Lari Dilmen, şu anda ‘Musa Dede’ Balat’ta Ahrida Sinagogu’nun arka sokaklarından birinde, Çingene mahallesinde oturan, geçimini yazı yazmakla temin eden, ‘Derviş Baba Deliler, Abdallar, Meczuplar, Âşıklar Kahvehanesi’nin kurucu ortaklarından, ‘Tasavvuf’ yolunda düşe kalka yürümeye çalışan, insanlara faydalı olma amacında gayret eden, kendini her daim genişletme ve Allah’ı bulma yolunda ilerleyen bir ‘fakir’. Kendisiyle yaşantısını, dönüm noktalarını ve felsefesini konuştuk
Hürriyet Pazar’daki yazılarınızdan sizi tanıdığım kadarı ile çok renkli bir kişiliğiniz var. Kısaca kendinizi tanıtmanızı ve ilgi alanlarınızdan bahsetmenizi rica edeceğim.
1969 yılında İstanbul’da doğdum. Annem Gürcü, babam ise Sefarad Yahudisi’dir. Yahudi gelenekleri ile büyüdüm. Şişli Terakki İlkokulu ve Saint Michel Lisesi’nde eğitim gördükten sonra, basın-yayın okudum. Küçük yaşlardan beri mistik konulara eğilimim vardı. Daha sonraları, eğilimim dünyevi zevklere yöneldi. Genç yaşta, başımdan geçen acı bir olay, beni tekrar mistik konularda çeşitli arayışlara yöneltti.
Lari Dilmen, şu anda ‘Musa Dede’, Balat’ta Ahrida Sinagog’unun arka sokaklarından birinde, çingene mahallesinde oturan, geçimini yazı yazmakla temin eden, ‘Derviş Baba Deliler, Abdallar, Meczuplar, Âşıklar Kahvehanesi’nin kurucu ortaklarından, ‘Tasavvuf’ yolunda düşe kalka yürümeye çalışan, insanlara faydalı olma amacında gayret eden, kendini her daim genişletme ve Allah’ı bulma yolunda ilerleyen bir ‘fakir’. Fakir kelimesini Allah karşısındaki acizliğimi hatırlatması bakımından ve nefsime ‘ben’ demeyi mümkün mertebe men ettirebilmek için kullanıyorum.
Ayrıca bu aralar hobi olarak ‘parfüm’ sanatıyla uğraşıyorum. Evimde ufak, iptidai bir laboratuar kurdum. Kokuların hayatımdaki önemini yeni keşfettim. Daha önceleri sanatın diğer dallarıyla uğraşmışlığım var. Hatta alternatif müzik yönünde mütevazı bir kariyerim olmuştu. Uçan Halı, Maftirim ve Techno Roman Project’i sayabilirim. En son ‘Gaipten Sesler’ adıyla ‘Ekumenopolis’ belgeselinin müzik prodüksiyonunu gerçekleştirmiştik. Profesyonel müzik uğraşıma şimdilik son verdim, sadece hobi olarak devam ediyorum ve umarım son nefesime kadar müzik, yaşamımdaki renklerden biri olmaya devam edecek. Ara sıra, amatör olarak resim de yaparım. Özetle, güzel olan her şeyi seviyorum. Güzellik anlayışımı inceltmeye, geliştirmeye çalışıyorum. Allah güzeldir ve güzeli sever!
Çok genç yaşta başınızdan acı bir olay geçmiş ve bu olay sizde büyük yaralar açmış. Bu sıkıntılardan kurtulmak için de çeşitli arayışlara girdiğinizi söylüyorsunuz. Ve sonunda bir rastlantı sizi hayata döndürmüş. Bu arayışlarınızdan ve sizi hayata döndüren rastlantıdan bahseder misiniz?
