DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜYÜKELÇİ NACİ KORU: “Irkçı tehdide karşı önlem almak hepimizin görevi”

Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü Töreni bu yıl Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde 27 Ocak Pazartesi günü Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşti

Ester YANNİER Toplum
29 Ocak 2014 Çarşamba

Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz…

Holokost kurbanları Auschwitz Ölüm Kampı’nın özgürlüğüne kavuştuğu 27 Ocak günü, dünyanın birçok ülkesiyle birlikte dört yıldan beri ülkemizde de Dışişleri Bakanlığı’nın himayesi ile anılıyor. Bu bağlamda bu yıl Kadir Has Üniversitesi’nde Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve Türk Yahudi Cemaati desteğiyle bir anma töreni düzenlendi.

Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Töreni bu yıl 27 Ocak pazartesi günü Has Üniversitesi’nde gerçekleşti.

Törene Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru,  Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva, Uluslararası Holokost Anma İttifakı Türk Heyeti Başkanı Büyükelçi Ertan Tezgör, Türk Yahudi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Can Has, siyasetçiler, akademisyenlerin yanı sıra cemaat üyeleri de katıldı.

Program Şalom Fotoğraf Editörü Alberto Modiano'nun Nazi kamplarında çektiği karelerden oluşan ‘Holokost Simgeleri’ adlı sergisinin gezilmesinin ardından, Ulus Özel Musevi Lisesi öğrencileri Nesya Eskenazi (piyano) ve Estella Gabay (keman)’ın Oyfn Pripetshik’in Holokost ile özdeşleşen eserlerini seslendirmeleriyle başladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın ülkemizi ziyareti nedeniyle törene katılamayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun mesajı törende okundu. Mesajda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2005 yılında kabul edilen bir kararla, 27 Ocak tarihinin, Holokost Kurbanlarını Anma Günü olarak ihdas edildiği belirtilirken, "Bu anlamlı günde Nazi rejimi sırasında topluca katledilen Yahudileri ve diğer azınlıkları saygıyla anıyoruz,” denildi. Mesajda ayrıca, “İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük çoğunluğu Yahudi kökenli, birçok Türk vatandaşının da toplama kamplarında hayatını yitirdiği vurgulanan açıklamada, “Bu vesileyle, Avrupa’daki Yahudi kökenli vatandaşlarımızı soykırımdan kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmemiş olan diplomatlarımızı da rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile özgürlük gü-venlik ve demokrasiye olan inancımızdan kaynaklanan nedenlerle daha iyi bir gelecek ve dünya yaratmak için insanlığa karşı işlenensuçlardan dersler çıkartmanın önemlidir” ifadeleri yer aldı.


Büyükelçi Naci Koru “Her türlü ırkçı tehlikeye karşı kararlı önlemler almak hepimizin görevidir”
Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru da törende yaptığı konuşmada, “69 yıl önce bugün, Holokost dendiğinde ilk akla gelen dünyanın en büyük ölüm kampı Auschwitz ilk defa Sovyet askerlerince kurtarıldı ve o büyük vahşet sergilendi. Birleşmiş Milletler örgütü 2005 yılında aldığı ve ülkemizin de ortak sunucu olduğu bir kararla 27 Ocak tarihini Nazilerin, ölüm trenlerinde, kamplarda, sokak ortasında ve gaz odalarında hayatlarını kaybeden kadın, erkek, çocuk, bebek 6 milyon masum için anma günü olarak belirledi. Günümüzde her türlü ırkçı tehdit ve tehlikeye karşı kararlı ve kalıcı önlemler almak hepimizin görevidir. Bu nedenle hükümetimiz 2008 yılında aldığı bir kararla o zamanki adı Holokost eğitimi, anılması ve araştırılmasına ilişkin uluslararası işbirliği görev gücü, şimdiki adıyla Uluslararası Holokost Anma İttifakı, kısa tanımıyla İHA olan hükümetler arası örgüte gözlemci üye oldu. Bu kararı almamızın arkasındaki neden insanlık vicdanında derin yaralar bırakan bu vahşetin hatırlanması ve ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, İslamafobi ve her türlü aşırılığın engellenmesi gerektiğine olan derin inancımızdır,” dedi.

