Çeşitli uluslararası kurumlar yayınladıkları raporlarda belirli kriterlere dayanarak ülkelerin ekonomilerini, ticari yaşamlarını, inovasyona verdikleri değeri, eğitim seviyelerini, işsizlik oranlarını, spordaki klasmanlarını değerlendiriyor. Bunlardan ilginç bulduğum birkaç tanesini sizin için değerlendirdim.
Doing Business 2013
Dünya Bankası’nın (ve IFC) Ease of Doing Business Raporu, ticari hayatta işlerin, ekonominin bütünü içerisinde ne kadar kolaylıkla yürütüldüğünü gösteren önemli bir analiz ve gösterge.
Beş kriter ile 133 ülkeyi analiz eden ilk “İş Yapma Kolaylığı” raporu 2003 yılında çıkarıldı. Bugün 185 ülke ekonomisini 11 kritere göre değerlendirerek, birçok karar vericiye ışık tutuyor. Bu 11 kriter arasında, iş kurma kolaylığı, yapı ruhsatı izni alma, elektrik bağlatma, tapu kadastro hizmeti, yatırımcıların korunması, kredi alma kolaylığı, sınır ötesi ticaret gibi ana başlıklar bulunuyor. Hesaplama metodolojisinde ilk dikkate alınan, her sene bu başlıklarda çıkarılan reform sayısı.
Buna göre, 2013 raporunda ilk 10 ülke; sırası ile Singapur, Hong Kong, Yeni Zelanda, ABD, Danimarka, Norveç, İngiltere, Kore, Gürcistan ve Avustralya olarak görünüyor. İsrail 38, Türkiye 71’nci sırada bulunuyor. Türkiye’nin gerisinde kalan ülkeler arasında gelişmiş ekonomilerde İtalya, Yunanistan, Rusya, Brezilya, Hindistan bulunuyor, son 5 ülke ise Afrika kıtasından. Türkiye’de iş kurma gün sayısı 6 olarak birçok ülkeye göre daha kısa sürerken, ithalat ve ihracat ortalama gün sayısı 13 ve 14 gün ile OECD ülke ortalamalarından 3 gün fazla. İsrail’de ise aynı süreler sırası ile 21 gün ve dış ticarette 10 gün.
www.doingbusiness.org/
OECD Better Life Index
OECD’nin 11 kriteri dikkate alarak, üye 34 ülke ve işbirliğinde olduğu 2 ülke ile toplam 36 ülke arasında, bireylerin kendi oylamalarıyla oluşturduğu endeks, üye ülkelerdeki yaşam standartlarının bireyler tarafından nasıl algılandığına dair önemli bir gösterge. 11 başlık arasında eğitim, hayattan keyif alma, çevre, gelir, sağlık, iş, toplum gibi temel başlıklar bulunuyor.
Bu başlıklar arasında eğitimde Türkiye, eğitime katılma ve seviyesi, öğrenci yetkinliği ve eğitim süresi başlıklarının ortalaması olarak, ortalamanın altında sondan üçüncü sırada geliyor. İsrail ise sondan 7. sırada iken, lise eğitimi yüzde 82 ile OECD ortalamasının üzerinde.
İş başlığında, işsizlik oranı, gelir, iş güvenliği ve uzun süreli çalışma alt başlıklarının ortalaması olarak Türkiye, sonuncu sırada gelirken, İsrail sondan 17. sırada bulunuyor. İsrail’de 15-64 yaş arasında yüzde 61’in bir maaşlı işi bulunuyor ve yılda 1890 saat ile OECD ortalamasından daha fazla çalışıyor. Türkiye’de ise 15-64 yaş arasında yüzde 48’in bir maaşlı işi bulunuyor.
Gelir başlığında ise, İsrail 16. sırada iken, Türkiye sondan 5. sırada. Güvenlik başlığında, Meksika sonuncu sırada iken, Japonya ilk sırada, Türkiye sondan 8. İsrail ise sondan 6. sırada.
Hayattan keyif alma başlığında, son sırada Macaristan, sonra Portekiz ve Yunanistan varken, ilk sırada İsviçre, sonra Norveç ve İzlanda var. İsrail 13. sırada gelirken, Türkiye sondan 4. sırada geliyor.
