Çin ordusunun ilk ve tek Yahudi generali ‘Çifte tabanca’ Morris

Londra’nın kenar mahallelerinde başlayıp Çin ordusuna uzanan olağanüstü bir hayat… Küçük yaşta ringlerle tanışarak boksörlük yapmaya başlayan Morris Cohen’in Çin ordusunda generalliğe ulaşan maceralarla dolu yaşam öyküsü kitaplara konu oldu. Metin Delevi, tarihe renkli bir iz bırakan Cohen’in yaşam öyküsünü özetledi

Metin DELEVİ Perspektif
14 Ağustos 2013 Çarşamba

Bazı insanlar vardır, belli bir dönemde, dünyanın belli bir yerinde ünlü olurlar, sonra da unutulurlar. Yazımda “Ünsüz ünlüler” adını verdiğim bu insanlardan birini ‘çifte tabanca’ Morris’i tanıtmaya çalışacağım. Çok az insan ‘çifte-tabanca’ Morris gibi değişik ve heyecanlı bir yaşam sürmüştür. Londra’nın East End bölgesinde basit bir hırsız olarak hayata adım atıp Çin Ordu’sunda general rütbesine kadar yükselmek. İşte Morris Cohen’in özet yaşamı. Yaşamı birçok senarist tarafından imkânsız gibi görülecek olağanüstü bir film şeridi.

 

Moishe Abraham Cohen’in hikâyesi 1887’de Polonya’nın Miacyzn bölgesinde Radzanow kasabasında başladı. Cohen’in ailesi iki yıl sonra 1889’da Doğu Avrupa’daki pogromlardan kaçıp İngiltere’ye göç etti. Aile Londra’da genelde yoksul Yahudi ailelerin yaşadığı ve ayrıca kötü bir ünü olan East End bölgesine yerleşti. Moishe Cohen’in biyografisinde doğum tarihi olarak 1889, yeri olarak da Londra East End olarak görünmektedir. Bunun nedenini daha ileride anlayacağız.

Cohen ailesi oldukça dindardı. Baba Yosef Leib Cohen terzi olarak ailenin geçimini sağlıyordu. Ailenin sekiz çocuğundan en haylazı tahmin edilebileceği gibi Moishe idi. Maceraperestliği daha üç yaşında ortaya çıkmıştı. Üç yaşlarında iken evinden kaçmış, 2-3 gün dışarıda kaldıktan sonra evine dönmüştü. Okul yaşına geldiğinde çevredeki Yahudi okuluna gönderildi.

RİNGLERDEN ISLAHEVİNE

Sekiz yaşına geldiğinde, kendisine saldıran, boyca neredeyse onun iki misli olan 12 yaşında bir çocuğu feci şekilde tartaklaması, ‘korkusuz dövüşçü’ adını almasına ve dövüş hayatına başlamasına neden oldu. Moishe, okulundan çok sokaklarla, pazar meydanlarıyla, boks ringleriyle ilgilenmeye başladı. 11 yaşında bir boks menajerinden profesyonel boksör olma teklifi aldı. ‘Şişman Moishe’ veya ‘Cockney ( doğu Londra’lı) Cohen’ adları altında ringlerde görünmeye başladı. Ancak ilginç bir nokta, babasına hürmetinden veya korkusundan cuma akşamı ile cumartesi akşamları arasında, yani Şabat süresince hiçbir zaman ringlere çıkmadı. Ömür boyu birlikte yaşadığı kırık burnu da bu dönemin hatırasıydı. Artık okul ile de ilişkisini kesti. Daha çocuk yaşta geçimini temin etmek için akıl almaz işlere bulaştı. Başta küçük işlerle başladı. Seyyar bir camcıyla anlaşarak cam kırmaya başladı. Bununla yetinmeyip Londra’nın East End bölgesinin ünlü hırsızlarından Harry the Gonof ( Yidiş dilinde Gonof hırsız demektir) yanında yankesicilik yapmaya başladı. Nihayet asrın başında 1900 yılında yakayı ele verdi. Çıkartıldığı çocuk mahkemesinde kendisinin iki yaş daha genç olduğunu söyleyerek ( doğum tarihi ve yerini değiştirmesinin nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor) daha az bir hapis cezası aldı. Cezasını çekmek üzere Yahudi islahevi olan Hayes Endüstri Okulu’na gönderildi. Moishe hatıralarında beş yıl geçireceği bu okuldan bahsederken başına gelenlerin en yararlısı olduğunu yazacaktı. Bu okulda katı disiplin ve ilerideki hayatında çok faydalı olacak askeri eğitim gördü. Formel ders olarak gördükleri Shakespeare ise Moishe’nin retorik konusunda gelişmesini sağlayacaktı.

