Robert Redford, oynayıp yönettiği ‘Geçmişin Sırları’ ile politik dramalarını sürdürüyor
Kırık bir aşk hikâyesini anlatan film, izini kaybettiren sol bir örgütün üç üyesinin, 30 yıl aradan sonra FBI’ın ağına düşmesini anlatıyor. Amerikan tarihinin ayıplarını sinemaya taşımaya meraklı Robert Redford için, 1960’larda Vietnam’da ölenleri protesto eden solcu bir örgütün öyküsü biçilmiş kaftandı. Gazeteciliğin ne denli önemli bir meslek olduğunu hatırlatan film, hukukun işlevi, sadakat, fedakârlık, araştırmacı gazetecilik ve basının ilkeleri üzerine ilginç şeyler söylüyor. Sırf zengin ve yetenekli müthiş oyuncu kadrosu için film izlenmeyi hak ediyor. Bu keyiften kendinizi mahrum etmeyiniz
Amerikan Bağımsız Sineması’nın öncüsü, Sundance, Bağımsız Sinema’nın kurucusu, 1980’de ‘Sıradan İnsanlar/Ordinary People’ ile En İyi Yönetmen Oscar ödülünün sahibi, aktör-yönetmen-yapımcı-filantropist Robert Redford, son filmi politik- gerilim ‘Geçmişin Sırları/ The Company You keep’ te kamera önünde ve arkasında karşımıza çıkıyor.
Kırık bir aşk hikâyesi anlatan film, Neil Gordon’un 2003 tarihli romanından Lem Dobbs tarafından senaryolaştırılmış. Film 1960’larda ABD’yi Vietnam batağına sokan politikacıları protesto etmek için, Pentagon ve Dışişleri dâhil hükümet binalarına bombalı eylemler düzenleyen, izini kaybettiren sol bir örgütün bir üyesinin 30 yıl aradan sonra teslim olmasıyla yaşananları anlatıyor.
Amerikan tarihinin ayıplarını sinemaya taşımaya meraklı Robert Redford için, 1960’larda Vietnam’da ölenleri protesto eden solcu bir örgütün öyküsü, biçilmiş kaftandı. Amerikan toplumunun, Avrupa’da esen 1968 özgürlük hareketlerine duyarlı olduğunu, politik fiyaskoların hatırlatılıp yenilerine imkân tanınmaması gerektiğine inanan bir aydın olarak, Robert Redford geçmişteki Vietnam Savaşı karşıtı eylemleri günümüze taşıyor.
İsmini Bob Dylan’ın ‘Subterrenean Homesick Blues’undan alan The Weather Underground adlı bir solcu grubun üç üyesinden biri olan Sharon, bir güvenlik görevlisinin ölümü ile sonuçlanan bir bombalama olayından 30 yıl sonra teslim olur.
Sharon’un (Susan Sarandon) eylem arkadaşı dul Jim Grant (Robert Redford), 12 yaşındaki kızıyla yaşayan, yörenin saygın bir avukatıdır. Örgütün liderlerinden biri, Jim’in Sharon’un savunmasını üstlenmesini ister. Jim bu teklifi reddeder ve FBI’ın diğer iki örgüt üyesinin peşine düştüğünü bildiğinden, kızını erkek kardeşine teslim edip, örgütün diğer kadın üyesi Mimi’yi (Julie Christie) aramaya başlar. Avukat Jim’in davranışından şüphelenen, yerel bir gazetenin kurt muhabiri Ben (Shia LaBeouf) yaptığı araştırma sonucu, iyi bir haberin kokusunu aldığını ve FBI’ın bilmediği bazı gerçeklere ulaştığını anlar.
Saygın avukat Jim’in geçmiştki bir banka soygunundan aranan Nick Sloan olduğunu fark eden genç gazetecinin yazısı, soruşturmayı yürüten FBI ajanlarını harekete geçirir.
