Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi: Arabuluculuk

Arabuluculuk; hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan, müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren ve uzmanlık eğitimi almış tarafsız bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabulucu kurumunun en etkin yönü varılacak çözümün mahkeme kararı niteliğine sahip olabilmesidir

Yakup BAROKAS Ekonomi 0 yorum
9 Ekim 2013 Çarşamba

Ülkemizde yargılama süreçlerinin ne kadar uzun sürdüğü, çoğu davaların beş ile on yılda sonuçlandığı, uyuşmazlıkların yoğunluğundan kaynaklanan bu durumun adalet duygusunu zedelediği bilinen bir gerçektir.

Mahkeme yargılamasında, tarafların haklı olup olmadıklarına geçmişteki olaylar ve buna uygun hukuk kuralları tartışılarak karar verilir.  Mahkemelerin verdiği karar çoğunlukla haklı görülen tarafı bile tam manasıyla tatmin etmez.  Uzun ve stresli yargılama süreci, tarafların gelecekte tekrar ilişki kurmalarını da büyük olasılıkla imkânsız hale getirmektedir.

Kanun koyucu her ihtilafın yargıya taşınmaması ve süreçlerin kısaltılması yönünde pek çok önlem almakta, yasalarda değişikliklere gitmektedir. Örneğin ölümlerde veraset ilamı sulh hukuk mahkemelerinden alınmakta iken bu konuda noterler yetkili kılınmıştır. Ancak en önemli çözüm kanımca 22 Haziran 2012 tarih ve 6325 sayılı ‘Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’dur. Söz konusu kanun kabulünden bir yıl sonra 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. Nitekim yasanın uygulanmasına ilişkin yönetmelik 26 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Arabuluculuk; hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Arabuluculuğun en önemli avantajı bir yandan mahkemelerde çok uzun bir zaman alacak olan yargı sürecini kısaltması, uyuşmazlıkların daha az masraflı bir şekilde çözümlemesine olanak tanınması, diğer yandan da taraflara, geçmişteki sorunlardan sıyrılarak geleceği, bir daha aynı sorunların yaşanmasını önleyecek şekilde planlama imkânı vermesidir.

ARABULUCUYA BAŞVURU

Aralarında örneğin ticari, iş hukukundan veya aile hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunan tarafların arabulucuya başvurmaları ihtiyari olup bir zorunluluk değildir. Nitekim taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbest olup, öncelikle uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırma konusunda anlaşırlar. Taraflar, hiçbir şekilde zorla bu sürecin içine dâhil edilemeyecekleri gibi her aşamada uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten de vazgeçebilirler.

Ancak bazı durumlarda tarafların imzaladıkları uzlaşma tutanakları onları bağlayabilir (Avukatlık Kanunu m. 35/A Kolaylaştırıcı).

Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda; arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatıp, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülmesinin sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan faydalarının olabileceğini hatırlatarak onları teşvik edebilir. Çünkü arabulucuya başvurmak mahkemelerin iş gücünü azaltabileceği gibi tarafların mahkeme süreci içinde yıpranmadan bir an önce çözüme ulaşmalarına olanak sağlayabilecektir.

Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir. Tarafların bir veya birden fazla arabulucu seçmeleri mümkündür.

ARABULUCULUK ÜCRETİ

Taraflar zorunlu olmamakla birlikte kendilerini arabulucu karşısında bir vekil ile savunabilirler. Ancak bu bir zorunluluk olmadığından tarafların mahkemelerde olduğu gibi vekâlet ücreti, bilirkişi vs. gibi mahkeme masrafları ödemekle yükümlü olmayacaklardır. 

Ancak avukat sıfatına haiz ve arabuluculuk sertifikası bulunan kişilerin görevleri karşılığında bir ücrete hak kazanacakları doğaldır. Yine de uyuşmazlıkları arabulucu yolu ile çözümlemek her halükarda taraflar için daha ekonomik bir yöntem olacaktır. Arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenir ve ücret ile masraf, taraflarca eşit olarak karşılanır. Ancak ücret tarifesinden daha düşük olmamak üzere bir ücret belirlenebilecekleri gibi bu ücretin taraflardan sadece biri tarafından karşılanması veya haksız çıkan tarafça ödenmesi de hüküm altına alınabilir.

