“İnsana sonsuz, bağımlılığa sıfır tolerans”

Zafer Ercan’ı 2007 senesinde master yaparken uyuşturucuyla ilgili verdiği sayısız konferanslardan birinde tanıdım. Uzun saçları, koca koca yüzükleri ve yırtık kot pantolonu ile hepimizin kafasında yer etmiş polis imajından oldukça farklı bir profil çiziyordu. O gün kürsüde söylediği bir söz hâlâ kulaklarımdadır: “Uyuşturucuyu size, çocuğunuza tanımadığınız, siyah takım elbiseli, Ray-Ban gözlüklü adamlar vermez. Yanı başınızdaki kişidir sizi bu girdabın içine çeken.” O günden sonra konuya bakış açım ve hassasiyetim arttı. Bağımlılıkla ilgili bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında o kadar az ki, sözü şimdi Pamuk Ayna adlı yedinci kitabını çıkaran emniyet müdürü, bağımlılık danışmanı ve yazar Zafer Ercan’a bırakıyorum.

Rayka NAYIR GÜVEN Gençlik - Eğitim
15 Ocak 2014 Çarşamba

Sizi tanıyabilir miyiz?

1974 yılında Antalya’da doğdum. İlk-orta ve lise tahsilimi Antalya’da tamamladım. 1992 yılında kazandığım Polis Akademisi’nden 1996’da mezun olduktan sonra komiser yardımcısı rütbesiyle İstanbul’a tayin oldum. Bir yıl Motosikletli Trafik Timlerinde trafik bölge amirlikleri ve motosiklet eğitim amirliği yaptım daha sonra 1997 yılında İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü’ne tayin oldum. İlk beş yıl sokaklarda uyuşturucu satıcılarını yakaladım. Sokaklarda öğrenmeye başladığım uyuşturucu bağımlısı gerçeğinden hareketle kendimi akademik olarak da yetiştirmem gerektiğini gördüm. İstanbul Üniversitesi Adli Bilimler Üniversitesi’nde master yaptım. Daha sonra iki yıl Çapa Psikiyatri’de ‘Bağımlılık Danışmanlığı’ eğitimi aldım. Bu süreçte 1500’den fazla konferans verdim ve bu alanda yedi kitap yazdım. Ülkemin çocuklarına ve ailelere bu alanda hizmet vermeye devam ediyorum.

Uzun yıllar polis olarak çalıştıktan sonra farklı alana kaydın.

Farklı alana kaydım derken aslında mesleğimi icra ederken karşıma çıkan fırsat kapılarından içeri girdim. Şu an görünen ‘bağımlılık danışmanı/yazar’ kimliğimin alt yapısını kesinlikle narkotik polisliğime borçluyum. Ayrıca resmi olarak halen polisliğim devam ediyor ancak resmi olarak narkotikle ilgili hiçbir görevim yok.



Son kitabın Pamuk Ayna’da vermek istediğin mesaj nedir?

Pamuk Ayna ismi-tanımlaması; benim, bağımlıların ve onları sevenlerin, madde bağımlılığı sorununu yaşarken gözlemlediğim, bana öğrettikleri bir bakış açısıdır. Pamuk, sevgiyi ve tahammülü; ayna ise; doğru-gerçek bilgiyi, zamanında kullanarak sevdiğini kötülüklerden koruyabilmeyi anlatır. Ayrıca, yaşanılan acı tecrübelerden yola çıkılarak, aynı acıların başka insanlar tarafından tekrarlanamaması için rehberlik yapmanın gerekliliğini gösterir.

Bağımlılık nedir?

İnsanın, kullandığı uyuşturucuya karşılık aklını kiraya vermesine bağımlılık denir! Kiracıyı oradan çıkarmadan, sağlıklı düşünmek, hayatı doğru algılamak, sorumluluk sahibi, kendine-çevresine faydalı bir birey olmak mümkün değildir.

Kimlere bağımlı diyebiliriz?

Kişi hayatını, ‘maddeyi kullandıktan sonra’ cümlesiyle sürdürüyorsa, o kişi bağımlıdır! İnanın çok uzun başka bir tanımlamaya gerek yok.

Hangi maddeler bağımlılık yapar?

Sigara, alkol, esrar, eroin, kokain, şeker, karbonhidrat, internet, sosyal medya, televizyon, insan… Bu liste uzar gider. Çünkü bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Beyni etkileyen her şey insanı bağımlı hale getirebilir.

