Çeşme’nin daha sadece Alaçatı olarak nitelendirilmediği zamanlarda sörfe başlamış biri olarak, sörf merkezlerinin de dolup taşmasıyla beraber kitesurf beni zaman zaman dürtüp duran bir cazibe alanı haline geldi. Peki ya bu sporun tehlikeli yüzü ya da insanları başka bir şey düşünemez hale getiren çekicilikleri nelerdi? Bu sporu uzun zamandır büyük bir tutku ile yapan Nori Halfon ve Lari Baruh deneyimleri ile tüm bu sorulara cevap oldular.
Yazla gelen "Çeşme'ye gitme" yarışı, ardından da onu takip eden "Beach Club" furyası ve şezlong kapma mücadeleleri, beni daha yapıcı mücadeleler arayışına soktu. Böylece kendimi Alaçatı'nın yeni yükselen trendi kitesurf merkezinin ortasında buldum. Gerçi buldum demek biraz kolaya kaçmak olacaktır, zira bulana kadar kat edilmesi gereken yol böbrek taşı düşürmek isteyenler için birebir tedavi niteliğindeydi...
Yolda ön çamurluk ve arka tamponu bırakmak suretiyle ‘Angels Kiteboarding School’ merkezine ulaşmayı başardım. Oldukça basit bir kulübe dışında etraf sadece kite'çılar ve kite yapma mücadelesi veren rengârenk balonların altında kimi çırpınan, kimi havalı bir şekilde uçuşan insanlar vardı. Hoş görünürde pek ‘angel’ yoktu, çoğunluk erkek popülasyonuydu ancak ‘angel’ların kalplerinde olduğunu söyleyerek yetişti Korhan Hoca etrafı kolaçan eden bakışlarıma.
Bu sporu uzun zamandır büyük bir tutku ile yapan Nori Halfon ve Lari Baruh deneyimleri ile tüm bu sorulara cevap oldular.
Öncelikle bu spor ile ilk defa nasıl tanıştığınızdan bahseder misiniz?
Nori: Bu sporu ilk olarak 1998 yılında İsrail'de Eilat şehrinde görmüştüm. O sırada 17 yaşındaydım ve bu daha çok yeni başlamış bir spordu. Ancak görür görmez bayılmıştım ve o zamandan beri aklımdan hiç gitmedi. Daha sonra kitesurf’ü ilk kez Türkiye'ye getiren kişi, Ogan Tüzel ile tanıştım. İlk dersimi alma şerefine ise 2002'de ulaştım. Kendisiyle irtibatı hiç koparmadım. Dört sene sonra artık iyice profesyonelleşmiştim ve o zamandan beri de her fırsatta kite yapıyorum. Bu sporun Türkiye'deki tüm gelişimine fiilen şahit oldum diyebiliriz.
Lari: Benim de bu sporla ilk tanışmam Cenevre'de yaşadığım dönemde gerçekleşti. Kışın oradaki herkes gibi hafta sonlarını dağda kış sporları yaparak geçiriyordum. Ancak yaz geldiğinde oradakilerden farklı olarak rüzgar ve su sporlarına ne kadar uzak olduğumu fark ettim. Daha önce ne yelken ne de sörf yapmıştım ama işin ilginci sondan başlamaya karar verdim ve böylece 2005'de yeni yeni tanınmaya başlayan kitesurf sporunu öğrenmeye karar verdim. O zamandan beri hayatın en keyif aldığım yönlerinden biri haline geldi.
İşin ilginç yanı daha önce sörf yapıp da bu spora geçenler nedense bir daha sörfe dönmek istemiyorlar. Sizce bu sporu daha tercih edilir kılan yanları neler?
