar bize doğru çevrilmediği sürece, İsrail Suriye’de süren sivil savaşa karışmayacaktır,” diye devam etti.
BM Güvenlik Konseyi’nin basına kapalı gerçekleştirilen olağanüstü toplantısında söz alan Birleşmiş Milletler Barış Gücü Başkanı Herve Ladsous, Kuneytre’deki çarpışmalar sırasında İsrail’in Beşar Esad’ın gruplarını saldırmakla tehdit ettiğini iddia etti.
İsrail Savunma Kuvvetleri’nden üst düzey bir yetkilinin yaptığı açıklamaya göre, İsrail geçtiğimiz cumartesi günü Suriye’yi bu konuda uyarmıştı.
KUNEYTRE’DE NE OLDU?
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı gruplarla isyancılar, Kuneytre sınırını ele geçirmek amacıyla mücadele ederken, geçtiğimiz perşembe günü sınırı geçerek İsrail topraklarına giriş yapmış ve burada şiddetli çatışmalar gerçekleşmişti.
Sabahın erken saatlerinde isyancıların eline geçen Kuneytre, kontrol kulelerinde bulunan askerlerinin önünde, kanlı mücadeleler sonucu akşamüzeri tekrar Esad’ın birliklerinin kontrolüne geçmişti. Golan Tepeleri’ndeki askerden arındırılmış bölgede neredeyse hiç kullanılmayan bu alan, 1974’te belirlenen Suriye-İsrail ateşkes sınırları içerisindeki tek geçiş bölgesi olma özelliğini taşıyor.
İsrail halkı, Golan Tepelerinde devam etmekte olan bu çatışmaların, Suriyeli isyancılar için adeta bir sıçrama tahtası gibi kullanılarak İsrail halkına yapılacak saldırılara dönüşebileceğinden endişe ediyor.
İsrailli savunma uzmanları, başta Irak ve Türkiye olmak üzere pek çok sınırın kontrolünü kaybeden Esad’ın, Güney Suriye ve Şam arasındaki bağlantıda stratejik önemi olan Kuneytre sınırını elinde tutmak için büyük mücadele vereceğini öngörüyorlar. Golan Tepelerinde bulunan İsrail ve Suriye arasındaki tarafsız bölgede, Kuneytre hariç, tüm bölgeler isyancıların kontrolüne geçmiş bulunuyor.
GOLAN’DA RUS ASKERLERİ
Avusturya’nın Golan Tepeleri’ndeki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden askerlerini çekme kararını açıklamasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptığı açıklamada, bölge güçlerinin kabul etmesi ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un talep etmesi durumunda, Golan’da Suriye ve İsrail’i ayıran sınıra Rus askerlerini gönderebileceklerini söyledi.
BM Sözcüsü Martin Nesirky, her ne kadar Rusya’nın teklifinden memnuniyet duyduklarını belirtse de Suriye ile İsrail’in arasındaki anlaşma nedeni ile BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan ülkelerin bu barış gücünde yer almasının hukuki olarak mümkün olmadığını bildirdi.
YARDIM TALEBİ
BM 2013 yılı için Suriye’ye 2,9 milyar dolarlık ek yardım beklediklerini bildirdi. BM yetkilileri bu yardımın daha önce 1,5 milyar dolardan 4,4 milyar dolara çıkartıldığını ancak şu ana kadar 1,24 milyar Dolarlık yardım BM’ye ulaştığını açıkladı.
CENEVRE KONFERANSI’NDAN BEKLENTİLER ZAYIFLADI
Suriye’deki çatışmaların sona ermesi için yapılması beklenen Cenevre görüşmeleri öncesinde yaşanan gelişmeler barış beklentilerini tehlikeye soktu.
Geçtiğimiz hafta Suriye hükümet güçleri ile onları destekleyen Lübnan Hizbullah’ı gerçekleştirdikleri operasyonla El-Kuseyr’i ele geçirdi. Humus’un 30 kilometre güneydoğusunda bulunan ve başkent Şam ile kıyı bölgeler arasında önemli bir noktada bulunan şehir, muhalifler için önemli bir ikmal bölgesi olma özelliğini taşıyordu. Ayrıca şehrin kontrolünü ele geçiren hükümet güçleri buradan muhaliflerin bulunduğu farklı bölgelere operasyon yapabilme avantajını da elde etti.
Esad yanlısı güçlerin bu zaferi ile Cenevre görüşmelerinde barış sağlanması ihtimali oldukça azaldı.
Öte yandan ismini vermek istemeyen İngiliz bir yetkili Cenevre’den bir sonuç alınmaması halinde Fransa ve İngiltere’nin muhalif güçlere doğrudan silah yardımı yapmayı planladıklarını söyledi. Aynı yetkili ABD’nin de silah yardımı yapmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
Bunun yanı sıra ABD Başkanı’na yakın kaynaklardan Obama’nın da silah yardımı yapmayı düşündüğüne dair haberler geldi.
Rusya ise muhaliflere silah yardımı yapmanın çözüme katkı sağlamayacağını yeniden belirtti.