Hava kirliliği ve su kalitesi bileşenlerinden oluşan çevre başlığında, Türkiye sondan 2. İsrail sondan 5. sırada gelmekte. Sağlık başlığında Türkiye sondan 7. sırada iken, İsrail ilk beş arasında bulunuyor.
www.oecdbetterlifeindex.org/
The Economist İnovasyon Endeksi
The Economist dergisinin CISCO’nun sponsorluğunda, 2002’den bu yana ölçümlediği inovasyon endeksinde, ülkelerin yenilikçi, yaratıcı güçleri kıyaslanmakta. AR-GE harcamalarının GSYİH’ya oranı, patent sayıları başta dikkate alınıyor. Teknolojik eğitim seviyesi ve ortam gibi kalemlerinde metodolojide yer aldığı bu değerlendirmelere göre, İnovasyon Endeksi’nde, Japonya, İsviçre, Finlandiya, ABD, İsveç, Almanya, Tayvan, Hollanda, İsrail, Danimarka sırası ile ilk 10 ülke olarak yer almaktadır. Türkiye 2013 yılı itibarı ile 56. sıradan 51.sıraya yükselmiş ve Çin, Hindistan’ın önünde yer almış. İsrail’de kişi başına düşen patent sayısı 0,1 iken, Türkiye patent konusunda kıyaslanamayacak kadar geride.
www.eiu.com/site_info.asp?info_name=cisco_innov_09&page=noads
UEFA Sıralaması
Dünyada en önde gelen ticari sektörler arasındaki futbolda, ülkelerin başarılarını ölçen endekslerden birisi de UEFA’nın klasman sıralamasıdır. UEFA’nın ülkelerarası mili takım klasmanına göre, Haziran 2013 tarihi itibarı ile 53 ülke arasında Türkiye 10. sırada, İsrail 19. sırada yer alıyor. Benzer bir şekilde, 2020 yılında olimpiyatlara aday Türkiye, tüm olimpik yarışmalarda toplam 87 madalya ile 30. sırada bulunuyor. Nüfusa oranlandığında ise, kişi başına madalya sayısı ile 139 ülke arasında 76. sırada. Benzer bir şekilde FIBA’ya göre, basketbolda baylarda 6., bayanlarda 13., tüm klasmanlarda 11. sırada bulunuyor. İsrail ise basketbolda tüm klasmanlarda 48. sırada.
www.uefa.com/memberassociations/uefarankings/country/index.html
FIFA Dünya Sıralaması
FIFA’nın ülkelerarası mili takım klasmanına göre ise, Haziran 2013 tarihi itibarı ile Türkiye 10 basamak gerileyerek 573 puanla 53. sıraya inmiş. İsrail üç sıra gerileyerek 540 puan ile 62. sırada yer almakta. Hesaplama yönteminde, maçtan alınan puan, maçın Dünya Kupası eleme maçı mı, yoksa dostluk maçı mı olduğuna dair aldığı katsayı, karşı takımın ve takımın bağlı olduğu federasyonun (Örn. UEFA) katsayıları ile sıralama puanları bulunuyor. İlk üç takım İspanya, Almanya ve Arjantin iken, 209 ülke arasında son sırayı Turks ve Caicos Adaları, San Marino ve Btuhan almakta.
www.fifa.com/worldranking/rankingtable/index.html
Dünya Meclisleri
1889 yılında kurulan Inter-Parliamentary Union istatistikî verilerine göre, ülke meclislerinde bayan milletvekilleri sayılarının kıyaslandığı tabloya göre, Türkiye sandalye sayısına oranlandığında yüzde 14,2 ile 94. sırada yer alıyor. İlk üç sırada, yüzde 50 civarındaki oranlar ile Rwanda, Andorra, Küba geliyor. İsrail yüzde 21,7 ile 62. sırada.
www.ipu.org/wmn-e/classif.htm
Şeffaflık Endeksi
Kamudaki şeffaflık endeksini anket ağırlıklı yöntem ile ölçümleyen bu veriye göre, Türkiye 2012 yılında 174 ülke arasında 54. sırada. İsrail ise 39. Birinci sırada Danimarka ve Finlandiya varken, son sırada Somali bulunuyor.
www.transparency.org/cpi2012/results
Big Mac Karşılaştırması
The Economist dergisinin 1986 yılında hesaplamaya başladığı endeks, “Satın Alma Gücü Paritesi - PPP” kuramına göre McDonalds Big Mac menü fiyatlarını dikkate alarak, ülkeler arasındaki döviz kurlarının değerini yansıtmaya çalışan bir gösterge. PPP, iki ülke enflasyon farkı ile spot piyasadaki döviz kurları arasında olması gereken dengeyi ifade ederken, Big Mac ile ülke enflasyonlarının değeri yansıtılmaya çalışılıyor. Buna göre, son endeks verileri olan Ocak 2013’e göre, Venezuella, Norveç ve İsveç para birimleri Dolar’a göre en değerli para birimleri görünürken, Hindistan, Güney Afrika, Hong Kong en değersiz para birimleri olarak duruyor. Türk Lirası Ocak ayı endeksine göre yüzde 9 civarında değerli görünürken, endeks 1,93 TL’yi işaret ediyordu. Tabii, geçen haftaki FED kararları sonrası bu endeksin güncel halinin artık dikkate alınması lazım.
