Yaz aylarını İskenderun’daki tatil beldesi Arsuz’da geçiren Ceni-Matuk Kebudi ile Roş Aşana Bayramı’nı Antakya’da kutladık. Tefilaya katıldıktan sonra artık erimeye yüz tutmuş Antakya cemaatinin son temsilcileri ile yaşantılarını, farklılıklarını, sorunlarını konuştuk
5 Eylül Perşembe sabahı erken saatlerde ‘Antakya Musevi Havrası’ndaki tefilaya yetişmek için, Antakya-Arsuz arasındaki 100 kilometrelik yolu kat ettik.
Bir gece önce, 23 kişiden oluşan Antakya Yahudi Cemaati, sinagogun misafirhanesinde bir araya gelerek, bayram kiduşu sonrası, hanımların evlerinde hazırladıkları yemekleri yiyip, birlikte bayramı kutlamışlardı.
Sinagoga girdiğimizde, uzun zamandır dedesi ve babasının koltuğuna oturmayan arkadaşımız Matuk Kebudi, o koltukta yerini alırken büyük bir heyecan yaşadı. Cemaat erkekleri, Cemaat Başkanı Şaul Cenudioğlu, Azur Cenudioğlu, İbrahim (İlyahu) Cemal, her Şabat duaya katılmak için İskenderun’dan gelen Mişel Cemal (Yayla), Harun Cemal, Selim (Pinhas) Cemal, Yakup (Pinhas) Cemal, İbrahim (Şaul) Cemal, Davut (Şaul) Cemal, İstanbul’dan Antakya’ya göç eden Niso Severoğlu ve haham Mordo Razon, sinagoga gelerek yerlerine oturdular. Minyan tamamlandıktan sonra, duaya başlandı. Kadınlar da, kendilerine ayrılan bölüme geçtiler.
Haham Mordo Razon, Şabat ve dini bayramlarda Antakya’ya geliyor. Hahamın, böylesine önemli bir bayramda cübbesiz dua okuması ve Teva ile Ehal Akodeş’in örtülerinin beyaz olmaması, mevcut örtülerin de yıpranmış olması dikkatimizi çekti. Kendilerine nedenini sorduğumuzda ‘Elimizde yok’ dediler. Haham Mordo Razon, hahamlık görevinin yanı sıra, cemaatin şohetlik görevini de üstleniyor. Dikkatimi çeken başka bir özellik de, duaların bir kısmının Arapça makamında okunması oldu. Ancak, hahamın İstanbul kökenli olmasından dolayı, duaların çoğu, alışageldiğimiz Sefarad düzeni ve makamı ile okundu. Cemaat erkeklerinin de, bu düzene uyum sağlamaları ilginçti.
Tevrat rulolarının Ehal Akodeş’ten çıkarılmasından önce, mitsvalar İstanbul geleneklerinden farklı bir şekilde erkekler arasında paylaşıldıktan sonra, Berit Sheme okundu. Eşim Harun Niyego’nun, sinagoglarda okunan Berit Sheme’yi Türkçe okuması cemaat üyelerinin büyük ilgisini çekti. Cemaat üyeleri arasında Kohen olmadığı için Kohanim duasının okunmaması da başka bir farklılık arz ediyordu.
Tarihi çok eskilere giden Sefer Tora’nın, Ehal Akodeş’ten çıkarılıp, kapakları açılarak, önce erkekler, sonra kadınların da duaya katılmaları için, kadınlar bölümünde gösterilmesi ilgimi çekti. Cemaat hanımlarından, otuz yıl önce Şam’dan gelerek Antakya’da yerleşen Olga Cemal’in verdiği bilgiye göre, geçmişi çok eski olan bu değerli Sefer Tora’lar, tek tek İstanbul’a yollanıp, dini bakıma alınıyormuş. Dua sırasında, Ortodoks cemaatinin eski başkanı Jozef Nasi ve beraberindekiler, kısa bir bayram ziyaretinde bulundular.
Kültürlerarası ilişkiler
Dua sonrası, sinagog kapısında, cemaat üyelerinin bir kısmı ile birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra birkaç kişinin görüşlerini almak için, yanlarına gittim.
İbrahim (İlyahu) Cemal, cemaat gençlerinin, eğitim, iş ve aile kurmak amacı ile İstanbul’a göç etmelerinin ardından, ailelerinin de Antakya’dan göç etmelerinden dolayı, günden güne sayıca azaldıklarını söyledi. Cemal ‘Yakın zamanda, ben de iş yerimi satıp İstanbul’a çocuklarımın yanına gideceğim. Geniş toplumla ilişkilerimiz her zaman çok iyi oldu. Komşularım ‘İnşallah dükkânını satamaz ve bizi terk etmezsin’ diyorlar. Antakyalılar bu dini mozaiğin bozulmamasını arzu ediyorlar. Atalarımızın mezarları burada, anılarımızı unutmak imkânsız. Antakya’mızı istemeye istemeye terk ediyoruz,” dedi.
Cemaat Başkanı Şaul Cenudioğlu bizi ‘Antakya Musevi Havrası Konuk Evi’nde ağırladı. Cenudioğlu cemaat hakkında şöyle bilgi verdi: “Mevcudumuz 22 kişi. Cemaat üyeleri, Şabat günleri ve bayramlarda, hep birlikte sinagogda toplanıyor, dualarımızı yaptıktan sonra, yemeklerimizi hep beraber yiyoruz. Dini değerlerimizin kaybolmaması için büyük gayret sarf ediyoruz. Beraberliğimizin bozulmaması için, TC Hahambaşılığının katkısı büyük. Cuma gününden, Haham Mordo Razon’u şehrimize yolluyorlar. Ayrıca, hahamımız ayda bir gelip, kaşer kesim yapıyor. Dini bayramlarımızda, Vali, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı, İl Müftüsü, Rektör, Cumhuriyet Savcısı, Garnizon ve Alay Komutanı, Mülki Amirler, Ortodoks Hıristiyan Cemaati Başkanı, Müftü, Alevi Dedesi (Şıh), sinagogumuza gelip bayramımızı kutlarlar. Biz de, aynı şekilde, dini bayramlarında onları ziyaret ederiz. İki üyemiz, Olga Cemal ve İbrahim (Şaul) Cemal, Medeniyet Korosu’nda görevli. Memnun olmadığımız en önemli husus, cemaatimizin çok az sayıda üyeden oluşması. Asırlardır bu şehirde yaşıyoruz. Cemaatimizin erimesine çok üzülüyorum. Gönül ister ki, İstanbul’da ekonomik zorluk çekenler, Antakya’mıza gelip burada yerleşsin, cemaatimiz büyüsün. Benim çabam ile Şabat günleri minyan toplayıp, dualarımızı yapıyoruz. Geçmişine sahip çıkmayan bir toplum, geleceğini tesis edemez. Gaziantep cemaati mensupları, Gaziantep’te cemaatlerinden hiç kimse kalmamasına rağmen, aralarında vakıf kurup sinagoglarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bunun gibi, Çanakkale cemaati mensupları yılda bir kere, doğdukları şehre gidip, sinagoglarında bir araya geliyorlar. Biz de, buradan giden cemaat üyelerimizden, içinden çıktıkları toplumlarına sahip çıkmalarını istiyoruz. Örneğin, her yıl Arsuz tatil beldesine yaz tatilini geçirmeye gelen Antakya Yahudilerinin, en azından, eylül ayı içindeki bayramlarda, sinagogumuzda dualarını yaparak, cemaatimize destek olmalarını bekliyoruz”.