Rastlantı kelimesi, insanın cahilliğini ifade etmesinin dışında, boş bir kelime. Olmuş, olan ve olacak hiçbir şey, Allah’ın rızası dışında gerçekleşemez. Anlasak da anlamasak da, her şey birbirine bağlıdır ve yüce planda her şeyin bir yeri vardır. Yaşadığım kaza, dünyevi boyutuyla çok acı, manevi boyutuyla ise, benim için bir lütuftu. Fakire haddini bildiren, Yaradan’ın gücünü iliklerime kadar hissettirdiği, bu günümü borçlu olduğum, yaşamımdaki en önemli kırılmalardan birincisi oldu. Ölümle yüzleşip hiçbir şey olmamış gibi devam edemezsiniz. Sevdiğinizi kaybettikten sonra, kaybedilmesi kaçınılmaz olan şeyleri sevmeye devam etmekle yetinemezsiniz. Arayışlarım bu yönde oldu. Daha çok gençtim ve neyi nerede arayacağımı dahi bilmiyordum. Arayıp bulduğumu sandığım şeyler gerçek değil idiyse de, arayışım gerçekmiş ve bu, fakire yol aldırdı. Kendi başıma gelebileceğim yere kadar geldikten, pişebileceğim kadar piştikten sonra, Allah, karşıma ustam, mürşidim ‘Derviş Baba’yı çıkardı. Böylece, kırk yaşımda gerçek doğumum gerçekleşti. Anladım ki o güne kadarki yaşamım manevi doğumumun bir hazırlığı imiş.
Hürriyet Pazar’da yazmaya başlamanız nasıl oldu? Asıl isminiz yerine Musa Dede imzası ile yazmanızın nedeni nedir? Yazılarınızda genellikle hangi konuları seçiyorsunuz?
Hürriyet bir internet projesi için, ‘maneviyat editör’ü arıyordu. Geniş perspektif ve vizyon sahibi, samimi, renkli, tüm inançlara saygılı ve tabii, Müslüman bir ülkede olduğumuz gerçeğinden hareketle, hakim inanç sistemiyle ilgili, yeteri düzeyde bilgili birine ihtiyaç vardı. Salt entelektüel bilgi birikimi sahibi biri değil, maneviyatı yasayan biri olsun istiyorlardı. Hürriyet’in yöneticilerinden eski bir dostum, bu işi çok iyi becerebileceğimi düşünüyordu. Basın yayın okumuş olduğumu ve hobi olarak zaman zaman şiir, yazı yazdığımı da biliyordu. Denememi istedi. Planladıkları internet projesi olgunlaşana kadar da, Hürriyet Pazar’da deneme mahiyetinde yazmaya başlamamı teklif ettiler. Böyle bir konuma pek hevesli değildim ama hayırlı olacağına inandığım için kabul ettim. Neredeyse bir yıl olacak ve sanırım deneme sürecini geçtim. Güzel bir okur kitlesi oluştu. Yazılarım, Hürriyet’in magazin odaklı yayın anlayışına farklı bir açılım kattı. Okurlarımdan çokça mesaj alıyorum ve arayışta olan birçok insana dokunduğumu görüyorum. Dilerim ki, bu hizmete soyunmama vesile olan herkesten Allah razı olsun ve fakiri şaşırtmasın, menzilimi açık tutsun, yazılarım da hayırlara vesile olsun. Dünyanın, barışa, insanlığa, birliğe ihtiyacı var. Yazılarımı ‘Musa Dede’ olarak imzalamamın nedeni ise yaşadığım bir olay sonrasında ustamın fakire bu ismi vermesi, tasavvufta kişinin manevi doğumundan sonra bir isim veya lakap alması geleneği vardır. Bu o kişinin gösterdiği hallere, meşrebine veya başından gecen önemli olaylara göre ustası tarafından verilir, Böylece içimdeki Musa’yı keşfetmeye çalışıyorum. Onun gibi Allah’a yakın olabilmek mümkün olur umarım.
Köşemin ismi ‘Gölgenin Hakikati’. Adından anlaşılacağı gibi maneviyat, inanç ve kişisel gelişim konularında yazıyorum. Bir nebze olsun hakikat perdelerini aralamaya yönelten yazılar yazmaya çalışıyorum. Kimi zaman felsefi, ilmi açılımlara yer versem de, daha çok deneyime dayalı olmasına gayret ediyorum.
Biraz da Derviş Baba Kahvehanesi’nden bahseder misiniz? Bu fikir nasıl oluştu? Mekân olarak Balat’ı seçmenizin özel bir nedeni var mı? Kuruluşunuzun amacı nedir?
