2. Dünya Savaşı ve Soykırım’dan sağ olarak kurtulmayı başaran avusturya yahudisi ünlü nazi avcısı Simon Wiesenthal, 20 eylül 2005 tarihinde 97 yaşında hayata veda etti
Simon Wiesenthal 31 Aralık 1908’de yılbaşına yarım saat kala, bugün Ukrayna sınırları içerisinde yer alan, Galicia Krallığı’na bağlı Buczach şehrinde dünyaya geldi. Babası, Asher Wiesenthal Rusya’daki pogromlardan kaçmış ve buraya sığınmış bir tüccardı. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı nedeniyle Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ordusuna çağrılan Asher, 1915’te doğu cephesinde hayatını kaybetti. Erken yaşta babasız kalan Wiesenthal ailesi, Rus ordusu Galicia’yı işgal edince korkarak Viyana’ya kaçtı; Ruslar çekilince ise Buczach şehrine geri döndü. Buczach’ta Lehçe eğitim yapan bir okula devam eden Simon aynı okulda 1936’da evleneceği Cyla Müller ile tanıştı. Sanata ve çizime meraklı olan Wiesenthal, mimari okumaya karar verdi. İlk önce Lwow Polytechnic okuluna başvuran Simon, bu okuldaki Yahudi kotasının dolmuş olmasından dolayı Prag’daki Çek Teknik Üniversitesi’ne gitti. Sanata ve çizime olan bu merak Soykırım’da Simon’un hayatını kurtaracaktı.
Wiesenthal’ın yaşadığı Lviv şehrinin 1941’deki Alman işgali sonrası ilk önce çalışma kampına gönderilen aile aynı yılın sonunda ise Janowska ölüm kampına gönderildi. Burada Sovyetlerden el koyulan lokomotiflere Swastika (Nazi işareti) çizerek hayatta kalan Simon Polonyalıların kurmuş olduğu yer altı örgütüne verdiği demiryolu bilgileri karşılığında karısı Cyla’ya sahte bir kimlik almayı başardı ve onu Varşova’ya gönderdi. Zor koşullarda, sağlığında kalıcı hasarlar oluşsa da Cyla da Simon gibi savaşı atlattı ve 1945 yılında çift tekrar bir araya gelmeyi başardı.
Simon savaş boyunca Adolf Kohlrautz adında bir Nazi müfettişine mimari çizimler yaparak hayatta kalmayı başardı; hatta bir keresinde ölüm sırasında beklerken Kohlrautz tarafından kurtarıldı. Ekim 1943’te kampın boşaltılacağını öğrenen Wiesenthal, Kohlrautz’un da yardımıyla kamptan kaçtı ve 13 Haziran 1944’e kadar yakalanmamayı başardı. 5 Mayıs 1945’te Amerikalılar tarafından özgürlüğüne kavuşturuluncaya kadar çeşitli kamplara gönderilen Wiesenthal buralardaki kötü koşullardan sağ ayak başparmağını kaybetti. En son Şubat 1945’te getirildiği Mauthausen ölüm kampında ölümcül hastalar koğuşuna yatırıldı ve günde 200 kalorilik yiyecek verilmeye başlandı. Amerikalılar geldiğinde Wiesenthal hâlâ yaşıyordu fakat 41 kiloya kadar düşmüştü.
Savaş sonrasındaki ilk üç haftada kamplarda çalışan yüz kadar ismi savaş suçları bürosuna teslim eden Wiesenthal daha sonrasında da Amerikalılarla çalışmaya başladı. Şubat 1947’de o ve 30 kadar gönüllü Linz’de Yahudi tarihi dokümantasyon merkezini kurdu. Burada 3.289 soykırım kurtulanıyla görüşülerek ifadeleri kayıtlara geçirildi. Ancak savaş sonrası Amerikalı ve Rusların savaş suçlularının yakalanması konusunda ilgilerinin azalması hatta unutulmasının tercih edilmesi üzerine gönüllüler, merkezi kapatarak bütün belgeleri İsrail’deki Yad Vaşem arşivlerine gönderdi. Hayatı boyunca birçok Nazi savaş suçlusunun yakalanmasına yardımcı olan Wiesenthal asıl ününe ise 1960’ta Adolf Eichmann’ın yakalanması sırasında kavuştu.
Cyla’nın 2003 yılındaki ölümünden sonra, 2005 yılında 97 yaşında hayatını kaybeden Simon Wiesenthal 1974’de verdiği röportajda şöyle dedi; “Almanlar şehrimize ilk geldiğinde şehirde nüfusun yarısını oluşturan 150.000 Yahudi vardı; gittiklerinde ise sadece 500. Bana göre hayatta her şeyin bir bedeli var. Benim hayatta kalmamın bedeli ise hayatımı ölenlerin burada temsilcisi olarak geçirmemdir.”