Demokratik seçimlerle yönetilen eğitimli Alman toplumu 1940’lara gelindiğinde nasıl oldu da Hitler gibi bir ruh hastasının yönettiği ırkçı faşist bir diktatörlük haline geldi? Almanya aslında üç önemli gelişmenin ardından bu hale geldi
Yaşanan gelişmelerden ilki hiç kuşkusuz I. Dünya Savaşı ve Büyük Buhranın ardından mevcut sistemden ümidini kesmiş Alman halkının seçimlerde Nazi Partisi’ni seçmiş olmasıdır. Hitler daha önce ayaklanma teşebbüsünde bulunmuş ve bundan hüküm giymiş biriydi. Ayrıca her fırsatta demokrasiye inanmadığını söylemesine rağmen mevcut sistem onun da diğerleri gibi seçimlere katılmasına izin verdi. Bu hata aslında mevcut sistemin kendine ateş etmesi anlamına geliyordu.
İkinci önemli gelişme ise Hitler’in iktidara geldikten birkaç ay sonra buldukları ilk fırsatta Nazi Partisi haricindeki bütün siyasi partileri yasaklaması ve kanun dışı ilan etmesi oldu. Bu gelişme aslında sürpriz değildi çünkü Hitler demokrasinin kötü bir yönetim şekli olduğunu daha iktidara gelmeden önce de her fırsatta dile getiriyordu. Bu yasağın ardından siyasi olarak ona müdahale edecek kimse kalmadığından tüm bürokrasi Nazi Partisi’nin eline geçmiş oldu.
Bütün bu gelişmelere rağmen Hitler partinin tek lideri konumunda değildi ve parti içinde uygulanan bazı politikalardan rahatsız olanlar vardı. Nasyonal Sosyalist bir parti olan Nazi Partisi’nde nasyonal yani ulusal politikaların uygulandığını fakat halkı rahatlatacak sosyal politikaların uygulanmadığını düşünenler vardı. Bu şekilde düşünenlerin başında da Nazilerin seçimler öncesi rakiplerini sindirmek için kullandıkları, seçim sonrası ise Alman milli ordusunun yerini alacağını düşündükleri paramiliter silahlı kuvvetleri olan fırtına birlikleri SA’nın başındaki isim olan Ernst Röhm bulunuyordu.
Uzun Bıçaklar Gecesi işte böyle bir ortamda 30 Haziran 1934’te gerçekleşti. Röhm’ün bir darbe yapacağı dedikodusunu yayan Hitler bunu önleme bahanesiyle iki gün boyunca katliamlar gerçekleştirdi. Tabii bu katliamlardan Röhm ve yandaşlarının yanı sıra bu grupla hiç ilgisi olmayan fakat Nazi Partisi muhalifi kişiler de payını aldı. Bu suçlamanın bu kadar başarılı olması ve katliamın bu kadar kolay olmasının nedeni aslında herkesin işine geliyor olmasıydı. Halk, Fırtına Birliklerinin sokaklarda terör estirmesinden ve başına buyruk hareket etmesinden artık bıkmıştı dolayısıyla onlara karşı yapılan bir operasyona kimse itiraz etmedi. Ordunun ise asıl rahatsız olduğu konu Fırtına Birliklerinin gittikçe güçleniyor olmasıydı. SA’nın ordunun yerini alması fikri onların da kulağına geliyordu ve bu konu tedirginliğe neden oluyordu. Operasyonu ve katliamları gerçekleştirenler ise operasyondan önce Röhm’e bağlı olan Nazi partisinin polis teşkilatı SS’ler ve gizli servisi Gestapo oldu.
Uzun Bıçaklar Gecesi’nin ardından halk bir rahatlama yaşadı. SS’ler ve Gestapo, Fırtına Birliklerine bağlıyken doğrudan Hitler’e hesap vermeye başladılar. Ordu ise Hitler ile yapmış olduğu işbirliği neticesinde rakibini saf dışı bırakmanın vermiş olduğu rahatlıkla Hitler’e olan bağlılığını arttırdı. Anlaşılabileceği gibi bütün bu katliamlardan en kârlı çıkan, artık parti içinde ve dışında, hatta ordu içinde hiçbir rakibi kalmayan Hitler çıktı.
30 Ocak 1933’de demokratik seçimlerle başbakan olan Hitler, görevi almasının üzerinden henüz 1,5 sene bile geçmemesine rağmen bu operasyonun ardından Almanya’yı esir almış ve ülke içerisinde hiçbir muhalefeti kalmamış bir diktatör haline geldi.