Esrar için kullanılan çok ünlü bir söz vardır: Ottur, günahı yoktur. Bunun gerçeklik payı nedir?

Bu söz, esrardan menfaat temin eden ve kendi kullanımını masumlaştırarak, başkalarını da kendisine suç ortağı etmek isteyenlerin propaganda sloganıdır. Uyuşturucunun hiçbir çeşidi masum olamaz. İnsanın merkezi sinir sistemini etkileyerek, kişinin dış dünya algısını dönüştüren tüm maddeler, hem ilk kullanımda, hem de sürekli kullanım neticesinden varılan yer olan bağımlılık gerçeğinde, zararsızmış gibi tanıtılamaz ve de anlatılmaz. Bu şekilde yapılıyorsa, bunu yapanların niyeti bellidir; bağımlılık ve bağımlı üzerinde menfaat!

Bazı kişilerin diğerlerine göre bağımlı olma riskinin daha yüksek olduğu doğru mu?

Doğru ve bu durum tamamen kişinin hayat tarzıyla doğru orantılıdır. Sadece eğlenmek üzerine kurulan bir yaşama sahip birisinin, uyuşturucu kullanması sürpriz değildir. Kendisinden başka insanlara faydalı olmak isteyen bir yaşama sahip birisine de uyuşturucuyu denetmek bile mümkün değildir. Sabah kalktığı zaman gitmesi gereken bir işin sorumluluğu olan bir kişi nasıl o sabahın gecesinde alkol içmemesi gerektiğini bilerek alkol içmiyorsa, tam tersi işsiz biri için de o geceyi alkolsüz geçirmek çok anlamsızdır. Ayrıca aile öğretilerinden ve genlerinden gelen bağımlılığa yatkınlık gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir.

Bağımlılık nasıl başlar?

Karar verilerek! Kimse bir başkasına zorla uyuşturucu vermez. Tanıtılır (Reklamı yapılır), ilk kullanımı bedava (promosyon) verilir. Uyuşturucuyu tanıyan beyin, teklif edilmeden de istemeye başladığı zaman kişi bağımlılıkla tanışır. Kısacası bağımlılık bir kere kullanmakla başlar!

Türkiye’de uyuşturucu ya da alkolle tanışma yaşımız kaç?

Bu sorunun cevabında vereceğimiz herhangi bir rakamın, uyuşturucu ile mücadeleye bir faydası yok. Böyle bir bilginin kamuoyu için de bir anlamı yok. Çünkü telaffuz edilen rakamlar çoğu zaman o olaya özgüdür. Annesi-babası uyuşturucu kullanıcısı ve satıcısı olup da 9 yaşında kullanan çocuk örneği var ama bu gerçek toplumda genel geçer bir kural haline getirilerek kullanım bu yaşa düştü istatistiğini ortaya çıkarmaz. Başlama yaşı ergenlik yaşlarıdır. Bunu bilmemiz yeterli.

Uyuşturucuya/alkole başlama sebepleri nedir?

Kederliyim, haydi içelim.

Canım çok sıkkın, haydi içelim.

Bizim takım yendi, haydi içelim.

Bizim takım yenildi, haydi içelim.

Annemle-babam ayrılıyor, haydi içelim.

Babam beni anlamıyor, haydi içelim.

Sevgilimden ayrıldım, haydi içelim.

Bu liste sonsuza kadar uzar. İçmek için ortaya atılan mazeretler olmadan uyuşturucu ve alkol alınmaz. Mazeret; bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe veya bahaneler bütünüdür. Bu bütün içerisinde günümüzde maalesef insanoğlu, bağımlılık yapıcı maddelere geniş bir yer ayırmaktadır.

Çocuklarımızı/ gençlerimizi uyuşturucudan uzak tutmak için ne yapabiliriz?

Son kitabım Pamuk Ayna ile bu sorunuza cevap vermek istiyorum:

Uyuşturucu her zaman ve her yerde vardır!

Uyuşturucu sorunu ise;

Biz ilgilenmezsek, başkası ilgilendiğinde,

Biz anlatmazsak, başkası anlattığında,

Biz sarılmazsak, başkası sarıldığında,

Biz aklını doldurmazsak, başkası doldurduğunda vardır!

Pamuk Ayna, sevgimizin içerisine tahammül katarak, uyuşturucu ile mücadelede gerçek bilgiyi rehber edinir.