1905 yılında ıslahevinden serbest bırakıldı ve onunla ne yapacaklarını bilemeyen ailesinin yanına döndü. Ailesi, tekrar kötü yola düşeceğini öngörerek baba Yosef Leib’in Kanada’da Saskatchewan bölgesinde çiftliği olan Polonya’dan dostu Abie Hymans’ın yanına göndermeye karar verdi.

MOİSHE KANADA YOLLARINDA

Moishe yanında beş İngiliz Lirası ve ufak bir bavulla Kanada’ya doğru yola çıktı. Ancak vardığında kendisini bir sürpriz bekliyordu: baba dostu Hymans bu beklenmedik misafiri kabul etmedi ve Moishe’yi komşusuna gönderdi. Komşu çiftlikte çalışanlardan Bobby Clark 17 yaşındaki maceraperest Moishe’yi benimsedi ve bölgedeki yaşam için gerekli ilk hayat derslerini vermeye başladı. Artık Morris adını kullanmaya başlayan Moishe, Clark sayesinde silah kullanmayı, kumar oynamayı ve hatta hile yapmayı öğrendi. Sıkı çalışmasına rağmen çiftlik ve çevresindeki az hareketli yaşam Morris’e çok uymamaya başladı ve kısa bir süre sonra çiftlikten ayrılıp Kanada’nın batısına doğru yola çıktı. Bundan sonraki birkaç yılını gösteri çığırtkanlığı, profesyonel kumarbazlık ve hatta zaman zaman hırsızlıkla geçirdi. Bu dönemde en az on kez tutuklandı, iki kere de hapse girip çıktı. Kumarbazlığı esnasında ilk kez Çinlilerle teması oldu. O dönemlerde Kanada’da başta demiryolu olmak üzere çeşitli zor ve alt gelir seviyeli işlerde çok sayıda Çinli yaşıyordu.

Bu tanışıklık sayesinde bir gece içinde Morris’in hayatı yön değiştirdi. Bir cumartesi gecesi sürekli gittiği Çin Lokantası’nın sahibinin saldırıya uğradığını gördü. Müdahalesi sayesinde saldırganlar kaçmak zorunda kaldı. Morris, Çin toplumu içinde bir efsane olmuştu. Anti-Asyalı ve anti-Çinli tutumların yoğun görüldüğü ve bu insanların horlandığı bir dönemde, beyaz birinin hayatını tehlikeye atarak bir Çinliye yardım etmesi ve kurtarması olağanüstü bir durumdu. Artık Morris Çinlilerin güvenilir adamı, yönetimler nezdinde temsilcileri ve arabulucuları, uyuşmazlıklar konusunda eksper hakem oldu. Hatta Edmonton kenti yerel yönetimi Morris’i Çinli çalışanlar için resmi arabulucu tayin etti.

