Pew Araştırma Merkezi’nin sonuçlarını geçtiğimiz ay açıkladığı ‘Amerikan Yahudilerinin Portresi’ anketi Yahudi dünyasında büyük ses getirdi. Anket sonucuna göre Amerikan Yahudileri için Yahudilik bir din olmaktan çıkıyor, kültürel ve tarihi bir kimlik haline geliyor
Alp Levi
Pew Arştırma Merkezi’nin yaptığı bir ankete göre Amerikan Yahudilerinin büyük çoğunluğu Yahudi oldukları için gurur duyduklarını söylüyor ve kendilerini Yahudi toplumuna bağlı hissediyorlar. Bu anket aynı zamanda Amerika’daki Yahudi kimliğindeki değişimi de ortaya koyuyor; artık her beş Amerikan Yahudisi’den biri (%22) kendini herhangi bir dine mensup olmayan biri olarak tanıtıyor.
Dini inanışları sorulduklarında Yahudi oldukları cevabını veren Amerikalı yetişkinlerin sayısı, 1950’lerden beri yarı yarıya düşmüş durumda; şu anda da bu oran yüzde 2’nin biraz altında. Bu arada ataları veya yetişme tarzları Yahudi olan, ama kendilerini ateist, agnostik veya dinsiz olarak tanımlayanların sayısı yükselişte; şu anda da Amerikalı yetişkin nüfusunun yüzde 0,5’ini oluşturuyor.
Anketin sonuçlarının nesillere göre incelenmesi yapıldığında, Yahudi kimliğinin değişen doğası açıkça görülebiliyor. Yaşlanan ‘büyük nesil’in yüzde 93’ü kendisini dinen Yahudi olarak tanımlarken (Raporda ‘Dini inanca sahip Yahudiler’ olarak tanımlandılar) sadece yüzde 7’si kendilerini dinsiz olarak tanımlıyor (‘Dinsiz Yahudiler’). Amerikalı yetişkinlerin en genç nesli olan Milenyumlular’ın içindeki Yahudilerin yüzde 68’i kendilerini dinen Yahudi olarak tanımlarken, yüzde 32’si, kendilerini dinsiz olarak tanımlamakta ve Yahudiliği atasal, etnik veya kültürel olarak benimsemekteler.
Yahudi tanımının bu değişimi, Amerika halkındaki daha geniş çaplı olarak bir değişim yansıtıyor. Sadece Yahudiler değil, Amerikalıların tümü herhangi bir dini eğilimden gittikçe uzaklaşıyorlar. Gerçekten de, dinsiz olduklarını söyleyen Amerikalı Yahudilerin sayısıyla (%22), halkın genelindeki ‘dinsiz’ sayısı (%20) benzeşiyor; Yahudi Milenyumluları (%32) ve 18-29 yaş arası Amerikalı yetişkinlerin de dinsizlik oranları benzerlik gösteriyor.
Sekülerizm Amerika’daki Yahudi hayatının bir geleneğidir; Amerikan Yahudilerinin çoğu da bu düşünceyi benimser: Yüzde 62’si Yahudi olmanın daha çok irsi ve kültürel bir olgu olduğunu ifade ederken, dini bir olgu olduğunu düşünenler sadece yüzde 15’te kalmakta. Dini inançları güçlü Yahudilerin bile yarısından çoğu (%55) Yahudiliğin irsi ve kültürel bir olgu olduğunu düşünürken, üçte ikisi Yahudi olmak için Tanrı’ya inanmanın gerekli olmadığını savunuyor.
Tablo: Karışık evliliklerin yıllara göre oranı:
Evlilik ve çocuk yetiştirme
Bununla karşılaştırıldığında, dinsiz Yahudiler (çoğunlukla seküler veya kültürel Yahudiler denen kesim) hem daha az dindarlar, hem de Yahudi kuruluşlarıyla çok daha az bağlantıdalar ve çocuklarını bir Yahudi gibi yetiştirmeleri de beklenmeyen bir durum. Dini açıdan Yahudi olanların ve çocuk büyütenlerin yüzde 90’ından fazlası, çocuklarını kısmen de olsa Yahudi olarak yetiştirdiklerini belirtiyorlar. Dinsiz Yahudilerin üçte ikisinden fazlasının, çocuklarını kısmen de olsa Yahudi olarak yetiştirmedikleri görülüyor—ne dini açıdan, ne de kültürel açıdan.