O sene tatildeyken Roş Aşana akşamı bir dilek tutmuştum. İnsanlara faydalı bir lokal açmak için niyet etmiştim. İstanbul’a döndükten sonra bir gece, manevi bir sohbet meclisinde Ali Denizci ile buluştum. Sosyal duyarlılığı yüksek olan bu kardeşim, o gece, Balat semtinin fakir fukara ile dolu olduğundan, semtin kahvehanelerin en bol olduğu yer olmasına rağmen, delilerin, gariplerin çay içecek bir yerleri dahi olmamasından bahsediyordu. Balat’ın eski Yahudi merkezlerinden biri olduğunu biliyordum. Ayrıca Hıristiyan âleminin de uğrak bir yeridir. Birden gözümün önünde renkli bir tablo canlandı. Üç ortak bu işe soyunduk. Paramız anca yettiği için, Ahrida Sinagogu’nun karşısındaki ufak dükkânı tutabildik. Çevremizin yardımı ile mekânı bir hafta içinde inşa ettik. Gelen hediyeler ve seyahatlerimizden topladıklarımız ile de mekânı dekore ettik. Bir süre sonra, işlerim dolayısıyla mekânın işletmesinden ayrılmak zorunda kaldım. Mekân, Ali’ye emanet oldu. Şimdilerde evimi de Balat’a taşıdığımdan daha sık uğramak mümkün oluyor.
Anlattığınıza bakılırsa Derviş Baba Kahvehanesi ilginç bir mekân olmalı. Biraz da mekânın genel havasından bahseder misiniz?
Eşsiz bir mekândır. Derviş Baba Kahvehanesi’ni, Nuh’un Gemisi gibi, her türlü canlıyı ağırlayan bir yer gibi düşünün. Holding patronu ile kalpazanın, komünisti ile imamın, deliyle velinin, çeşitli inançlardan kişinin, bir arada sohbet ettiği bir mekân. Öncelikli konuklarımız ise mahallenin delileri ve garibanlarıdır. Türlü objelerle dolu mekânımızın çayları, kahveleri ve sohbeti meşhurdur. Közde Şazılı usulü kahvemiz başta olmak üzere, çeşitli aromalı kahvelerimiz, elli çeşit şifalı bitki çaylarımız ve bir de içine her bulduğumuzu kattığımız ‘tekke çorbamız’ vardır. Bugüne kadar ne gibi yardımlar gerçekleştirdiniz? Ayrıca, kahvehanede gerçekleştirdiğiniz diğer faaliyetlerden de bahseder misiniz?
İsimsiz yardımseverler sayesinde yoksul ailelerin çocuklarına burs veriliyor, okul ihtiyaçları karşılanıyor. Evsiz yurtsuzlara ev tutuluyor, iş bulana kadar evlerinin kirası ödeniyor. Hastalar ameliyat ettiriliyor. Sayısız kişiye yiyecek, giyecek yardımı yapılıyor. Ayrıca, bir takım faaliyetlerle maddi olanaklar sağlanmaya çalışılıyor. Derviş Baba’nın üç odalı dersliğinde, müzik, tiyatro, okuma yazma, lisan dersleri veren gönüllü öğretmenlerimiz var. Kahvehanede zaman zaman, tasavvuftan dünya müziğine kadar konserler veriliyor. Ayrıca, mesnevi sohbetleri gibi çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Kütüphanemiz bile var. Balat, turistlerin akın ettiği bir semt olduğu için, mekânımız güzel havalarda turist kafilelerinin uğrak yeri. Mahallenin teyzeleri, kiralık yer arayan gençler, sokak çocukları, kadrolu delilerimiz, müşteriler ile her gün ayrı âlem. Ancak mekânımızın eksikleri çok. Daha çok desteğe ihtiyacımız var. Sizden Kahvehane’nin adresini rica edeceğim. Orayı ziyaret etmek isteyen veya destek sağlamak isteyen okuyucularımız olabilir.
Çok memnun olurum. Gelir kendiniz yaşarsanız, hikâyenin bir parçası olursunuz… Derviş Baba, Deliler, Abdallar, Meczuplar, Âşıklar Kahvehanesi Kürkçü Çeşmesi sokak, No.10A Balat/Fatih
Facebook: Dervis Baba (açık grup)