Lari: Çok haklısın, genelde dediğin gibi oluyor. Benim windsurf konusunda hiç deneyimim yoktu. Arkadaşlarımla gitmeyi planladığımız bir tatil köyünde kitesurf yapma fırsatı bulamayacaktım ama orada windsurf yapılabildiğini biliyordum. O tatilde de rüzgar ve denizin tadını tam anlamıyla çıkarmak için öncesinde windsurf öğrendim. Şu anda artık yelken de yapıyorum ama bunların hiçbiri kitesurf’ün yerini benim için tutamaz. Kite çok daha az eforla çok daha fazla adrenalin ve heyecan yaratıyor. Havada uçmanın ise sözle tabiri yok diyebilirim.
Nori: Ben de katılıyorum. Küçükken yelkenciydim, o da bir rüzgar sporu ancak iki spor birbirinden çok farklı. Biri huzur diğeri ise heyecan dolu diyebiliriz bir bakıma. Sörf yapan tüm arkadaşlarım ise artık sörfün daha hantal ve yavaş geldiğinden yakınıyorlar. Kite malzemesini kurması ve taşıması sörfe göre çok daha kolay. Arabanın ön koltuğuna rahat rahat sığıyor. Yurt dışına giderken bile ek bagaja gerek kalmadan bir golf çantası ile yanınıza alabiliyorsunuz. Son olarak da sörfe göre geliştirilmesi çok daha hızlı.
Bu sporu mesela bir haftalığına çıktığınız bir tatilde öğrenmek mümkün oluyor mu?
Nori: Yaklaşık üç gün on saat bir eğitimden sonra kite yapmaya başlıyorsunuz. Bir saat karada eğitim, yarım saat kite kurulumu, 2-4 saatte suda paraşütsüz ‘body drag’ (sürüklenme) ve sonra tüm ekipmanla suda alıştırma. Hem çok çabuk öğreniliyor hem de çok hızlı geliştirilebiliyor.
Sen böyle anlatınca gerçekten kolay görünüyor ama bildiğim kadarıyla verdiği keyif kadar tehlikeli olduğu da söyleniyor kitesurf'ün. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Lari: Her sporun kendine göre tehlikeleri var. 1980'lerdeki ilk kite'lardan günümüze kite teknolojisi çok yol kat etti. Şu anda kullanılan malzemeler, doğru kullanıldığı, güvenlik kurallarına uyulduğu müddetçe güvenli diyebiliriz. Kitesurf eğitimi almak ise zorunlu. O olmadan kişi hem kendisi hem de etrafındakiler için tehlike oluşturur. Unutulmaması gereken şey, kitesurf’de kullanılan uçurtmanın yamaç paraşütünde kullanılanın küçüğü gibi olduğudur. Nasıl bir yamaç paraşütünü deneyeyim deyip kişi kendini tek başına dağdan aşağı bırakmazsa, burada da eğitimini almadan, tüm güvenlik kurallarını öğrenmeden, sadece malzemeyi alıp kimse suya çıkmamalı. Bu eğitimlerde suya çıktıklarında önünde kite yapan biri ile arasında ne kadar mesafe olması gerektiğini, karşı karşıya gelindiğinde kimin rüzgar altından kimin rüzgar üstünden geçmesi gerektiğini ve bir tehlike anında emniyet kilidini nasıl bırakacağını öğretiyorlar. Bu bilgiler elzem diyebiliriz.
Nori: Kitesurf de her spor gibi kontrollü yapılırsa bence bir tehlikesi yok. Sakatlanma riski her zaman var; o spor yapmanın vazgeçilmez bir parçası ama düşünülenin aksine kitesurf’ün ekstra bir tehlikesi yok. Yıllarca basket oynadım ve en büyük sakatlıklarımı o sporda yaşadım, kitesurf’te ise ufak tefek sakatlıklarım oldu ama bu tamamen sizin almak istediğiniz risk ile doğru orantılı. Ayrıca Lari'nin de dediği gibi kite teknolojisi çok ilerledi. Benim öğrendiğim yıllarda kite öğrenmek çok daha zor ve tehlikeliydi. Şimdi verilen malzemeler çok kaliteli. Uygun hava koşullarında iyi hocalarla ve ben bu iş, çözdüm egosuna girilmediği takdirde tehlike sıfıra inebiliyor diyebiliriz. Bu bakımdan yeni öğrenecek kişilerin böyle bir korkusu olmasın.