Karışık evlilikler de bununla bağlantılı. Bu evlilikler, dindar Yahudilere oranla seküler Yahudilerde çok daha yaygın görülüyor: Dini inancı Yahudi olmayan evli Yahudilerin yüzde 79’unun eşi Yahudi değil. Bu oran dindar Yahudilerde yüzde 36 civarında. Karışık evlilikler yapan Yahudiler, aynı dinsiz Yahudiler gibi, çocuklarını Yahudi inancına göre yetiştirmiyorlar. Yahudi bir eşi olan Yahudilerin neredeyse tümü (%96) çocuklarını Yahudi dinine göre yetiştirdiklerini belirtiyorlar. Bu oran, Yahudi olmayan biriyle evlenen Yahudilerde yüzde 20’lerde; yüzde 25’lik bir kesim ise bunu kısmen yaptıklarını söylüyor. Yaklaşık üçte birlik (%37) bir kısım ise, çocuklarını kesinlikle Yahudi olarak yetiştirmediklerini ifade ediyor.
Karışık evliliklerin son elli yıl içinde hızla arttığını görüyoruz. 2000 yılından beri evlenen Yahudiler arasında yaklaşık on kişiden altısının eşinin Yahudi olmadığı görülüyor. Bu oran 1980’lerde yüzde kırk civarındaydı. 1970 yılından önce evlenen Yahudiler arasında ise bu oran sadece yüzde 17’ydi.
Karışık evliliklerin mi Amerikan Yahudilerini daha az dindar yaptığı, yoksa Amerikan Yahudilerinin mi daha az dindar oldukları için karışık evlilikler mi yaptıkları çok net değil. Ama sebep ne olursa olsun, yapılan anket seküler Yahudiler ve karışık evlilikler arasında güçlü bir bağ olduğunu gösteriyor. Evli ve dinsiz Yahudilerin, Yahudi olmayan biriyle evli olmaları, dindar Yahudilerden çok daha olası. Ayrıca eşi Yahudi olmayan Yahudilerin, çocuklarını dindar Yahudiler olarak yetiştirme oranları, Yahudilerle evlenen Yahudilere kıyasla çok daha azken, kısmi Yahudi, dinsiz Yahudi veya Yahudilik dışı olarak yetiştirme oranları çok daha fazla. Ayrıca karışık evliliklerden doğan Yahudilerin de, Yahudilerle değil de diğer dinlere mensup kişilerle evlenmeleri daha yüksek ihtimal.
Bu anket ayrıca Reform Yahudiliğinin Amerika’daki en büyük Yahudi hareketi olduğunu ortaya koyuyor. Amerikan Yahudilerinin üçte biri (%35) kendilerini Reform hareketiyle bağdaştırırlarken, yüzde 18’i Muhafazakâr, yüzde 10’u Ortodoks, yüzde 6’sı da Rekonstruksiyonist veya Yahudi Yenilenme Hareketi gibi daha küçük grupların içindeler. Amerikan Yahudilerinin yaklaşık yüzde otuzu (dindar Yahudilerin yüzde 19’u ve dinsiz Yahudilerin üçte ikisi) kendilerini herhangi bir Yahudi hareketiyle bağdaştırmıyorlar.
Ortodoks Yahudiler, en büyük üç yönelimin en az nüfuslu kesimini oluşturuyor olsalar da, ortalamaya göre çok daha gençler ve ortalama Yahudi toplumuna göre çok daha büyük aileler oluşturuyorlar. Bu, Yahudi nüfusundaki paylarının artacağını gösteriyor. Geçmişte, Amerikan Ortodoks toplumunun yüksek doğurganlık oranı, düşük unutulma oranıyla biraz olsun dengeleniyordu. Ankete katılan, Ortodoks Yahudi olarak yetiştirilen katılımcıların yaklaşık yarısı, artık Ortodoks olmadıklarını belirtiyorlar. Ama Ortodoksluktaki bu düşüş azalıyor gibi görünüyor ve yaşlı insanlara göre 18-29 yaşları arasındaki kesimde çok daha düşük (%17).
