Bu sabah birden farkına vardım ki; bugünkü aklım olsa çocuklarımı büyütürken çok şeyi farklı yapardım. Öncelikle beslenmelerinin daha sağlıklı olması için şeker ve beyaz unlu gıdaları mümkün olduğunca geç ve az yedirirdim. Sebzeleri daha az pişmiş, meyveleri hormonsuz, tüm gıdaları sadece mevsiminde iken tüketirdim. Hayvansal ürünleri mümkün ise minimumda verirken, sütü mümkün oldukça hayatımıza sokmamaya çalışırdım. Hele hele yaptığım en büyük yalnışlardan biri olan markete çocuğumla gidip, alışveriş arabasında ona aldığım tüm o abur cuburları asla ve asla vermezdim. Çok geç yaşta ilk defa yiyeceği çikolataya gelince, muhakkak en saf ve en yüksek oranda bitter olanı seçerdim. Sebze suyunu her gün içirir, antibiyotiği hiç içirmezdim. Hastalandığında işimiz kolaylaştırması için ilaçlara gerekmedikçe başvurmazdım. 4 aylık bebeğimi sözde beyni gelişeçek diye Einstein’ın “beyin geliştirici” dvd’leri ile baş başa bırakmazdım. Yemek yiyebilmesi için eline cep telefonumu ya da almaması gereken tüm araç gereçleri vermezdim. Yemeğini yemek istemediğinde hastalanacak ya da sanki o gün daha az büyüyecek zennedip bir şekilde o yemeği ağzına sokabilmek için sekiz takla, üç parande atmaz, dans edip karşısında onu eğlendirmezdim. Yatağında uyumamasının sebebinin ilgiye alıştığından ve yalnız kalmak istemediğinden olduğunu anlardım. Sanki daha mutlu olacağını düşündüğüm için, hem onu hem de kendimi tatmin eden oyuncakları bu kadar çok almazdım. Belki de yapmazdım diyebileceğim o kadar çok şey bulabilir ki daha ama herkes okumaktan bile sıkılabilir.
Tek değiştirmek istemeyeceğim tutumum ise verdiğim SEVGİM ve İLGİM olurdu. Hatta mümkün ise daha fazla bile verebilirdim. Ona kendini ve insanları sevmeyi öğretebilmek için, güvenmeyi, özgüveni, paylaşmayı, takdir etmeyi, destek olmayı, yaşamayı, mutlu olmayı, hayattan keyif almayı öğretebilmek, kimi zamanda onun bana bilmediklerimi öğretmesi için daha fazla zaman ayırırdım. İşte bu düşünceler ile dalıp gitmişken içeri gürültü ile giren oğullarıma sıkıca sarıldım. Hayatıma girdikleri için onlara ve Tanrı’ma teşekkür ettim.
Sevgi ile kalın, sevgiyi paylaşın...
Rahmi M.Koç Müzesi Çocuk Atölyeleri
12 Ekim - 26 Ekim arasında, 4-14 yaş arası çocuklarla her hafta farklı atölyeler yapılıyor. Tasarım, mutfak, boyama, sinema, matematik, enerji, denizcilik, astronomi, heykel, kukla, drama vb. Atölyeye katılan çocuklara yaş gruplarına göre yeni arkadaşlar edinerek iletişim ve sosyal becerilerini geliştirebilme olanağının yanı sıra yaparak- yaşayarak öğrenebilme imkânı bulacaklar. (BİLETİX)
Eder Usta’nın Düşler Atölyesi
Eder Usta yıllardır atölyesinde düşler yapmaktadır. Bir gün düş perisi Pamkıl ona yardım etmek için atölyeye gelir. Birlikte daha güzel düşler yapabileceklerini söyler. 6 Ekim saat 13.00 - 27 Ekim 13.00 (BİLETİX)
Sakıp Sabancı Müzesi’nde Anish Kapoor Çocuklarla…
Anish Kapoor İstanbul’da sergisi, çocukları yaşayan en önemli çağdaş sanatçılardan Anish Kapoor’la tanıştırırken onun sanat felsefesini de anlamalarını sağlayalım...
Türvak Müzesi
“Kukla Sinema”, çocukların kukla yapımı ve oynatımı hakkında bilgiler edinecekleri, hayal güçlerini açığa çıkartan, özgür ve yaratıcı bir atölye programı. Çocuklar, farklı materyal ve tekstil malzemeleri kullanarak yapacakları el kuklalarına ve kaşık kuklalara hayat vererek onları birer film karakterine dönüştürecekler. Tüm ekim ayı boyunca... (0212) 245 80 91-92-93.
MSA’da mutfak etkinlikleri
Mutfakların minik meraklıları MSA’da hünerlerini sergiliyor. Bu mutfakta evinizin küçük gurmesi ile gönlünüzce eğlenecek, ona unutulmaz bir anı hediye etmiş olacaksınız. (0212) 290 35 50