Morris’in ünü, Kanada’da politik ve maddi destek aramaya gelen, gelecekte Çin’in ilk Cumhurbaşkanı olacak Dr. Sun Yat Sen’in kulağına kadar geldi. Dr. Sun Yat Sen Morris ile tanıştıktan sonra Kanada gezisi süresince özel koruması olmasını istedi. Morris özel koruma görevi dışında, Çin ihtilali için silah tedariki konusunda da yardımcı oldu. Bu katkıları nedeniyle Sun Yat Sen’in kurmuş olduğu Çin için özgürlük örgütü Tongmenhui’ye fahri üye olarak kabul edildi.

Sun Yat Sen’in Kanada’dan ayrılmasından sonra, Morris, Edmonton’da bir gayrimenkul alım satım şirketinin başına geçti. Yaşanmakta olan toprak-arsa alımları patlaması sayesinde hatırı sayılır ve en önemlisi yasal olan bir servet oluşturmayı başardı. Kısa süreliğine İngiltere’ye ailesini görmeye gitti ve onları East End’den çıkarıp şık bir semtte ev satın alıp oraya yerleştirdi. Geri döndüğünde I. Dünya Savaşı’na kadar çeşitli işlerde çalıştı.

I. Dünya Savaşı’nda, Morris, Kanada Demiryolu Birliği’nde çavuş olarak Avrupa’da görev aldı. Çinlilerle iyi anlaşması nedeniyle Çinli demiryolu işçilerinin denetleyicisi oldu. Batı cephesinde birçok çatışmaya katıldı.

DR. SUN YAT SEN’İN ÖZEL KORUMASI MORRİS

Savaş ertesinde tekrar Kanada’ya geri döndü. Ancak toprak alım-satımının parlak dönemi bitmişti. Tek tük gelen talepler artık Morris için yeterli değildi. Bu boş döneminde Çinlilerle ilişkisini geliştirdi. Yine temsiliciliklerini yapmaya başladı. Dr. Sun Yat Sen’in örgütü için de çalıştı. Bu sıcak ilişkiler sayesinde Çinlilerin Tong adı verilen gizli kardeşlik örgütünün ilk ve tek beyaz üyesi oldu.

Ancak bu hareketsiz yaşam Morris’in karakterine uymuyordu. Nihayet 1922 yılında Çin ile Kanadalı Northern Construction şirketi arasındaki tren yolu konusundaki görüşmelere yardımcı ve aracı olmak üzere Çin’e gitti.

Shanghai’a varışından bir süre sonra Morris, Sun Yat Sen’in çıkarttığı İngilizce gazete Shanghai Gazette’de çalışan dostu George Sokolsky’yi ziyarete gitti. Bu ziyaret Morris’in hayatının dönüm noktası oldu. Sokolsky, Morris için Sun Yat Sen’in özel sekreteri Eugene Chen ile bir iş görüşmesi yapmasını sağladı. Görüşme ertesinde hemen işe alındı ve Morris, Sun Yat Sen’in evine yerleşti. Morris artık Sun Yat Sen’in özel korumalarının şefi olmuştu.

Cohen, Shanghai ve Kanton’da Sun’un mütevazı koruma ordusunu dövüş ve silah kullanma konularında eğitmeye başladı. Kısa sürede albay rütbesi verildi. Whompoa bölgesinde Çin’in ilk askeri akademisinin kuruluşunda önemli rol oynadı. Sun Yat Sen’in her seyahatinde özel korumalığını yaptı. Bir kaç suikast girişimini engelledi. Bir keresinde trende gerçekleşen saldırı esnasında sol elinden yaralandı. Bu olaydan sonra tedbir olarak her iki eliyle kullanabileceği iki tabanca taşımaya başladı. Artık lakabı ‘çift tabanca’ Cohen olmuştu.

Cohen çok az Çince bilmesine rağmen çevresiyle iletişimi sağlamayı başardı. Çevresinde adına Çincede fonetik olarak en yakın gelen Mah Kun olarak çağrılmaya başlandı.