Koru ayrıca değişik ülkelerde yapılan ve Türkiye’nin katkı sağladığı Holokost etkinlikleri hakkında bilgiler paylaştı. Büyükelçi Koru, sözleri şöyle bitirdi:

“Üzülerek belirtmek gerekir ki, bu ırkçı nefret başta Müslümanlar olma üzere farklı dini ve etnik kesimleri hedef alarak maalesef bugün de değişik formlarda varlığını sürdürüyor. Gururla söylemeliyim ki, bizim topraklarımızda asla böyle bir nefretin tohumları yeşermedi."

Büyükelçi Ertan Tezgör: “Holokost, insanlığa karşı işlenmiş en akıl almaz suçtur”

Törende söz alan Büyükelçi Ertan Tezgör de Holokost dehşetine değinirken “Bugün Nazi rejimi altında hayatını kaybeden milyonlarca Yahudiyi saygıyla anıyoruz. Holokost, insanlığa karşı işlenmiş en akıl almaz suçtur,” ifadelerine yer verdi. Tezgör konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Tarihte benzeri bulunmayan Holokost felaketinden gerekli derslerin çıkartılması ve bir daha asla tekrarlanmaması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemiz bu çerçevede 2008 yılından bu yana Holokost’un eğitimi, araştırılması ve bu konuda anma törenlerinin düzenlenmesi gibi konularda faaliyet gösteren uluslararası Holokost Anma İttıfakı toplantılarına gözlemci olarak katılmaktadır. Toplantıya katılan heyet üyeleri arasında Musevi cemaatimizin değerli mensuplarının yanı sıra yüksek öğretim kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri de yer almaktadır.

1998 yılında kabul edilen Stockholm Deklarasyonu’nun temel ilkeleri çerçevesinde siyasi yönlendirmelerden soyutlanmış ve tamamen insani mülahazalarla şekillenen ve hükümetler arası bir kuruluş olan ittifakın faaliyetlerine iştirakimiz bize birçok yönden fayda sağlamıştır.”

Büyükelçi Tezgör ayrıca,  UNESCO’nun himayesinde kurulan ve Yahudilerle Müslümanlar arasındaki diyalogu geliştirmeyi de amaçlayan Aladdin Projesi’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Tezgör konuşmasını Auschwitz kurtulanı Henry Appel’in şu ifadesiyle sürdürdü: 

“Auschwitz’den çok daha vahim bir şey olabilir… O da dünyanın böyle bir yerin olduğunu unutmasıdır. (…)Evrensel hafızamıza kazınan Holokost acısının tekrarlanmaması yönünde gösterdiğimiz iradenin içselleştirilerek daha güçlü sergilenmesini umut ediyorum.”

Cemaat Başkanı İbrahimzadeh: “Geçmişin acılarının öğretisi ve sorumluluğuyla güçlü bir gelecek kurabilir”

Türk Yahudi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh konuşmasında, günümüzde halen tanıklarının yaşadıkları Holokost’tan yarınlar için gerekli derslerin alınıp alınmadığını sorgularken,  Holokost gerçeğinin başka amaçlar doğrultusunda çarpıtıldığını, bu bağlamda törendeki konuşmacıların mesajlarının büyük önem taşıdığını belirtti. Yahudi tarihinde yaşanan zulümlerden ve Holokost’tan örnekler veren İbrahimzadeh, “Onun içindir ki insanlık yolculuğumuzun yaşanmış bedeli en ağır dersi olan Holokost'u eğitim sistemimizin içinde de gelecek nesillere öğretmeliyiz ve okul kitaplarımızda en geniş öğretileriyle yer verebilmeliyiz, tartışabilmeliyiz. Öğretebilmeliyiz ki bizler de çocuklarımıza olan daha iyi bir dünya bırakma sorumluluğumuzun farkında olduğumuzun farkına varalım.
Bilelim ki özgür, öncü ve ileri bir toplum yalnızca askeri zaferler veya siyasi oluşumlarla değil
ancak bu isteği kalplerimizde yaşatmayı istemeyi bildiğimiz zaman, eğitime, eğitmenlerimize ve fırsat eşitliğini en üst standartlarla en donanımlı şekilde verdiğimiz okullarımızla ulaşabiliriz.
Böylece hep birlikte geçmişi tekrar yaratmak yerine, geçmişin acılarının öğretisi ve sorumluluğuyla güçlü bir geleceği kurabilir, insanlığın kaybettiği cenneti çocuklarımıza hediye edebilir, hayatlarını bu yolculuklarda kurban etmiş ve onları kurtarmak için feda etme cesaretini gösterebilmiş olanların anılarına da sahip çıkabiliriz. Hepsinin anılarının önünde saygı ile eğiliyorum,” dedi. 

