İş yaşamında farklı olanlar kazanır. Peki siz nasıl farklı bir marka olacaksınız, başarı hikâyenizi nasıl yaratacaksınız?
TOHUM EKMENİN, TOMURCUKLANIP VERİM ALMANIN TAM ZAMANI
Sevat Ayı’nın 15’i anlamına gelen Tu Bişvat, tüm bitki aleminin ve meyve veren ağaçların yılbaşı olarak kabul edilir. Bu tabiatın da başlangıç özelliğini taşır.
Bu durum aklıma bazı soruları getirdi; “Dünyada kaç tür ağaç var? Dünyada en uzun yaşayan ağacı farklı yapan ne? Susuz kalıp kurumamak, yönümüzü şaşırmamak için, yaşamımızı devam ettirebilmek için gerekli kaynağı yeteri kadar yaratabiliyor muyuz?”
Bilgisi icraatından fazla olan kişi, dalları köklerinden fazla olan ağaca benzer. Kuvvetli bir rüzgar ağacı kökünden koparır ve devirir. Fakat icraatları bilgeliğinden fazla olan kişi, dalları az ancak kökleri güçlü olan bir ağaca benzer. En güçlü rüzgarlar onu yerinden bile kıpırdatamaz.
İş hayatında, ilgilendiğimiz işlerde daha fazla icraata geçmenin tam zamanı. Uzun süreli var olmak istiyorsak kendi benliğimizi, özgünlüğümüzü keşfetmenin tam zamanı… Yani farklılaşmak adına yapılması gerekenleri yapmanın tam zamanı. Tabiatla eş zamanlı olarak….
Şirketler de özgünlükleriyle tabiatın yaptığı gibi hayata bir parmak izi bırakmalı.
Doğada birbirinin aynı ağacı görmeniz mümkün değil. Türleri aynı bile olsa her biri birbirinden farklı… Bilim adamları kar tanelerini incelediğinde bile her bir kar tanesinin birbirinden farklı olduğunu keşfetmişler.
Tabiat bile bu kadar farklılık üzerine işliyorsa, şirketler de buna gereken önemi vermeli…
Şirketler de özgünlükleriyle tabiatın yaptığı gibi hayata bir parmak izi bırakmalı. Sürdürebilir olabilmek için farklılaşmak, var olan tabiat şartlarına uymak gerekir. Aksi takdirde tabiatın doğal dengesi gibi güçlü olamayan yok olur gider. Nasıl ki tabiattaki canlılar her iklim koşuluna, farklı dengelere uyumlu hareket ediyorsa, şirketler de tüm bunlara dayanaklı olmalıdır.
Dünyanın yaşayan en büyük canlıları Sekoya ağaçlarıdır. Ömürleri 1000 ile 3000 yıl arasında değişmektedir. Bu dev ağacın çiçek açabilmesi 175-200 yılı bulabilmektedir. Dünyada olgunlaşmasını bu kadar uzun sürede tamamlayan başka bir bitki yoktur. Yaşayabilen bu dev ağacın tohumun büyüklüğü ise bir iğne başı kadardır. Merak ettim baktım, tohumu sadece 1,5 TL ve evde ekebiliyorsunuz.
Sekoya gibi, tabiattaki tüm ağaçlar farklı kurgulanmış. Her birinin olgunlaşması için uzun süre beklenmesi gerekiyor. Şirketler de buna benzer bir yapı mantığı ile kurgulanmalı yani var olan dış etmenlere karşı her türlü şarta ön hazırlıkları düşünmeli. Sürdürülebilir olması için sabırlı olunması gerektiğinin bilincine varılmalı.
Farklılaşmak, canlılar dünyasında da bir zorunluluktur.
Farklılaşmak, insanlar için de bir zorunluluktur. Maslow’un da söylediği gibi, ait olmak insanları bir arada tutan ‘çimentodur.’ Ancak hiçbirimiz, ‘herkes’ gibi olmak istemeyiz. Kendimizi bir topluluğa ait hissettiğimiz andan itibaren ait olduğumuz yerde nasıl farklılaşacağımızı düşünmeye başlarız. Moda sektörü bu dinamiğin üzerine kuruludur. Hem zamanın modasını takip edip herkesle benzer tercihleri yapmak hem de kendi çizgimizi vurgulayarak farklı olmak isteriz.
Taklit etmenin dayanılmaz hafifliği
Beğendiğimiz birini model almak, onu taklit etmek hepimizin bildiği bir davranıştır. İnsan hayata başlarken, kendine beğendiği insanları rol model olarak alır ve onlara benzemeye çalışır. Çoğu şirket de bir başka şirketi model alarak hayata başlar. Bir sektörde bir girişimci iyi bir iş yapıp kâr ettiği zaman hemen rakipler ‘pastadan pay almak’ için sektöre girerler. Kârlı olan her iş, rekabetin o alana üşüşmesine neden olur. Yeni gelenler rekabeti artırır, ürünler ve hizmetler birbirine benzemeye başlar. Aynılaşmanın yarattığı bolluk, fiyatları düşürür. Bu durumdan tüketiciler fayda sağlarlar ama birbirine benzeyen şirketler düşük kârlılık ile mücadele etmek zorunda kalırlar. Bu bir ekonomi kanunudur.
