Böylesine büyük ve önemli bir organizasyonda değinmeden geçemeyeceğim birçok konu olduğunu fark ettim. İşte bazıları…
Deniz Biçaço-Sani Eskinazi tenis maçı
Bu maçın kurası çekildiği zaman şaşkınlığımızı saklayamadık. İki Türk sporcunun birbiriyle eşleşmesi hem iyi hem de kötü bir şeydi bizim için. İyi tarafı, kesinlikle bir Türk sporcu adını bir üst tura yazdıracaktı. Ancak diğer taraftan, ikisinin de tur atlama şansı ortadan kalkmıştı. İşte böyle bir şaşkınlık ortamında oynandı bu maç. Maç başlarda gayet normaldi. Sani ilk sette yakın arkadaşı Deniz’e üstünlük kurarak durumu 1-0’a getirdi. Ancak Deniz pes etmedi ve 2. sette tabelayı 1-1 yaptı. İşte tenisin mucizesi bu saatten sonra ortaya çıktı. Sani 3. sette durumu 5-1’e getirmişti. Herkes Sani’nin maçı almasına kesin gözüyle bakıyordu. Fakat Deniz’in gösterecekleri daha bitmemiş olacak ki, Sani’nin maç puanından müthiş bir geri dönüş yaparak maçı 5-5’e taşıdı. Tie-break’e giden maçta, Sani 6-5 öne geçti. Fakat Deniz gene maçı bırakmadı ve müthiş geri dönüşünü sürdürüp, tabelaya 7-6 yazdırdı. Böylece maç 2-1 Deniz Biçaço’nun lehine sonuçlandı. Her şeye rağmen maça dostluk hakimdi. Sani Deniz’i tebrik etti, Deniz de Sani’yi teselli etmeyi unutmadı. İki sporcumuzu tekrardan tebrik ediyorum bize böyle bir heyecan yaşattıkları için.
Brezilya futsal takımı
Bu kadar küçük yaşta bu kadar sistematik başka bir takım görmek herhalde mümkün değildir. Brezilya futsal takımı, hepimizin ağzını açık bırakan oyunlarıyla ve attıkları gollerle kesinlikle övgüyü hak ediyorlar. Tabiri caizse oyuncuların hepsi birer makine gibi, hepsi nereye ne zaman gideceğini biliyor. Tabii ki Brezilya gibi bir futbol ülkesinden böyle yeteneklerin çıkması çok doğal. Finalde İngiltere’yi 12-0’la mağlup eden Brezilya, futsal turnuvasının mutlak hâkimiydi. “Rakiplerini sahadan sildi” dedirtecek oyunlarıyla, bu takımdaki bütün genç yetenekleri tebrik ediyorum.
Basketbol final maçı
Finalden çok şaşırılacak bir sonuç çıkmadığı aşikâr. Finalde karşılaşan takımlarda da herhangi bir sürpriz olmadı. Beklendiği gibi İsrail ve ABD karşılaştı son maçta. Ancak öyle bir oyunları vardı ki bu iki takımın… Diğer takımların ders çıkarması gerekirdi. Her ne kadar ABD İsrail’i 20 sayı farkla yenmiş olsa da, iki takımın mücadelesi ve maça kattıkları heyecan gerçekten görülmeye değerdi. Rahatlıkla söylenebilir ki, finalde formalarını terleten gençler ileride basketbol anlamında çok yüksek yerlere gelebilirler.
Mükemmel dostluk havası
İster fair-play deyin isterseniz dostluk, isterseniz centilmenlik. Maccabiat’larda bunların hepsi vardı. Her maç öncesi ve sonrası takımlar birbirlerini tebrik etti, faul yaptıklarında gerekiyorsa yerden kaldırdılar rakiplerini, bazen de oyunu durdurup rakibinin yanına koştular. Gerçekten insanın gözlerini dolduracak bir tablo yaşattı neredeyse her sporcu. Keşke spor dünyamızda olan kötü tablo biraz bu çocukları örnek alabilseydi. O zaman ülkemizde futbol da daha izlenir olurdu, basketbol da.
Ülke olarak daha zamana ihtiyacımız var
Bu başlığı atmasam benim için sayfa eksik kalacaktı. Tabii ki sporcularımızın gösterdiği gayreti veya yaptıkları mücadeleleri eleştirecek değilim. Öyle bir şey yapmaya ne hakkım var ne de isteğim. Her birini yürekten kutluyorum. Ancak eleştirebileceğim nokta, Türkiye’deki spor altyapısındaki eksiklik.
Örneğin, tribüne oturduğunuz zaman çok az bir Yahudi nüfusu olan Venezuela’nın altyapısının bile bizden daha iyi olduğunu görüyorsunuz. ABD ve İsrail’le bir karşılaşma bile yapmayacağım. Fakat ne yazık ki görünen köy kılavuz istemiyor. Ülkemizde spora verilen önemin ne kadar yetersiz olduğu gözler önüne serildi 19. Maccabiat Oyunları’nda. Türkiye genelinde süren bu sorun, düzeltilmeye çalışılmazsa büyük organizasyonlarda bizim başımızı daha çok ağrıtır gibi duruyor. Örnek vermek gerekirse, Venezuela takımındaki her çocuk, bir klüpte lisanslı olarak oynuyor ve doğal olarak tecrübeleri var. Fakat bizim çocuklarımızın birkaçı hariç hiçbirinin bir resmi maç tecrübesi yok. Altyapıları çok zayıf.
Buna rağmen hepsi terinin son damlasına kadar mücadele etti. ABD basket takımı, bizi 98-11 yenerken bile sporcularımız maçı bırakmadı. Maç yeni başlamış gibi taktiklerini uyguladılar, son iki dakikada ise yeni taktikler uyguladılar. İşte bu ciddiyet ve sistemlilikle kupaya ulaştılar. Türkiye’de belki de spordaki en büyük sorun altyapı. Bunu bir kez daha görmüş olduk.
Her şeye rağmen gençlerimiz alkışı sonuna kadar hak ettiler.