Türk tarihinin ve üzerinde yaşadığımız coğrafyanın ilk demokratikleşme hareketi sayılabilecek Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Parkı´nda halka duyuruldu.
Ülkemizde pek çok kişi Türkiye’deki modernleşme hareketinin 1923 tarihinde Atatürk ve Cumhuriyet ile birlikte başladığını zannediyor. Hâlbuki modernleşme ve demokratikleşme çabaları çok daha eskilere, 1839’daki Tanzimat Fermanı’na kadar dayanıyor. Tanzimat Fermanı ve devamındaki Islahat Fermanı aslen imparatorluk dahilindeki gayrimüslimlerin durumlarının iyileştirilmesi amacıyla yapılmış olsa da, Osmanlı’da yaşayan herkes bu haklardan olumlu anlamda yararlandı.
Okunduğu yerden dolayı Gülhane Hatt-ı Şerif-i olarak da anılan Tanzimat Fermanı başlıca altı konudan oluşuyordu;
• Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması,
• Yargılamada açıklık olması ve hiç kimsenin yargılanmadan idam edilememesi;
• Vergide adaletin sağlanması,
• Erkeklere dört yıl mecburi askerlik uygulanması,
• Rüşvetin ortadan kaldırılması,
• Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak bırakabilmesi.
İmparatorluktaki herkesin can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması, Osmanlı İmparatorluğu için yeni bir kavram olmasa da, yeni olan oradaki vatandaşlık kavramı oldu. Osmanlı İmparatorluğu ilk defa kulluk yerine vatandaşlık ve eşit yurttaşlıkla tanışmış oldu. Dört yıllık mecburi askerliğe ve vergi sisteminde adaletin sağlanmasına da aynı çerçevede bakılabilir. Bu maddelerle gayrimüslimlerin de Müslümanlarla birlikte askerlik ve vergi örneklerinde olduğu gibi devlete karşı aynı ölçüde görev ve sorumluluklarının olması amaçlandı. Yargılamada açıklık olması ve hiç kimsenin yargılanmadan idam edilememesi maddesi hukuk devleti ilkesinin kuvvetlenmesini amaçlarken, herkesin mal ve mülküne sahip olması ve bunu miras olarak bırakabilmesi maddesi ise Osmanlı imparatorluğunda özel mülkün güvence altında olduğuna vurgu yapmaktaydı. Bu madde ile imparatorlukta daha önce uygulanan müsadere sistemi ortadan kalkmış oldu. Müsadere, devlet görevlilerin, görevleri sırasında elde ettikleri malların kamuya ait sayılması dolayısıyla öldükten sonra varislerine bırakamaması sistemi idi.
Her ne kadar Tanzimat Fermanı Osmanlı içişlerini ilgilendiren bir konu gibi gözükse de tarihimizdeki bütün demokratikleşme paketleri bu paket de dış baskılar sonucu gerçekleşti. Hatta ferman ile ilgili ilginç bir ayrıntı da fermanı Gülhane’de okuyan kişinin Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Koca Mustafa Reşit Paşa olması idi. Bu ferman üç temel amaca hizmet ediyordu.
• Avrupa ülkelerinin, imparatorluk içindeki gayrimüslimleri korumak için artan bir şekilde baskı yapması. Ve bu baskıdan bunalan yönetimin bu haklarla birlikte baskıdan da kurtulacaklarını ve bundan böyle içişlerine karışmayacaklarını ummaları
• Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa meselesinde Avrupa’nın desteğini alacaklarını ummaları
• Gayrimüslimleri vatandaşlık bağı devlete bağlayarak Fransız ihtilalinin etkisiyle yaygınlaşan milliyetçi akımlar yerine halkın Osmanlı İmparatorluğu’nu tercih etmesini sağlamak
Tanzimat Fermanı tam olarak uygulanamasa da toplumun özgürleşmesi ve demokratikleşmesi açısından çok önemli bir basamak oldu. Özellikle gayrimüslimlerin toplum içinde eşit haklara sahip olmalarını ve 1. sınıf vatandaş olmalarını sağladı. Fakat ne yazık ki bu amaçlanan üç maddeye de ulaşılamadı. Bundan dolayı bir kesim Tanzimat Fermanı ve sonrasındaki Tanzimat döneminin imparatorluğa büyük zarar verdiğini düşünse de, bu dönem toplumu meşrutiyete, sonrasında cumhuriyete ve reformlarına hazırlayan bir dönem oldu.