www.economist.com/content/big-mac-index
BM İnsan Gelişimi Endeksi
Birleşmiş Milletler Gelişim Programı (UNDP)’nin yayınladığı “İnsan Gelişimi Endeksi”, 187 ülkenin 1990 yılından bu yana, ekonomik büyüme dışında gelişimlerini gösteren bir diğer önemli istatistikî veri. Doğum sonrası hayat süresi, eğitim, sağlık, kişi başına düşen milli gelir, yaşam standartları üzerinden endeks hesaplanıyor. Türkiye 2013 yılı itibarı ile 90. sırada, İsrail 16. sırada geliyor. Norveç, Avustralya, ABD, Hollanda, Almanya sıralamadaki ilk beş ülke. Nijer, Mozambik, Çad ve Kongo sonlardaki ülkeler arasında.
hdr.undp.org/en/media/HDR2013_EN_Statistics.pdf
Finans Merkezleri Karşılaştırması
Z/Yen Group tarafından, 2007 yılından bu yana 6 ayda bir yayınlanan “The Global Financial Centres Index (GFCI)”, 79 adet Global Finans Merkezi’ni sıralamakta. Mart 2013 raporuna göre, ilk üç sırada Londra, Hong Kong ve New York bulunmakta. İstanbul, geçen rapora göre 1 sıra gerileyerek, Pekin’in hemen önünde 57. sırada, Dubai, Katar ve Riyad’ın altında yer alıyor. Kurumlar vergisi, mevzuat, yetişmiş personel, hayat kalitesi, kültür / dil, operasyonel maliyetler gibi 13 farklı başlıkta, farklı sektörlerdeki 1500’e yakın kişi ile yapılan anketin sonuçlarına göre endeks hesaplanıyor. Endeks ile politik riskin korelasyonu 20 farklı etken arasında, 0,256 ile sıralamada sondan 2. olarak görünmekte.
www.zyen.com/images/GFCI_25March2013.pdf
FED Raporu
FED Amerikan Merkez Bankası Başkanı Bernanke’nin son açıklamaları sonrası dünya piyasalarında çok volatil hareketler oluşmaya başladı. 2008’den bu yana, QE adını verdiği programlar ile emisyon hacmini bilançosunda yaklaşık 2,5 katına çıkaran FED başta olmak üzere, bir çok Merkez Bankası’nın dünyada faizleri çok düşürmesi ve para arzını arttırması ile ‘Likidite Tuzağı’ yaşanıyordu. Aslında, ekonomiyi canlandırmayı, işsizliği azaltmayı sağlamak amacı ile orta / uzun vadede enflasyonu ve yüksek faizi göze alan FED maalesef ‘Paranın Yansızlığı’ kuramına yenik düşmüş görünüyor. Yani, piyasaya çıkan emisyon (para arzı) reel ekonomiye değil daha çok piyasalara gitmiş durumda. Nitekim Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC)’nin dört kalemdeki (GSYİH’nın büyümesi, işsizlik oranı, enflasyon, tüketici harcamalarında) beklentisi beklenenin altında bir hızda gerçekleştiği için, geçtiğimiz hafta Bernanke Varlık Alım (Hazine Bonosu alarak piyasada ayda 80 milyar dolar sürme operasyonu) Programı’nı yılsonu itibarı ile kesebiliriz dedi. Piyasalardaki hareketin nedeni de bu açıklama. Altındaki düşüş, borsalardaki çöküş, Amerikan Doları faizlerinin artacağı beklentisi ile oluştu. Amerikan Hazinesi’nin 10 ve 30 yıllık ihraç ettiği bonoları bilançosuna alan FED’in elindeki bonolara, yatırımcılar güvenli liman diye yüksek fiyattan aldığı dolarları vererek sahip olabilirler. Bonoya talep faizini tekrar arttırdığında ise, sonrasında FED’in gecelik faizleri yükseltmesi ile beraber bonolarda getirilerin düşmesi ve zarar söz konusu olabilir. İstanbul ekolü olarak, bir sonraki potansiyel balon olarak bonolara dikkat etmekte fayda var demek mümkün. Faizlerin artacağı bir döneme doğru gidilirken, büyük fırtına olması halinde bu sefer batan Merkez Bankaları’nı da görmek pek şaşırtıcı olmayacaktır. Parasal politikaların iflas ettiğini iddia etmek söz konusu ise, altın uzun vadede, yerine başka bir değer konulmadığı taktirde, ihtiyat güdüsü ile değer ifade etmeye devam ediyor.
www.federalreserve.gov/
Not: Bu yazıda yer alan bilgi ve yorumlar herhangi bir şekilde yatırım danışmanlığı ve önerisi kapsamına girmemektedir. Bu yazıda yer alan bilgiler ve bunların kapsamında alınan karar ve uygulamalardan, bunların doğabilecek sonuçlarından, Şalom ve yazarın herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.