Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe giden uzun bir yol, çokça yol ayrımı olan. Önce cinsiyet hormonlarının salgılanması ile bedendeki değişimler zorlar ergeni. Ergenlik dönemine ergenin dünyası, onun fizyolojik ve psikolojik gelişimi, karşılanması gereken ihtiyaçları açısından bakıp değerlendirmeler yaparız ve ebeveynlere nasıl davranmaları, nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bilgiler veririz. Galiba biz uzmanlar için de öncelik büyümekte olan gençtedir. Ebeveynlerin yaşadıkları ve ihtiyaçları biraz gerilerde kalır, göz ardı edilir veya ertelenir
Funda Tekeloğlu, Uzm. Psikolojik Danışman, Çift ve Aile danışmanı
Duygular coşar ardından. Çok üzülür dünyası kararır, çok sevinir gözü kimseyi görmez. Hem yoğundur duygular hem de hızlıca değişir. Yoğun bir yalnızlık duygusu ve peşi sıra gelebilecek yoğun sosyallik hali.
Odasının kapısı kapanır, bazen kilitlenir. Yani kişisel sınırlarını çizer, bunun anlaşılmasını ve kabul edilmesini ister. Çünkü bir şekilde anlaşılmak ve mutlaka kabul görmek ihtiyacındadır.
Hem evde hem de akran grubu içindeki durumunu, kim olduğunu bulmaya çalışırken yeni roller dener. Arkadaşları tüm zamanını kaplar, ebeveynlerinden çok akranlarına ihtiyaç duyar.
Anne babasının bilgeliğini sorgulamaya başladığı, onlarla ve onların bilgisiyle yarıştığı bir dönemdir “Ergenlik Dönemi”. Aynı zamanda ebeveynin temsil ettiği otoriteyi de sorgular genç bu dönemde.
Bir yandan kendisini var edebilmek için uzaklaşır anne babasından, diğer yandan da ebeveynlerinin sessiz ve görünmez varlığını hissetmeye ihtiyaç duyar.
Ergenlik dönemine ergenin dünyası, onun fizyolojik ve psikolojik gelişimi, karşılanması gereken ihtiyaçları açısından bakıp değerlendirmeler yaparız ve ebeveynlere nasıl davranmaları, nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bilgiler veririz. Galiba biz uzmanlar için de öncelik büyümekte olan gençtedir. Ebeveynlerin yaşadıkları ve ihtiyaçları biraz gerilerde kalır, göz ardı edilir veya ertelenir.
Bir ergen annesinin ağzından…
BEN BİR ERGEN ANNESİYİM
Daha dün gibi, bacağıma yapışan, yanından uzaklaşmama tahammül edemeyen küçüğümün hali. Ne zaman bu kadar büyüdü ve uzaklaştı benden.
Ne zaman kapandı o odanın kapısı? “Anne kapımı kapama,” diyordu, korkuyordu, seslerimizi duymak ona güven veriyordu.
“ Yalnız kalamayacak mıyım ben bu evde” , “Sana kaç kere söyledim, benden izinsiz girme odama diye.” Şimdi odası onun kalesi sanki, girmemize izin vermiyor. Artık değil sesimi duymak, yüzümü bile görmek istemiyor.
Beni her gördüğünde yanlış bir şey yapmışım gibi, ya da ben zaten yanlış biriymişim gibi bakıyor. Beğenmeyen, aşağılayan, benden sıkılan ve bazen benden utanan biri gibi. Yüzündeki o ifadeleri yorumlamak için uzman olmak gerekmiyor. Küçüğüm büyüdü, ergen oldu, tanımadığım biri oldu.
Küçükken, henüz bana ihtiyacın olduğu zamanlar birlikte oyun oynardık, birlikte yaptıklarımız ikimiz için de keyifliydi, mutluyduk birlikte, gözleri anlatıyordu mutluluğunu. Şimdi o gözlerde başka duygular var. Şimdi biraz sohbet edebilmek için gösterdiğim çabaların sonucu hayal kırıklığı. Çünkü o gözlerde “ Nerden çıktın şimdi?” bakışı var.
Uzmanlar “ergenlik dönemi” diyorlar, büyümesi, sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için benden uzaklaşması, bağımsızlaşması gerekiyormuş. Birey olmasının yoluymuş bu. Büyümesi için böyle olması gerektiği her ne kadar mantıklı gelse de yaşadıklarımı engellemiyor ki. Onun gözlerindeki nefreti, mutsuzluğu, sıkıntıyı görmek, benden uzaklaşmak için gösterdiği tüm çabaların asıl nedenlerini bilmek beni sakinleştiremiyor ki. O an, tam da yaşarken “O ergen ve geçecek” düşüncesi aklıma gelmiyor ki.
Aklım ve kalbim farklı şeyler söylüyor. Aklım “ O ergen, henüz tam büyümedi ve senin desteğine ihtiyacı var” diyor. Kalbim “ Beni yanında istemiyor ki” diyor ve kırılıyor.
Aklım” Anlayışlı olmalısın” diyor. Kalbim” Sınırları o kadar zorluyor ki, çaresiz hissediyorum kendimi” diyor.
Aklım” Ona güvenmelisin ve büyümesine izin vermelisin” diyor. Kalbim başına bir şey geleceğinden korkuyor
Aklım” Sen onun için önemlisin ama bu dönemde görünmez olmalısın ve sevgini göstermeye devam etmelisin” diyor. Kalbim “ Benim de sevilmeye ve sevildiğimi bilmeye ihtiyacım var” diyor.
Aklım “ O tabiî ki mutsuz görünecek, sıkılacak, duyguları çabucak değişecek ve sonunda baş etmeyi öğrenecek” diyor. Kalbim onu böyle gördükçe bir şey yapamamaktan üzgün.
Aklım” Bütün bunlar geçecek önemli olan bu dönemi doğru yönetmek” diyor. Kalbim bir yandan umutlanıyor bir yandan da korkuyor “ ya toparlayamazsak” diyor.
Aklım ve kalbim böylesine çatışırken yoruluyorum, biraz dinlenmek için gözlerimi kapadığımda 6-7 yıl sonrasını hayal ediyorum. Yetişkin olan çocuğumun bana “ İyi ki sen benim annem olmuşsun” dediğini duyuyorum ve “İyi ki çoğu zaman aklımı dinliyorum” diyorum.