Yaş, cinsiyet, ekonomik statü fark etmeksizin her çocuğun hayatında bir dönem takındığı ve ebevynler için en zor baş edilen sorunlardan biri olan “isyânkar çocuk” tavırları hakkında Uzman Psikolog Neli Aşkaner ile konuştuk. Kimi zaman bebeklikte, kimi zaman ergenlikte, kimi çocukta ise uzun süreler gelip geçmeyen bu tavırların altında aslında binbir farklı nedenin yatabileceği gerçeğini belirten Neli Aşkaner ile bu durumlarla baş etmenin yollarını ve nedenlerini konuştuk
İsyankâr çocuğu tarif eder misiniz?
İsyankâr çocuğunuzun her şeye ilk tepkisi olumsuzdur. Sürekli olarak ‘istemiyorum’, ‘hayır’ ve ‘yapmak zorunda mıyım?’ der. Yemek yemek istemez, yıkanmaz, odasını toplamaz, ders çalışmaz, kardeşi ile iyi geçinmez… Sizin istediğiniz hiçbir şeyi yapmamaya yemin etmiştir adeta. Tek amacı hayatı size zorlaştırmak gibi görünebilir.
Çocuklar çoğu dünya ile geçinmek için farklı yollar bulsa da asi çocuk
“Hayır” döneminde takılı kalmıştır.
İnatçı ve ısrarcıdır.
İleri derecede zekidir ve çoğu tartışmalarınızı o kazanır.
Olumsuz davranışları farklı yaşlarda da devam eder.
Bu olumsuz davranışlar hayatın her alanına yayılabilir.
İnsanlarla iyi geçinmek için bir çaba sarf etmez.
Odasını dağıtacaklar diye diğer çocukları davet etmek istemeyebilir.
Çok sevdiği ve sürekli oynadığı oyuncakları vardır.
Patronluk taslama, kontrol etme gibi davranışlar sergileyebilir.
Bazen utangaç olabilirler.
Gerçek bir mükemmeliyetçidir. Bu yüzden okulda çalışkan ve başarılı bir öğrenci olabilir.
Özellikle sayılarla arası çok iyidir. Okumada yaşıtlarından ileridedir.
Rahat kontrol edebilecekleri bir kişi ile arkadaş olmayı tercih ederler.
Ayrıntılara pek önem vermezler.
Aşırı ses, koku, fiziksel temastan rahatsız ve tedirgin olurlar.
İsyânkar bir çocuğa ebevynleri nasıl davranmalıdır?
Ebevynler doğal olarak çocuklarının plan ve programlarına karışabilirler. Ancak bazı zamanlarda aşırı karışan ebevynler çocuklarının özel alanına girince, çocuk zamanla kendi alanını korumak için daha kaygılı, daha isyankâr, daha asi ve daha negatif tutumlar sergileyebilir.
1. İlk olarak her çocuğun aynı olmadığını, hepsinin farklı birer karakter yapısı ile doğduğunu kabul etmeliyiz. Bir önceki çocuğumuza davranışlarımız, bir sonrakinde işe yaramayabilir.
2. Çocuğun verdiği sinyalleri okuyamayan anne baba, onu kendi istediği şekilde davranmaya zorlayarak daha da katı ve asi tutumlar sergilemesine yol açar.
3. Genellikle katı ve çok kuralcı ailelerin çocukları asi tutumlar gösterir. Tabi bu her zaman böyle olacak demek değildir. Çocuğumuzu yönlendirmek için her ailenin kendi içinde, kendi düzeninde kuralları ve sınırları olması gerekir. Ancak sınırlarda durumlara, olaylara ve hatta kişilere göre nadir de olsa esneklik sağlanabilinir.
4. Sadece kural koymuş olmak için konan kurallar çocukları daha uyumsuz yapar.
5. Bir gün kural koyup, öbür gün o kuralı uygulamamak ise çocuklarda dengesizlik yaratır.
6. En gereklisi ve doğrusu KARARLI OLMAKTIR. GEREKTİĞİ KADAR, GEREKTİĞİ YERDE, DÜZENLİ KURAL VE SINIR KONULMALIDIR. Örneğin: Eğer televizyonun karşısında yemek yemek yasaksa, her akşam yasak olmalıdır. Ama sadece cumartesi akşamları keyif için veya ödül olarak seyredilebilir. Bu da tabii ki çocuğa belirtilmelidir. Ve bu istisnalar cumartesi hariç başka gecelere kaymamalıdır.
7. Asi çocuklarda sevgi ve ilgi eksikliğine de bakılmalıdır. Bu çocuklara koşulsuz sevgi verilmelidir. Aile ‘Sen yaramaz olsan da biz seni seviyoruz’ mesajını vermelidir. Üzücü olan ise bu çocuklar etraftan sürekli olarak ‘yaramaz, haylaz’ gibi sıfatlar duyduklarından aslında istedikleri sadece onay ve sevgidir.
8. Asi çocuğunuza yardım edebilmenin en önemli noktası: GÜVENDİR. Onun kişiliğinin altında büyük bir güven eksikliği yatar. Bunun farkında olmanız ve mümkün olabildiğince ona güvendiğinizi göstermeniz gerekmektedir. Eğer siz ona güvenebilirseniz, o da kendine güvenebilecektir.
9. Onun asi davranışı altında aslında size ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlatma ihtiyacı yatar ancak bunu söyleyecek özgüveni yoktur. Asi olmaktan başka yol bilmiyordur.
10. Ona mümkün olabildiğince sakin, içten ve sevgi ile yaklaşmanızı öneririm.
11. Onu biraz gözlemleyin, onunla oyun oynayın, onun sevdiği ve sevmediği şeyler hakkında bilgi edinin, sınırlarını öğrenin saygı duyun ve en önemlisi aşmamaya çalışın. Hareketlerinizde ve ses tonunuzda mümkün olduğunca yavaş ve sakin olun.
12. Yüzüne dokunulmaktan hoşlanılmıyorsa buna saygı gösterin, saçının okşanmasını istemiyorsa zorlamayın. Sınırlarına saygılı olun.
Peki son olarak bu dönemden geçen ebevynlere verebileceğiniz en önemli tavsiye ne olurdu?
Çocuğunuz size her ne yapıyor ise yapsın, kendisine daha kötüsünü yapıyor demektir. Siz onun üzerine sert bir tavır ile gittikçe yalnızca onun kendisine daha sert olmasını sağlıyorsunuz. Ona zaman, alan, saygı ve sevgi verin…