Can Has: “Holokost’ta yaşamlarını kaybedenleri saygıyla, direnenleri daha bir saygıyla anıyorum”
Anma töreninde konuşan Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Can Has, “Büyük filozof ve düşünür Adorno tarihe geçen sözünü Yahudi Soykırımı sonrasında etmişti. Yaşanan olayın dehşetinden insanlık başta haberdar değildi. Ama savaş bitip gerçekler ortaya çıkınca insanın insana neler yapabileceği tahayyülün ötesinde bir inanılmayan gerçeğe dönüşünce Adorno yaşadığı ürküntüyü tarihi durduracak kadar sert bir şekilde dile getirdi ve ‘Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz’ dedi. (…)İnsanlık artık ağıt dahi yazamayacaktı. Yaşanan bu derecede korkutucuydu. İnsanlık tarihinde vahşet geriye itilemez, savaşlar, kan davaları kıyımlar vahşetin araçlarıdır. Amaç Holokost kadar ürkütücü olmaz. Çünkü o yok ediş insanlığın çok farklı bir yüzünü gösterdi. İnsanlık bilerek, isteyerek, düşünerek ve tasarlayarak öldürebiliyordu.

İnsanı diğer yaratıklardan ayıran bir özelliği de hemcinsini tasarlayarak öldürmek. Ama o tasarımın bu derecede anlamsız ve yok edişe dönüştürülmesi milyonlarca sadece ırkı ve dini nedeniyle bu derecede görkemli bir şekilde ortadan kaldırılması tarihte eşi görülmemiş bir uygulamadır,” şeklinde konuştu.

Can Has konuşmasını Holokost konusunda yazanlardan aldığı örneklerle sürdürdü ve şöyle sonlandırdı: “Holokost’ta acı çekenleri ve yaşamlarını kaybedenleri saygıyla ve ona direnenleri daha bir saygıyla anıyorum…”

Doç. Dr. Umut Uzer: “Hitchcock’un ölüm kamplarında gördükleri kendisinde travmatik etkiler yarattı”

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Umut Uzer, 2015 yılında II. Dünya Savaşı’nın bitiminin 70. yılı vesilesiyle, aynı zamanda büyük gerilim filmleri yönetmeni Alfred Hitchcock’un Holokost’un konu edildiği filmin gösterime gireceğini belirterek başladığı konuşmasında, savaşın hemen ertesinde İngiliz ve Sovyet çekimlerine dayanan bu belgeselin o dönemde gösterime girmeden depolara kaldırıldığını,  Hitchcock için ölüm kamplarında gördükleri kendisi üzerinde de travmatik etkiler yarattığını belirtti. Tek tanrılı dinlerin birçok ortak noktası bulunduğunu belirten Uzer, “Bundan sonra dinler ve kültürler arasındaki ortak yönleri vurgulamak çeşitli halklar arasında dostluk bağlarının, barışın tesisi için de son derece faydalı olacaktır.  Türkiye’nin devlet olarak katıldığı ve eş başkanı olduğu Birleşmiş Milletler bünyesindeki medeniyetler ittifakı böyle bir hedef gütmektedir,” dedi.

Holokost inkârcılığını, antisemitizmle eş görüldüğünü belirten Uzer, bu hastalıklı düşüncelerin Türkiye’ye sirayet etmemesi için Holokost’un öğretilmesi gerektiğini belirterek bu konuda Türkiye’de yapılan faaliyetler hakkında bilgi aktarımında bulundu.

Konuşmaların ardından Holokost kurbanları anısına mum yakma töreni düzenlendi. Hahambaşı Rav İsak Haleva'nın ettiği duanın ardından, sahneye konulan mumlar Rav Haleva, Naci Koru, Can Has ve öğrenciler tarafından yakıldı. Mumların yakılmasıyla sona eren törene katılanlara Holokost’u konu alan ‘… bunu anlatmalısınız…’ kitabı hediye edildi.