Hükümetin önümüzdeki günlerde açıklamayı planladığı demokratikleşme paketi kapsamında nefret suçlarına ağır cezaların gelmesi bekleniyor
Önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen, hükümetin hazırladığı demokratikleşme paketinin öne çıkan bazı maddeleri hafta sonunda basında yer aldı. Bu kapsamda daha önce tartışma konusu olan, seçim barajı, resmi dilini Türkçe olarak kabul edenlere Kürtçe ders verilmesi, il ve ilçeler dışındaki yerleşim yerlerinde isim belirleme hakkının yerel yönetimlere tanınması ve yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılmasına ilişkin düzenlemeler pakette yer aldı.
Paketin önemli maddelerinden birini de nefret suçları konusu oluşturuyor. “Irk, din, dil ve mezhebe bağlı işlenen suçların nefret suçları kapsamına gireceği ve bu suçlara yönelik cezaların arttırılacağı” ifadelerinin yer aldığı metinde detayların neler olacağı merak konusu.
Prof.Dr. Yasemin İNCEOĞLU: “Düzenleme İslamifobi temelli olmasın”
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Prof.Dr. Yasemin İnceoğlu nefret suçlarının yeni demokratikleşme paketinde yer alması ile ilgili olarak Şalom’a şunları söyledi:
“Sayın Bülent Arınç, ‘nefret suçunu ayrıca tanımlamak yerine Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı maddelerin içerisine kasıt eğer nefretse veya insanların dili, dini, ırkı, mezhebi, siyasal düşüncesi, felsefesi, yaşam biçimi amaçla işlenmişse onun cezasını fevkalade artıracak bir düzenleme yapacağız’ diye bir açıklama yapmıştı geçtiğimiz günlerde. Tabii bunlara cinsel yönelim, fiziksel veya zihinsel engellilik hali vs. de eklemek gerekiyor.
Geçmişteki 1934 Trakya, 6-7 Eylül 1955 olaylarını, yakın tarihimize baktığımızda nefret ve önyargı saikiyle işlenen nefret suçları olarak da; Rahip Santoro Cinayeti, Malatya Zirve Yayınevi Katliamı, Hrant Dink katliamı, Manisa Selendi’de Roman yurttaşların sürülmesi, Ahmet Yıldız cinayeti ve daha nicelerini sayabiliriz.
Burada içine düşülmemesi gereken temel hata, nefret suçları ile ilgili yapılacak olan düzenlemenin İslamofobi temelli olmasıdır. Türkiye şimdiye kadar islamofobik nefret suçlarına değil, aksine gayrimüslümlere karşı işlenen nefret suçlarına tanıklık etti. Nefret saikiyle işlenmiş suçlar sıradan suçlar gibi cezalandırılmaya devam edildikçe bu suçları önlemek olanaksızlaşıyor. Diğer yandan da yasal düzenleme olmadığı ve nefret suçları yasada tanımlanmadığı için vakalarla ilgili veri de toplanamıyor. Umalım ki 70 küsur STK’nın bir araya gelip oluşturduğu Nefret Suçları Yasa Kampanya Platformu’nun Nefret Suçları Yasa Tasarısı kabul edilsin.”