Tenis dünyası yeni bir Grand Slam şampiyonu, dünya yeni bir 3 numara ve İsviçre yeni bir 1 numara kazandı; Stanislas Wawrinka.
Her şampiyonluğun, her maçın ayrı bir öyküsü vardır, ayrı duygular uyandırır insanlarda. Fakat pazar günkü final, Wawrinka’nın özellikle son bir senedir gösterdiği performans... İşte bunların hikâyesi sayfalara sığmaz.
Stanislas Wawrinka’nın hafta sonunda elde ettiği şampiyonluğu kısaca özetlemek gerekirse; Wawrinka çeyrek finalde beş sette Djokovic’i turnuva dışına ittikten sonra, finalde de dört sette Rafa Nadal’ı geçmeyi başardı ve ilk Slam şampiyonluğuna ulaştı. Şimdi tek bir cümlede açıkladığımız şeylerin ayrıntılarına bakarsak, o zaman her şeyi daha net bir şekilde anlayabiliriz. Wawrinka’nın başarısı kesinlikle tesadüf ya da şans değil. Senelerdir verilen emeğin en güzel karşılığı.
2013 Avustralya Açık dördüncü tur. Wawrinka-Djokovic. Wawrinka maça çok iyi bir şekilde başlıyor, ilk seti alıyor, fakat ordan Djokovic geri dönüyor. Maç tam bitti derken, Wawrinka dördüncü seti alıyor. Ve böylece beş sette Djokovic galibiyetiyle sonlanan maç epik bir maç haline geliyor, turnuvanın en çok konuşulan maçı oluyor.
2013 US Open, Stanislas Wawrinka, çeyrek finalde son şampiyon Andy Murray’i eliyor, insanların gözünde sürpriz olabilecek bir galibiyete imza atıyor. Fakat sürpriz falan değil, beklenen bir galibiyet. Yarı finalde ise turnuvaya veda ediyor.
2013 ATP Sezon Sonu Şampiyonası. Karşımızda artık ilk sekiz üyesi olan bir Stanislas Wawrinka var. Bu turnuvada o da boy gösteriyor. Bunlar sadece göz önünde olan sonuçları. Dediğim gibi her şeyi yazmak imkânsız.
Ve 2014 Avustralya Açık. Bütün tenis severlerin saat farkını umursamadan iple çektiği turnuva. Herkesin bir şampiyon adayı var, benimki her zaman ki gibi Rafael Nadal. Açıkçası kuralar çekildiğinde, çeyrek finalde olası bir Wawrinka-Djokovic maçının olabileceğini biliyordum, fakat geçen seneki senaryonun aynısı olmasından korkuyordum. Çünkü rakip Djokovic, yer Avustralya olunca maçı kazanmak çok zor oluyor. Ama bunların hepsini düşünürken, senelerdir beğenerek takip ettiğim Wawrinka’nın Slam şampiyonu olabileceği gerçeğini aklıma çok getirmiyordum. Fakat işler öyle olmadı. Aklıma getiremediğim düşünce gerçek oldu; ben ve birçok tenis sever çok mutluyuz. Çünkü Wawrinka’nın yaptığı inanılmaz. Çeyrek finaldeki Djokovic maçı geçen seneki maçın çok benzeri. Bu sefer galip gelen kişi farklı sadece. Son sette 11-9 üstünlük sağlayan Stan. Yarı finaldeki Berdych maçı da zor bir sınav oldu aslında. İlk set hariç bütün setler tie-break oynanarak sona erdi. Kazanan yine değişmedi. Final maçı ise, tam bir dramaydı. Daha önce Nadal’dan set dahi alamayan Wawrinka, ilk seti müthiş oynayarak kazandıktan sonra, ikinci set Nadal çok kötü bir şekilde sakatlandı. Avustralya seyircisi tarafından haksız bir şekilde yuhlanan Nadal, hareket edemeden maça devam etmek zorunda kaldı ve seti kaybetti. Ama daha sonra üçüncü sette Nadal, Nadal gibi oynamaya başladı, Wawrinka sinir krizleri geçirdi. Dördüncü sette ise, işi bitirmek isteyen Wawrinka devreye girdi ve maçı kazandı. Nadal ise hem maç içinde acıdan, hem de maç sonrası üzüntüden gözyaşlarına hâkim olamadı.
Wawrinka tenis dünyasında çok uzun senelerdir boy gösteriyor. Her zaman ilk 20’de, her zaman kendi ülkesinde Federer’in gölgesinde kalan bir tenisçi. Ama artık işler değişti. Artık Wawrinka olması gereken yerde. Senelerdir backhand’ine aşık olduğum, kişiliğine hayran olduğum, herkesin ona taktığı lakabla ‘Stan The Man’ artık bir ‘İlk Dört’ oyuncusu, artık büyük bir şampiyon. Kolundaki dövmesi de kişiliğini açıklamaya yetiyor bence; “Denedin, yenildin, yine dene, yine yenil, daha iyi yenil.”
Son olarak bir şey eklemek istiyorum, Nadal bütün turnuva boyunca elinde üç santimlik bir yarıkla mücadele etti, final maçındaki sakatlığı onu çok etkiledi. Ama o bir savaşçı ve hem rakibe hem de seyirciye olan saygısından maçta kaldı. İnsanlar “maç kötü gidiyor, sakatlık numarası yapıyor” dedi, onu yuhaladı. Fakat unutmamamız gereken bir şey var. Rafael Nadal, bu dünyada en son numara yapacak tenisçi, çok büyük bir şampiyon. Bu turnuva onun için kolay olmadı, kimse için kolay olmadı. 128 adamın arasından Wawrinka kupaya uzanan kişi oldu. Avustralya Açık her zaman draması bol olan, mükemmel bir Slam ve ben şimdiden 2015’i iple çekiyorum, Wawrinka’nın da bu sezonki performansını çok merak ediyorum. Tenis dünyasında çok şey değişeceğe benziyor.