Pamuk Ayna, uyuşturucu sorunu ile etkin mücadelede bilginin gücünü yanına almak demektir.

Uyuşturucu ile mücadelede; kalbi PAMUK olanın, aklı AYNA olur! Bilginin gücünü yanımıza almadan uyuşturucu ile mücadele mümkün değildir.

Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda ne yapmalıyız? Nereye/kime başvurmalıyız?

Öncelikle “panik yapmamalıyız,” desek de her ebeveyn panik yapar. Panik de bilgisizlikten ve çaresizlikten beslenir. Paniği ortadan kaldırmanın en etkin yolu tabii ki bir bilene sormaktır. Aileler böyle durumlarda narkotik polisinden yardım isteyebilir, AMATEM Kliniklerine başvurabilirler. Ama her şeyden önce ebeveynler çocukları ile her durumda etkili iletişim içerisinde bulunmalıdırlar. Çocuğu bağımlılığa götüren etkenler ve çevre tespit edilmez ise tedavi sonrası geri dönüşlerin yaşanması kaçınılmaz olur.

Bağımlılık tedavisi mümkün olan bir hastalık mı?

Bağımlılığın tedavisi mümkündür ancak zordur. Çünkü yalnızca bir bilene sormak yetmez, bir bilenin söylediklerinin aynıyla yerine getirilmesi neticesinde bağımlılıktan kurtuluş mümkündür. Bağımlının yakın çevresinin, en az bağımlı kadar bilgisini artırması gerekir. Çünkü bilgisi eksik olan bağımlı yakını, bağımlı tarafından her an kandırılabilir ve bu kandırmalar da bağımlılığın tekrarı anlamına gelir.

Türkiye’de yasalar yeterince önleyici mi?

Bu soruya duygusal cevap vereceğimiz için bence bu soru bir polise sorulmamalı. Yakalayan birisi olarak, yakaladıklarımızın başka insanları nasıl zehirlediklerinin canlı şahitleriyiz. Bu şahitliğimizin etkisiyle ben cezaları yetersiz bulabilirim. Ancak neticede şunu da biliyorum ki, bazı insanlar için bırakın hapishanede yıllarca yatmayı, narkotik nezarethanesindeki bir gecenin bile yettiğini biliyorum. Suçu meslek haline getirmiş bir insan için hiçbir kanun caydırıcı değildir!

Uyuşturucuyla mücadelede bireysel olarak neler yapabiliriz?

Uyuşturucu kullanmamak en etkin bireysel mücadeledir. Bilgimizi artırıp etrafımızda yaşayan bilhassa çocuk ve genç yakınlarımıza rehberlik yapmak da en önemli mücadele örneğidir. Bildiğimiz ya da gördüğümüz suç ve suçluları polise haber vermek de, yine her vatandaşın yapabileceği bir mücadele yoludur. Uyuşturucu maddelerin varlığını ve bunların insanları bağımlı hale getirdiğini bilmek bile bazen çok büyük bir mücadeledir. Çünkü sorunun varlığını kabul etmeden en ufak bir mücadele yapılamaz.

Bu konuyla ilgili başka neler yapıyorsunuz?

Radyo Trafik’te her pazartesi saat 22.30’da Pamuk Ayna Radyo Programını hazırlayıp-sunuyorum. Canlı yaptığım bu program uyuşturucu hakkında insanları düzenli olarak bilgilendiren tek medya yayını, bu anlamda önemli bir boşluk doldurma çabası içerisindeyim. Yayın devam ettikçe, telefonla programa katılan insanlarımızın bu konuda nasıl da birikmiş sıkıntılara sahip olduklarına şahitlik ediyoruz.

Bağımlılık danışmanlığımı da yapmaya devam ediyorum. Bilhassa bunu en kolay telefonda yapıyorum. 0555 212 1881 numaralı telefonumu insanlarımızın bana danışması için açık tutuyorum. Telefonda bu konuda ne mi yapıyorum? İnsanlarımızın en azından o anki panik hallerini bana aktardıkları bilgiler ışığında gidermeye çalışıyorum.

Ve yazmaya devam…

Size ve Şalom Gazetesi’ne bana ve bu konuya yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Umarım bağımlılıkla mücadele etmek isteyen insanlarımıza birlikte bir yardımımız olur. İNSANA SONSUZ, BAĞIMLILIĞA