Mario Levi yeni kitabı ‘Size Pandispanya Yaptım’ın tanıtımı için geçen perşembe günü Pera Palas’taydı. Kitabın yazım aşamasından bir sonraki projesine kadar değindiği söyleşiyi, her okuruyla teker teker sohbet ettiği imza günü takip etti
Yazdan kalma, güneşli bir eylül öğleden sonrasında birçok edebiyat aşığı ile Pera Palas Oteli’nin çay salonunda bir araya geldik. Yüksek tavanı, geniş kadife koltukları ile artık geride kalmış büyülü bir zaman dilimine ait bu salonda, elimizde cay fincanlarımızla ev sahibimizi beklemeye başladık. Sokakta süregelen koşuşturmadan sıyrılıp, zamanın daha yavaş aktığını hissettiren bu mekân çok doğru bir seçim edebiyat buluşmaları için.
Levi ve Valansi
Sanki ilk kitabı henüz yayınlanmış yeni bir yazar gibi heyecanlı Mario Levi. Oysa bu onun onuncu kitabı, altıncı romanı. Kendi de itiraf ediyor, on yedi yıllık üniversite hocalığının bile yeni bir kitabın yarattığı heyecanı yenemediğini.
Son romanı ‘Size Pandispanya Yaptım’ın yazım serüveni 2012’nin Temmuz ayında Oscar Wilde ve James Joyce’un edebiyat kokan şehri Dublin’de başlıyor. Yemek üzerine bir hikâye hedefiyle yazmaya başlayan Levi, bir süre sonra kendini roman yazarken buluyor. Üstelik bir yıl gibi kısa bir sürede bitiriyor romanını.
Bu yolculuk onu 45 yıl öncesine, “aslında bu romanı orada yazmaya başladım” dediği babaannesinin mutfağına götürüyor. Bir çocukken izlediği babaannesinden öğreniyor yemek yapmanın püf noktalarını. Bir tiyatro sahnesinde hissediyor kendini o mutfağın içindeyken. Babaanne ise hayranından pek hoşnut değil, kovalıyor onu hep mutfaktan. “Erkek yemek pişirmez, evlen karına öğretirim,” diyor. Ama yemek aşkı o zaman giriyor kanına, usta-çırak gibi öğreniyor pişirmenin inceliklerini. Bugün bayram yemeklerini o pişiriyor. Yemek yapmanın yazmak ve okumak kadar hayatının önemli bir parçası olduğunu söylüyor, “Yemek sanat boyutunda bir eserdir benim için” diyor.
‘Size Pandispanya Yaptım’ bir yemek tarifleri kitabı değil. Ama bahsettiği tüm yemeklerin tarifleri içinde mevcut. “Yemek bir hikayedir” diyor Levi. Çağrıştırdıkları ise bir aile hikayesine dönüşüyor kitabında. Ibni Haldun'un “Coğrafya bir kaderdir” sözünü hatirlatıyor ve bir bölgenin yemek kültürünün o toplumun hafızası ile ilgili olduğunu söylüyor.
Güzel haberler de veriyor. Henüz mürekkebi kurumadan kitabın yayın hakları İspanya’ya satılmış bile. Levi de şakayla karışık “Kitabı İspanyollardan önce okuyun,” diye tavsiye ediyor.
Bu sefer kararlı, hikâye üzerinde yoğunlaşacak. ‘Size Pandispanya Yaptım’dan çıkardığı karakterlerle yeni bir yolculuğa başlamış bile. Yeni kitabı ile ilgili bir ipucu daha veriyor; 1001 Gece Masalları tadında olacakmış.
Marsel Proust’un “Gerçek hayat, aydınlatılabilmiş, anlatılabilmiş tek hayat edebiyattır,” sözünü hatırlatıyor ve söyleşiyi “Edebiyat son kale, sıradanlaşmaya hayır” diyerek sonlandırıyor.