Tarihte haftanın olayı: Balfour Deklarasyonu 2 Kasım 1917

2 Kasım 1917 tarihinde Büyük Britanya Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Büyük Britanya ve İrlanda Siyonist Federasyonu’na iletilmek üzere Britanya Yahudi Toplumu başkanı Baron Rothschild’e bir mektup gönderdi. Bu mektup tarihte Balfour Deklarasyonu olarak biliniyor ve orijinali bugün Londra’da bulunan Birleşik Krallık kütüphanesinde bulunuyor

Metin DELEVİ-Sento ALMALEH Kavram
31 Ekim 2013 Perşembe

Yazılan mektup kısa ve özdü, fakat tarihteki etkileri derin oldu. Mektupta “Britanya hükümetinin Filistin’i Yahudi halkı için ulusal bir yurt kabul ettiği ve bu amaç doğrultusunda çalışacağını, bunun yanı sıra Filistin’deki Yahudi olmayan halkların veya Filistin dışında yaşayan Yahudi topluluklarının  kazanılmış dini ve medeni haklarını kaybetmemeleri için çalışılacağı” belirtiliyordu. Mektup uzun bir yazım aşamasından sonra kaleme alınmıştı. Çünkü İngiliz kabinesinde bu deklarasyonun yayınlanmaması gerektiğini düşünenler olduğu gibi, deklarasyonu zayıf bulan bir Yahudi kesim de bulunmaktaydı. Bu kesime göre “Yahudi halkı için ulusal bir yurt” yerine “Yahudi ulusal yurdu” yazılması gerekiyordu.

Deklarasyonla ilgili dikkat edilmesi gereken nokta, deklarasyonun tarihidir. Mektup 1. Dünya Savaşı’nın en önemli zamanlarında yayınlandı. İngiliz hükümeti için amaç bir taş ile birçok kuş vurmaktı. Her ne kadar dünya Yahudilerinin desteğini kazanmak için yapılmış olsa da, bu deklarasyon ile ABD Başkanı’nın en yakın iki danışmanı olan ve Yahudi oldukları bilinen Louis Brandeis ve Felix Frankfurter’in de etki altına alınması ve ABD’nin savaşa girmesi planlandı. Bunun yanı sıra yeni gerçekleşmiş Sovyet devriminin ikinci adamı olan ve yine Yahudi olan Leon Troçki’nin de bundan etkilenerek Sovyetleri savaşta tutacağı ümit edildi. ABD’nin savaşa girmesi başarılsa da, Sovyetler savaşta tutulamadı.

1. Dünya Savaşı sırasında Arap toplulukların, Osmanlılara karşı isyan etmelerini sağlayan ve Arap toplulukları üzerinde hak iddia eden Mekke Şerifi Hüseyin, Deklarasyona Filistin’deki yaşayan Müslüman toplumun aksine tepki göstermedi. Hatta “sürgündeki Yahudilerin ata yurtlarına dönüşlerinin onlarla beraber tarlalarda fabrikalarda ve ticari hayatta beraber olacak buradaki akrabaları (Araplar) için uygulamalı bir okul olacağı”nı belirtti. Almanlar ve Osmanlılar meydanı boş bırakmamak adına hemen girişimlerde bulundular. Almanlar, Alman-Yahudi derneğini kurarken Osmanlı imparatorluğunda Talat Paşa Ocak 1918’de bir bildiri yayınlayarak Filistin’deki Yahudilerin mazur görülen bütün isteklerinin karşılanacağını belirtti.

Balfour Deklarasyonu, dünya Siyonistleri için çok önemli bir basamak olsa da, İngilizlerin bildirgede belirtilen konularda ne kadar samimi oldukları hep tartışıldı. Unutulmamalı ki Ortadoğu konusunda, Yahudiler için Balfour Deklarasyonu’nu yayınlayan İngilizler, Ortadoğu’da bir Arap devleti kurmak ve başına da kral olarak geçirilmek üzere Mekke Şerifi Hüseyin ile de anlaştılar. Fransa ile ise Ortadoğu’nun sömürgeler olarak paylaşılması için Sykes-Picot Anlaşması’nı imzaladılar. Bütün bu anlaşmalar 1. Dünya Savaşı sonundaki 1918 Paris Konferansı’nda ortaya çıktığında ise taraflar arasında büyük bir tartışma çıktı. İşte 1918 Paris Konferansı’ndaki o tartışma, bugün bizim Ortadoğu sorunu dediğimiz sorunun temelini oluşturuyor.