GEÇMİŞTE İŞLENEN SUÇLAR
Başlatılan amansız insan avında, Jim’in kendisi gibi izini kaybettiren ve toplumda saygı duyulan, eski sevgilisi Mimi’yi saklandığı yerden bulup çıkarması için giriştiği mücadeleyi izleriz.
Alan J.Pakula’nın unutulmaz başyapıtı ‘Başkanın Bütün Adamları’ Nixon’u iktidardan düşüren Watergate skandalını ortaya çıkaran iki yaman gazetecinin öyküsünü anlatmıştı. Dustin Hoffman ile birlikte araştırmacı gazeteciyi oynayan Robert Redford ‘Geçmişin Sırları’nda genç gazeteciden kaçan, suç örgütü üyesi iken saygın bir hukuk adamı olan Jim Grant’ı canlandırıyor.
Geçmişte işlenen suçlar, araştırmacı gazetecilik ve basının ilkeleri, hukukun işlevi, sadakat ve fedakârlık üzerine ilginç şeyler söylüyor film.
Vietnam Savaşı karşıtı grubun aktif üyesi, kimliği ifşa olan Jim Grant’ın, 30 yıldır ustalıkla gizlenebildiği FBI’dan bir kez daha kurtulmayı başarıp başaramayacağını, tansiyonu hiç düşmeyen, gerilimli bir atmosferde işleyen film, aksiyonun ve polisiyenin politikayı ikinci plana ittiği bir sinema diliyle anlatıyor.
Robert Redford eski bir siyasi eylemin bugüne uzanan öyküsünü, serinkanlı, sürükleyici ve kendisinden beklenen seviyenin üzerinde bir olgunlukla ele alıyor. Filmin finalinde, politikaya boş verip aile değerlerini öne çıkaran bir yorumu tercih ediyor. Bu final, Hollywood’un ‘mutlu son’ alışkanlığına uyum sağlıyor. Çünkü filmin başkarakteri için en önemli şey kızına duyduğu sevgi. Geçmişte yaptığı hataların bedelini ödeyen, farklı bir kimlikle yaşamak zorunda kalan, suçlu olduğu düşünülmesine rağmen masum olan, hayatı tehlikeye giren, adını temize çıkarmak için polisten kaçan, annesiz büyüyen kızına olan sevgisi için umutsuzca çırpınan bir babanın öyküsünü izliyoruz.
AMANSIZ İNSAN AVI
Bu rolü ilerlemiş yaşına (77) rağmen Robert Redford’un üstlenmesi çok eleştirildi. Yönetmen olarak ustalığını kanıtlamış Redford’un sadece kamera arkasında kalması gerektiği ileri sürüldü.
Ancak üç ayrı kuşağın en önemli oyuncularını, kendi döneminin efsanevi oyuncularını bir araya getiren ‘casting’de Robert Redford’un da yer almak istemiş olmasını normal karşılamak gerek.
Hollywood’un, Julie Christie, Susan Sarandon, Nick Nolte, Stanley Tucci, Sam Elliott gibi eski tüfeklerini bir araya getiren zengin ve yetenekli alt kadrosu ile film izlenmeyi hak ediyor. Bu isimlere Chris Cooper, Brendon Gleeson, Anne Kendric, Richard Jenkins, Terrence Howard gibi ustaları da dâhil edersek ‘Geçmişin Sırları’nın son dönemlerde izlediğimiz en zengin kadrolu film olduğu gerçeğine varırız.
Zeki, acımasız, kalifiye, yetenekli ve biraz hilekâr gazeteciyi Shia LaBeouf, olayların düğümünü çözen, eski sevgili, terörist Mimi rolünde Julie Christie müthiş oynuyorlar.
Gazeteciliğin ne denli önemli bir meslek olduğunu hatırlatan Ben rolündeki Shia LaBeouf ile ihbarla yakalanan Susan Sarandon arasındaki söyleşi sahnesi filmin en önemli sekansı.
Robert Redford’un bu filmden önceki son iki filmi ‘Aslanları Kuzulara/Lions For Lambs’ ile Suikast/Conspirator’ yine politik konulu sağlam dramalardı.