Üç yönelimde en fazla değişim, daha az geleneksel Yahudiliğe geçişlerde yaşanıyor. Ankette Ortodoks olarak yetiştirilenlerin yaklaşık çeyreğinin Muhafazakâr veya Reform Yahudiliğe geçtiği görülürken, Muhafazakârların yüzde 30 oranında Reform Yahudiliğe geçtiği, Reform Yahudilerinin yüzde 28’inin de dini Yahudilikten tamamen çıktıkları görülüyor. Tam ters yöne değişim çok daha az rastlanıyor. Reformist Yahudi olarak yetiştirilenlerin sadece yüzde 7’si Muhafazakâr veya Ortodoks olurken, Muhafazakârların sadece yüzde 4’ü Ortodoksluğa geçiş yapıyor.
Ankette, Yahudilerin yüzde 70’inin geçtiğimiz sene içinde Pesah yemeğine (Seder) katıldığı görülürken, Yom Kipur orucunu tamamen veya kısmen tutanların oranı yüzde 53 olarak ölçüldü. Bu sonuçlar, 2000-01 Ulusal Yahudi Nüfusu Anketi adı altında yapılan bir telefon anketine göre, çok az bir gerileme göstermiş durumda. O ankette Seder’e katılanların oranı yüzde 78 iken, Yom Kipur’da oruç tutanların oranı yüzde 60 olarak hesaplanmıştı. Bu düşüşler, dinsiz Yahudilerin artışıyla açıklanabilir, Pesah ve Yom Kipur’a bakma oranları dini inanışı güçlü Yahudiler arasında pek değişmedi.
Amerika’daki Yahudi kimliğindeki değişimlere rağmen, Amerikan Yahudilerinin yüzde 94’ü (dini Yahudilerin yüzde 97’si, dinsiz Yahudilerin yüzde 83’ü) Yahudi oldukları için gurur duyduklarını belirtiyor. Amerikan Yahudilerinin dörtte üçü (dini Yahudilerin yüzde 85’i, dinsiz Yahudilerin yüzde 42’si) “Yahudi toplumuna güçlü bağlarla bağlı olduklarını hissettiklerini” söylüyorlar.
İsrail ve barış süreci
İsrail’e karşı hissedilen duygusal bağ, Amerikan Yahudileri arasında zayıflamasa da, dini inanışa sahip Yahudiler (ve yaşlılar) arasında, dinsiz (ve genç) nüfusa oranla daha güçlü durumda. Toplamda, ankete katılan Yahudilerin yüzde yetmişi, İsrail’e çok bağlı (%30) veya bağlı (%39) olduklarını söylüyorlar. Bu oran 2000-01 anketinden beri değişmedi. Ayrıca katılımcıların yüzde 43’ünün İsrail’e gittiği, birden fazla ziyaret edenlerin oranının ise yüzde 23 olduğu görülüyor. Yahudilerin yüzde 40’ı, şu anda İsrail olan toprağın, Yahudilere Tanrı tarafından verildiğine inandıklarını söylüyorlar.
Amerikan Yahudilerinin çoğu ise, İsrail’in barış sürecindeki tutumunu eleştiriyorlar. İsrail hükümetinin Filistinlilerle barış yapmak için doğru bir tutum izlediğini savunanların oranı sadece yüzde 38. (Filistin liderlerinin İsrail’le barış yapmak için çabaladığını savunanların sayısı daha da az – yüzde 12.) Ve Batı Şeridi’nde yerleşim birimleri inşa etmenin İsrail güvenliğine olumlu etkisi olacağını savunanlar sadece yüzde 17. Yüzde 44’lük bir kesim, bu inşaatın İsrail’in güvenliğine zarar verdiği görüşünde.