Son cümleyi direkt üstüme aldım. Peki kite yapılan yerlerden biraz bahseder misiniz? Kilyos, Çeşme, Gökova. Bunlar Türkiye'de ismini en çok duyduğum kite merkezleri. Bunların dışında kite yapmaya uygun başka yerlerde var mı? Sizin tercihiniz hangisi?
Lari: Bunlar en popülerleri diyebiliriz ama başkaları da var. Ayvalık, Urla İskele, Çanakkale Gelibolu, Fethiye, Mersin, Sarıgerme. Bu spor giderek yaygınlaşmaya başladı. Benim ilk tercihim İstanbul'da oturduğum için Kilyos ama koşulların kite yapmaya uygunluğu açısından bana en keyif veren yerler Çeşme-Pırlanta ve Gökçeada. Ayrıca sahilinin genişliği, rüzgârın genelde garanti oluşu, ‘citta-slow’ olduğu için huzurlu ve keyifli bir yer olan Akyaka da vazgeçilmezlerimden.
Nori: Benim tercihim her zaman Çeşme, çünkü kite haricide yapılacak birçok farklı şey var. Diğer yerleri de denedim ama Çeşme sunduğu sosyal hayat ile beni daha çok cezbediyor.
Tercihlerinizin farklılığı da bu sporun farklı bakış açılarındaki insanların birçoğuna rahatlıkla hitap edebileceğini gösteriyor sanırım.
Peki sosyal yaşam demişken... Bu sporla ilgili görüştüğüm herkes bunu hayat biçimleri haline getirmiş. Tatile gittiği yerleri buna göre seçiyor, ya da gittikleri yer kite sörf yapmaya uygunsa kesinlikle orada buna zaman ayırıyorlar. Sosyal yaşamları bu sporla iç içe geçiyor. Sizin içinde bu böyle mi?
Nori: Kesinlikle bir yaşam biçimi. Ben artık neredeyse tüm tatillerimi ona göre ayarlıyorum. En çok girdiğim site poseidon. Buradan sürekli rüzgârı kontrol ediyorum, ne zaman kite yapabilirim onu kolluyorum. Ancak İstanbullu olmak gerçekten büyük dezavantaj, İzmirlilere bu bakımdan çok imreniyorum. Yine de bir kış iyice hırs yapıp bir aylığına Filipinler’de Boracay diye bir adaya gitmiştim. İnanılmaz bir deneyimdi. Kite yapan herkese kış sezonunda kesinlikle gitmelerini tavsiye edeceğim bir yer. İşte böyle bir spor bu; sizi rüzgârın peşinde oradan oraya sürükleyip kendine bağlarken bir o kadar da özgür bırakıyor.
Lari: Kesinlikle benim de yaşamak isteyeceğim bir deneyim bu. Zaten bu işler biraz gidenlerin önerisi, biraz birbirini motive ederek oluyor. Kısa zamanda bir bakmışsınız sizle aynı hevesi paylaşan koca bir grup var yanı başınızda ve bir sonra kite yapmaya gideceğiniz yeri planlıyorsunuz hep beraber.
Aslında Lari'ye de Nori'ye de katılmamak imkânsız. Kite yapanları seyretmeye gittiğimde bütün bu anlattıklarını birebir gözlemlemek mümkündü. Kimisi doktor, kimisi bankacı, kimisi Alaçatı da bakkal... Her biri aynı heyecan için buluşmuş kocaman bir aileden farksızdı. Sanırım bu spora başlamak için artık mazeret bulmam çok daha zor olacak...