3 Mayıs 2013 tarihinde Adalet bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de 2013 yılı ‘Arabulucular Asgari Ücret Tarifesi’ yayımlandı. Buna göre örneğin iki sermaye şirketi arasındaki uyuşmazlıklarda taraflarca ayrı ayrı arabulucuya ödenecek ilk üç saat için asgari ücret saat başı 190 TL, takip eden saatler için 140 TL; aynı şekilde aile hukukunda 80 ve 60 TL’dir. Bu durumda iki şirket aralarındaki ticari bir uyuşmazlığı arabulucu önünde 10 saat içinde çözümlendiği varsayılırsa ödenecek miktar 1.500 TL civarında olacaktır.

Konusu para ile değerlendirilen uyuşmazlıklarda ise miktara göre kademeli olarak değişen oranlar uygulanmaktadır. Örneğin anlaşılan miktarın 25.000 TL olması durumunda bu miktarın yüzde 6’sı, 2.750.000 TL olması durumunda ise yüzde 0,1’e kadar kademeli olarak hesaplanan tutar üzerinden bir ücret söz konusu olacaktır. 

 

ARABULUCU KARARININ İLAM HÜKMÜNDE SAYILMASI

Taraflar, arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

Diğer bir deyişle arabulucu önünde varılan anlaşmanın mahkemeye kayıt ettirilmesi ile söz konusu karar mahkeme kararı hükmünü taşıyabilecektir. Arabulucu müessesinin en etkili yönü verilecek kararın mahkeme kararı niteliğine sahip olması ve bu yönden taraflara yargı yoluna başvurmak yerine alternatif ve daha az sancılı bir seçenek sunmasıdır.

 

ARABULUCULUK KOŞULLARI VE GÖREVİNİ YERİNE GETİRMESİ

Arabulucu olabilmek için hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra beş yıllık meslekî kıdem kazanmış olmak, arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Adalet Bakanlığı’nın yazılı ve sözlü sınavlarında başarılı olmak gerekir. Taslağın ilk halinde hukuk mezunlarının dışında da üniversite mezunlarına arabulucu olma yetkisi tanınmak istemiş ve baroların haklı karşı koymaları sonucu böylesi önemli bir yanılgıdan dönülmüştür.

Arabuluculuğun başarısı tarafların anlaşmaya yönelik niyetleri kadar arabulucunun yeteneğine ve aldığı eğitime bağlıdır. Arabulucunun hukuk bilgisinin yanı sıra psikoloji ve diğer teorik ve pratik bilgi ve becerilere sahip olması da gerekmektedir.

Bu nedenle arabulucunun alacağı eğitimin önemli bir bölümü dava dosyaları üzerinde müzakere ve çözüm yöntemleri dışında hukuk ve psikoloji, alternatif üretebilme, etkin dinleme, tarafsız kalma, toplantı yönetimi, beden dili, öfke kontrolü gibi iletişim stratejileri gibi konulara da odaklanmaktadır. Şüphesiz arabulucu olabilecek kişinin deneyimi ve kişiliği de büyük önem taşıyacaktır.

Arabuluculuk müzakereleri aksi kararlaştırılmadıkça gizlidir. Arabuluculuk sırasında görüşülenler, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü ne taraflarca ne de arabulucu tarafından açıklanabilir.  

İlginç olan arabuluculuk kanun ve yönetmeliği 2013 yılının ortasında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen henüz daha sınavlarında başarılı olmuş yeterli sayıda arabulucu bulunmadığından bu uygulamanın bir süre daha kâğıtta kalmaya mahkûm olduğudur. Ancak arabuluculuk kurumunun gerekli insan gücü ve alt yapı sağlandığında yargılama sistemine önemli katkıda bulunacağına inanıyoruz. Bu yönde bir bilinçlenmenin de sağlanması ve ihtilaf sahiplerinin bu yöntemin yararları konusunda bilgilendirilmeleri gerekmektedir.

 

1 Yorum