Her ne kadar Fas’ta Yahudi cemaati bugün 3.000 dolaylarına düşse de Afrika’nın kuzeybatısında yer alan bu ülkede Arap ve Faslı Berberi Yahudiler günlük yaşamda alışkanlıklarını ve geleneklerini sürdürmeye devam ediyorlar.
Fas, hikayesi 2000 yıldan eskiye dayanan ve nüfusu bir zamanlar yüz binlere varan bir Yahudi Cemaatine ev sahipliği yapıyor.
Her ne kadar Fas’ta Yahudi cemaati bugün 3.000 dolaylarına düşse de, bu cemaatin tarihi ve kültürü ülkede izlerini sürdürmeye devam ediyor. Arap ve Faslı Berberi Yahudiler günlük yaşamda alışkanlıklarını ve geleneklerini sürdürmeye devam ediyorlar.
Günümüzde Yahudi cemaatinin büyük bir bölümü gelişen ekonominin de merkezi olan Kazablanka’da yaşıyor. Yahudi müziğin ve mimarinin izlerinin yer aldığı günümüz Fas’ında Yahudi kültürünün köklerinin tarihi yerleri bir bakışta rahatlıkla seçilebiliyor.
Bugün, Fas Yahudileri kültürel etkinliklerini iki film ile sürdürüyor . Filmlerden biri, “Goodbye Mothers” (Güle Güle Anneler) diğeri ise “Where Are You Going Moshe?” (Moşe Nereye Gidiyorsun?). Bu iki filmde 60’ların başında Yahudilerin Fas’tan toplu olarak ayrılışına yer veriliyor.
Belgesel yapımcısı Kemal Hackar’ın prodüktörlüğünü üstlendiği “Tinghir-Jerusalem: Echoes from the Mellah” (Tinghir-Kudüs: Mellah Yankıları) filmi kendisine Driss Benzekri Fas Uluslararası İnsan Hakları Festival ödülünü kazandırdı. Farklı kimlikleri konu alan film, Faslıların Arap, Yahudi ve Berberi mirası ile ilişkilerini anlatıyor.
Filmin yapımcısı Hackar’la yapılan söyleşiden kısa notlar:
Yapımcılığını üstlendiğiniz filmde esas tutkunuz neydi?
Başta aklımda en azından yeni nesillerin zihinlerine kaybolan bir dünyanın tarihini yazmak vardı. İnsanların tarihe yönelik uğradığı hafıza kaybına atılan çığlığın sesini duyurmak benim için fırsat oldu.
Aslında film, bir zamanlar Yahudi komşularıyla birlikte yaşayan Müslümanların belleğini sorgularken, 1960’larda İsrail’e göç ederek yok olan Yahudileri hatırlatıyor.
Kendinize “Akdeniz çocuğu” diyorsunuz. Bu özelliklerinizi nasıl sıralarsınız?
Hem Faslı ve Fransız olmanın, hem de Berberi ve Müslüman olmanın, Akdeniz bölgesinde toplanmış tüm kültürlerin bana eşi olmayan bir kimlik sağladığı fark ettim. Sonunda en iyi yolun kimliğimi çok kültürlü biri olarak ifade etmek olduğunu gördüm.
Kimlik kelimesini ‘karmaşık bir yer, labirent’ olarak yorumluyorsunuz. Gençlerin çoklu kimliklikleri içinde kaybolmaya meyilli olmaları sizi korkutmuyor mu?
Bir kimliğin yorumlanabilmesi için sürekli hareket halinde olması gerek. Bu film çok kimlikliler için ilahi bir şarkı olarak anlatılıyor. Günümüzde, bireyler ya izole bir hayat yaşıyor yada kendi nefretiyle karşı karşıya kalıyor. Bu yüzden, bireyin kişisel ve sosyal anlamda huzurlu olması için farklı kimlikleri benimsemesi çok önemli.
Ne yazık ki günümüzde, küresel bağlamda bu nefreti politik ve dini insanlar istismar etmek istiyor.
Filmin gösteriminin yapıldığı Tangier Uluslararası Film Festival’inde yaklaşık 200 kişi İsrail lehine yapılan duygusal filmi protesto etti. Genel olarak izleyicilerden ne tür tepkiler aldınız?
Yeni Fas Anayasası çoklu kimliklerin tamamını tanıyor. Bu durum, Fas, Berberi ve Endülüs kimliklerinin bir parçası olan Yahudi mirasının zenginleşmesini sağladı. Filme aldığım tepkilerin çoğu olumluydu. Fazla baskı altında kalmadım. Fakat kesin olan bir şey var ki, herkesi memnun edemezsiniz.
O zaman bu uluslararası olumlu tepkilerin ortak yaşanan geçmişi yeniden inşa etmek için artan bir ihtiyacı yansıttığını dile getirebilir miyiz?
Evet. Yahudi mirası Fas’ta tanındıktan sonra Yahudi tarihinin tam teşekküllü olarak okullarda öğretilmesi gerekiyor. Bunun için az laf, çok iş yapmalıyız. Fas’ta hafıza kaybı yaşayan nesilleri durdurmalı ve durumu istismar etmek isteyenlere engel olmalıyız.
Dahası, Yahudi tarihi ile ilgili yaşadığımız hafıza kaybı, sadece içimizde yaşadığımız çok kültürlülüğü değil, aynı zamanda daha önce de sözünü ettiğim tüm Fas cemaatlerini ilgilendiriyor.
Adları bu kadar zengin bir tarihle dolu olan toplumun Fas’tan toplu olarak göç etmelerini teşvik eden neydi?
1948’de İsrail’in yeni kurulduğu dönemde Arap- İsrail mücadelesi sırasında Fas’ta bazı ayaklanmalar baş gösterdi ve olaylar 50 Yahudi’nin ölümüyle sonuçlandı. Birçok Faslı Yahudi yapılan zulümden kaçmayı fırsat bildi. Ülkenin kralı kanundışı göç eden binlerce Yahudi’nin göç girişimini hem Fas’ın zayıf düşmemesi hem de İsrail’in güçlenmemesi için yasakladı. Fakat, yine de binlerce kişi ülkeyi terk etmenin bir yolunu buldu.
Ülkeyi terk edenler sayıca çok olmalarına rağmen, birçok Faslı Yahudi ülkeyle olan bağlarını ziyaret ederek, tarihlerini araştırarak ve web sitelerinin takip ederek devam ettirmeye çalışıyorlar.
Konumundan dolayı birçok farklı insanın kültürü ve ülkesi arasında bağlantı oluşturan Fas, tarih boyunca hem acı çekti hem de kendini geliştirdi. Bugün, Fas geçmişte yaşadığı zulümlerin üzerinden 2000 yıl geçtikten sonra, kapılarını Yahudilerin geri dönmeleri için açıyor ve ülkede halen var olan harmanlanmış ilişkileri güçlendirmek istiyor.
Yeni nesil yeni kimlikleriyle birlikte bu iki cemaati onların ortak tarihini ve ileride yaşanacak ortak geleceği bir arada öğrenerek bu iki toplumu bir araya getirebilir.
Kaynak: Yedioth Aharonot: Morocco's community explored
Çeviri: Lidya Havlucu