Bu süreçte bazı şirketler, ya tüketicilerin zihinlerinde kendilerini farklı bir şekilde konumlandırarak ya da gerçekten inovasyon yaparak ‘farklılıklarını’ korumayı başarırlar. Bu şirketler farklılaşarak marka olurlar. Markalaşan şirketler, kendilerini bolluk ekonomisinin acımasız kanunundan korurlar.
Eski yöntemler, kalıplaşmış davranışlarla farklı olmak mümkün değildir.
İş dünyasında başarılı olmanın en önemli şartı, ‘sürüden ayrılmaktır.’ Ama bir markayı farklılaştırmak ‘yüzeysel’ işler yapmakla, ‘sevimli’ ya da ‘esprili’ olmakla ilgili bir şey değildir. Bunlar kalıcı fark yaratmaz. Gerçek farklılığın stratejik temeli vardır. Tutarlı ve kanıtlanabilir özellikleri vardır. Farklılaşma stratejileri bu sebeple şirketin misyonu ve vizyonu ile uyumlu olmalı, bütün süreçleri içine almalıdır.
Rekabet ortamın farklılığını koruyabilmek için stratejik düşünmek gerekir. Farklı olmak, kişilikler gibi öncelikle bir düşünce biçimi ve bir duruştur. Kendini kişisel gelişmeye adayan insanlar gibi, farklı olmayı başarmak için, kolaya kaçmamak, kestirme yolları seçmemek, ezberlere teslim olmamak gerekir. Her kişinin kendi içindeki özgünlük gibi farklı olmak için kendisiyle yüzleşmesi ve hedefine baş koyması gerekir.
Bugün pek çok kişi gibi şirketlerde farklılaşmayı istese de buna cesaret edemiyor. Farklılaşmak istese de herkesten farklı olmaktan korkuyor. Sürüden olmak güvenli geliyor. Kişisel gelişimi, farklılaşmayı zor, karmaşık ve riskli buluyorlar. Daha önce başkalarının gittiği yoldan gitmenin kolaylığını tercih ediyor sürünün ardından gitmeyi seçiyorlar…
Firmalar için de kişiler gibi farklı olmak cesaret ve disiplin gerektirir. Harvard Business School profesörlerinden Youngme Moon’un da söylediği gibi “Bir şirketin önce ‘farklı olmaya karar vermesi’, zihinsel olarak kendini buna hazırlanması sonra da gerçek bir farklılığı yakalayabilmek için, mevcut alışkanlıklarını ve iş yapma biçimini değiştirmesi gerekir.” Eski yöntemler, kalıplaşmış davranışlarla farklı olmak mümkün değildir.
Farklılaşmaya giden yolda dört adım
"Farkı yaratmaktan daha önemlidir farkedilir olmak"
Adım 1: Biz neredeyiz?
Neredeyim ve nerede olmak istiyorum? Öncelikle sorgulayarak yola çıkmak gerekiyor. Pazarı iyi analiz etmek ve anlamak, iyi araştırmak şart! Sektörde nerede olduğunuzu ve nerede olmak istediğinizi tespit etmek gerekir. Yol haritasının başlangıç noktası ile varmayı hedeflediğiniz yerin gerçekçi bir düzleme oturmalı. Pazarda yer alan oyuncularla ilgili izlenimler analiz edilmeli. Farklılık yaratacak boşluklar, ihtiyaçlar tespit etmeli, yenilikleri, katma değerli ürünleri, trendleri iyi analiz etmek gerekir. Sektördeki boşlukları tespit etmekle başlayın…
Adım 2: Farklılaşma fikrini yaratmak için nelere bakmalı?
Araştırma ve pazarınızı değerlendirme çalışmalarında keşfettiğiniz verilerle firmanız farklılaşma fikrine yakınlaştıracaktır. Farklılık denen şeyin ürün odaklı olması gerekmiyor. Markayı farklılaştıracak pek çok yöntem var. Farklılaşacak bir pazarlama stratejisi, dağıtım, fiyatlandırma ve promosyon çalışmaları da gözden geçirilmeli.
Adım 3: Fikrim ne kadar gerçekçi ?
Gerçekten bu değişime hazır mıyız? Yaratılan fikrin gerçekten onaylanabilir olması gerekir. Akılda kalıcı, bazen şaşırtıcı duygu yaratacak içerik ile örtüştürerek, güçlü, sürdürülebilir olması önemli. Burada gerçekçi ve samimi, uygulanabilir gerçekliliği olan dürüstlük gibi bir kavram olduğunu unutmadan vaadinizin uygulanabilir ve işe yarar olmasına dikkat edin.
Adım 4: Farklılığın duyurulması?
Markaya farklılık katan fikrin işletmenin iç ve dış çevrelerinde tanıtılarak tığ işi gibi ince örülerek, pekiştirilmesi ve değişen şartlar altında yenilenmesi ya da güncellenmesi gerekir. Kendini yenileyen ve sistemli bir tanıtım ile pazarın zirvesine oynayarak farklılaşabilirsiniz. En önemlisi kendi özgün hikâyenizi yaratarak… Bu noktada farklılığınızı marka öykünüzün ana başlığı hale getirin. Öykünün her paragrafını, bu başlığa uygun olarak yazın. Farklı olanın farkedilmesi için aracıların olması şarttır. Yani farkı yaratmaktan daha önemlidir farkedilir olmak...