Rusların, Auschwitz ölüm kampı’na girmesiyle o güne kadar sağ kalmayı başarmış 2819 kişi özgürlüğüne kavuştu
Bugün Auschwitz kampı olarak bilinen bölge aslında Auschwitz I, Auschwitz II-Birkenau, Auschwitz III- Monowitz ve 45 küçük uydu kamptan oluşan bir ölüm ağıydı.
Auschwitz I ana kamp olarak kullanılırken, Auschwitz III-Monowitz IG Farben fabrikasının olduğu çalışma kapıydı. Auschwitz II – Birkenau ise ölüm kampı olarak kullanılıyordu.
GÜNDE BİN ÖLÜM
Auschwitz I, Polonya’daki siyasi mahkûmlar için kuruldu ve ilk defa 1940 yılının mayıs ayında faaliyete geçti. Kamptaki ilk sistemli öldürme faaliyeti Eylül 1941’de görüldü. Almanların ‘Nihai Çözüm’ planını devreye sokmalarıyla birlikte, Auschwitz II – Birkenau Kampı bu planın uygulandığı ana kamp halini aldı. 1942 başından 1944 yılı sonuna kadar işgal altındaki Avrupa’nın her bölgesinden buraya trenlerle Yahudiler getirildi ve Zyklon B gazı verilerek öldürüldü. Rakamlar çeşitlilik gösterse de Auschwitz’de bir milyonu Yahudi olmak üzere en az 1,1 milyon insanın öldürüldüğü düşünülüyor. Ufak bir hesaplamayla bu, senede 366.000, yani günde ortalama 1.000 insanın öldürüldüğü anlamına geliyor. Üç sene boyunca her gün 1.000 insan…
Auschwitz’e bir milyon Yahudi’nin yanı sıra 150 bin Polonyalı, 23 bin Roman, 15 bin Sovyet savaş tutsağı ve 400 de Yehova Şahidi getirildi. Çoğu gaz odalarında öldürülen bu insanların gazdan kurtulmuş olanları için de yaşama şansı oldukça düşüktü. Ölüm nedenleri arasında açlık, hastalıklar, ağır çalışma koşulları, Polonya’nın öldürücü soğuğu dışında insanların kobay olarak kullanıldığı tıbbi deneyler de bulunuyordu.
144 KİŞİ KAÇABİLDİ
6.500 – 7.000 civarında SS subayının görev yaptığı kamptan 144 kişi kaçmayı başardı. 7 Ekim 1944’te ise başarısız bir ayaklanma girişiminde bulunuldu. Kampta bulunan SS subaylarından yüzde 15’i daha sonra savaş suçlusu olarak hüküm giydi. Ne yazık ki müttefikler kamptan kaçanların ifadelerine dayanılarak yazılan raporlara inanmayı reddettiler. Müttefiklerin savaşın sonuna kadar kampı ve kampa giden demiryollarını bombalamamış olmaları bugün bile tartışılan ve hakkında komplo teorileri üretilen bir konudur.
ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ
Ocak ayı başında, Sovyet ordularının iyice yaklaştığının farkına varan Naziler, Ocak 1945’te Sovyet birliklerinin varışına dokuz gün kala kampı boşaltma kararı aldı ve kamptakilerin çoğunu ölüm yürüyüşü olarak adlandırılan bir yolculuğa zorladı. Auschwitz’den başlayan ve en yakındaki tren istasyonu olan Wodzislaw Slaski’ye kadar süren 50 kilometrelik bu yolculuğun faturası ağır oldu. Zaten açlık ve hastalıklardan zor durumda olan bu insanlara yaptırılan ocak soğuğundaki hızlı tempolu yürüyüşte yola çıkan her dört kişiden biri varış noktasına ulaşamadı.
27 Ocak 1945 tarihinde Auschwitz’e giren Sovyet ordusu, buradaki insanlık dışı manzarayla karşılaştı. Kampta ölü insan yığınlarının yanı sıra sağ kalanların hali de insanlığı utandıracak nitelikteydi. Daha sonraki yıllarda buradan sağ kurtulan, Primo Levi, Viktor Frankl, Eli Wiesel gibi insanların hatıratlarının yayınlanmasıyla Auschwitz, Holokost’un bir simgesi haline geldi. 1979 yılında bu bölgenin korunması amacıyla kamp ve çevresi ‘UNESCO Dünya Mirası’ listesine alındı. 1 Kasım 2005’te ise Birleşmiş Milletler, Auschwitz’in kurtarıldığı 27 Ocak gününü Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü olarak kabul etti. Türkiye dahil bütün dünyada bu gün, Holokost’u anma etkinlikleri düzenleniyor.