MORRİS ÇİN GİZLİ SERVİSİNİN BAŞINDA

1924 yılında Çin gizli servisinin başına getirildi. Ancak bildiği Çince bu görev için yetersizdi. Tesadüfen, bildiği Yidiş kendisine bu konuda destek oldu. Yeni görevindeki tercüman tesadüf eseri Moishe Shchwarzenberg adlı bir Rus Yahudisiydi ve iki Moishe Yidiş dilinde konuşarak Çin gizli servisini yöneteceklerdi.

Sırası gelmişken, Moishe Schwarzenberg’in ilginç hayat kesitini de aktaracağım.  Moishe 1918 yılında Lenin’e başarısız bir suikast girişiminde bulunan grubun üyesiydi. Bu yüzden vur emriyle aranıyordu. Sibirya üzerinden Çin’e girmeye çalışırken yarı donmuş bir Çinliye rastladı. Yaralıyı yakındaki bir Rus köyüne taşıdı.  Ölmek üzere olan Çinli Moishe’ye Rus yönetiminden Sun Yat Sen’e iletilecek bir mektup verdi. Shanghai’ya vardığında Sun Yat Sen’e ulaşmak isterken üstünde iki tabanca taşıyan bir koruma tarafından engellendi. Schwartzenberg, Rusça, Çince bağırışlarını duyan Cohen’e derdini ve kimliğini söyleyince, Morris Cohen, Schwartzenberg’i Sun Yat Sen ile tanıştırdı ve tabii ki hem Rusça hem Çince bilmesi ve özel bir kurye görevi ifa etmesinden dolayı hemen işe alındı. Böylece Çin gizli servisinde Çince, Rusça, İngilizce ve en önemlisi Yidişçe konuşulmaya başlandı.

Tekrar Morris Cohen’in hayat hikâyesine dönersek, askeri faaliyetleri esnasında, ileride Mao’nun Dışişleri Bakanı olacak Chou En Lai ile tanıştı ve birlikte görev yaptı.  Sun Yat Sen’in 1925’te ölmesinin peşinden liderin yakın çevresiyle ve akabinde Chiang Kai-Shek ile çalışmaya devam etti. 1930’ların başından itibaren Çin için silah temini görevine başladı. Her işlemden yüzde 4-5 komisyon aldı. Riskli hayatına rağmen bu sayede bir servet edinmeyi başardı. 1935 yılında general rütbesine yükseltildi. Böylece Çin ordusunun ilk ve tek Yahudi generali oldu.

1937 yılında durum değişmeye başladı. Japonya Çin’i işgal etmeye başladı. Bu çatışmalar esnasında Cohen, Çin ordusuna silah temin etmeye devam etti. Sıcak çatışmalara da katıldı. Bu arada İngiliz Gizli Servisi SOE (Special Operations Executive) için de çalışmaya başladı. Japonların çatışmalarda kitle imha silahları ve gazlar kullandığını tesbit etti ve İngiliz Gizli Servisi aracılığıyla tüm dünyaya duyurdu. Böylece Japonların en çok arananlar listesine girmiş oldu.

1941 yılında Japonlar Hong Kong’a saldırırken Cohen bu kentte idi. Babası gibi sevdiği Sun Yat Sen’in eşini ve yakın çevresini güvenli bir şekilde ülke dışına çıkarttıktan sonra çatışmalara katıldı. Şehir Japonların eline geçince yakalandı ve ünlü Stanley esir kampına götürüldü. Burada bir yıl boyunca işkencelere maruz kaldı. Ancak mucizevî bir şekilde ender yapılan esir değiş-tokuşu esnasında 1942 yılında Kanada’ya gönderildi. Montreal’e yerleşti. Bir kaç yıl sakin bir hayat yaşadı. Bu arada yine Yahudi olan Judith Clark ile evlendi. Ancak savaş ertesinde tekrar sık sık Çin’e gitmeye devam etti. Hem Taiwan’a hem de kara Çin’ine girebilen ender kişilerden biri oldu.