Hiç lafa pabuç giydirdiğiniz oldu mu?

Hayat kimi zaman zor, kimi zaman acımasız, kimi zaman hüzünlü, mutlu ve daha fazlası… Sandra Franko içinse her şeye rağmen komik! Sandra, yaşadığı hikâyeleri bloguna kuvvetli mizah yönü ile aktardığı dönemde ‘Lafa Pabuç Giydirdim’ isimli kitabını bizimle buluşturdu. Farklı tarza sahip olan Franko’nun eğlenceli hikâyesine siz de tanık olun. Belki de hayatın farklı yönlerini tanıma fırsatı yakalayacaksınız!

İlona LEVİ Yaşam
26 Şubat 2014 Çarşamba

 

 Kitap yazmaya nasıl karar verdin?

Aslında yola kitap yazmaya karar vererek çıkmadım. Hep söylediğim bir şey var. Görmesini bildikten sonra bence hayat aslında çok komik. Ve bunu fark ettiğim andan itibaren, yani yaklaşık dört senedir başıma gelen komik hikâyeleri bir blogda toplamaya karar verdim. Ardından gelen olumlu tepkiler ve dizüstü edebiyatının ortaya çıkması ile birlikte “sende kitap yap” ısrarlarıyla postların arasından en iyileri bir kitapta topladım.

 

 ‘Lafa Pabuç Giydirdim’ adını koyarak aslında kitabınla ilgili bir mesaj mı vermeye çalıştın?

Ben ilk gördüğümde okumadan önce bu kitabın çok samimi ve esprili bir içeriğe sahip olduğunu düşündüm. Büyükbabam çok ilginç bir adamdı. Ve neredeyse kendine özel bir deyimler sözlüğü üretebilecek kadar yaratıcı lafları vardı. Söylediği şeyleri, seneler sonra geri dönüp baktığımda ancak anlayabiliyorum. Bazen, ben bir şeyler anlatınca “Sen lafa takunya giydiriyorsun!” derdi. Sanıyorum demeye çalıştığı şey ‘belli bir olayı, hiç olmayacak bir kalıba sokup saçma sapan anlatmaya çalışıyorsun”du. Aslında benim kitapta tam olarak yapmaya çalıştığım şeyi en iyi özetleyen durum... Hayatı, insanların kolay kolay göremediği komik, eğlenceli bir kalıba sokup anlatmak. Takunya, siyasi çağrışımı olan bir sözcük olduğundan ötürü yerine olabildiği kadar anlamı zedelemeyecek pabuç kelimesini koydum. Ve “Lafa Pabuç Giydirdim!” ismi doğdu.

İKİNCİ KİTAP HAZIR!

 

 Başka kitaplarda yazıyor olacak mısın? Yoksa tek kerelik bir çalışma mı yaptın?

İkinci kitap hazır bile... Biraz daha farklı bir çalışma olacak. Ama önce Lafa Pabuç Giydirdim’in yolculuğunu sonuna kadar yaşamak, ilk kitabımın tadını çıkartmak istiyorum. İkinci kitabın okuyucu ile buluşması için daha zamanı var.

 

 Takipçilerin ve okuyucularından ilginç mesajlar aldın mı? En ilginci hangisiydi?

Dürüst olmak gerekirse aldığım mesajların neredeyse hepsi birbirinin aynısı! “Acayip gülüyorum şu anda”, “Şu yazıya sesli güldüm!” mesajları gün içerisinde durmadan e-mailime, Facebook profilime düşüyor. Çok mutlu ediyor beni tabii ki bu. Bence ilginç olan her mesajda insanların kendiliğinden favori yazısını belirtiyor olmaları. Herkesin farklı bir yazıyı seçmesi de ayrıca hoşuma gidiyor.

ACILARIN BİRİCİK ÇOCUĞU BEN!

 Kitabında hayatından alınan kesitler var. En çok hangi kesiti beğendin ve biraz o anı betimleyebilir misin?

Favorilerim “Acıların Biricik Çocuğu Ben” ve “Jackie Bebekten Hodri Meydan”. Bir de “İlginç Bir Mimari”... Çok kolay seçemiyorum galiba… En güzel kitapta anlattım o anları! Kitaptan okumak en doğrusu olur bence.

 Sence kitabın neden okunmalı?

Kitap öncelikle gülmek için okunmalı bence... Tuvalette, metroda, güneşlenirken keyifli vakit geçirmek için okunmalı... Gülmek dışında ben bir şeyler alacağım bu kitaptan derseniz, her hikâyeden ayrı bir hayat dersi almak mümkün ve aslında satır aralarında söylediğim çok şey var. Genel bir bakış açısı olarak, hayat bazen acı, bazen tatlı... Çok olay yaşıyoruz. Ama bence acısı da tatlısı da çok komik... Hayata iyi tarafından bakmak değil, hayata komik tarafından bakmayı öğrenmemiz gerek.

 

 Herkes yazar olabilir mi?

Olamaz herhalde! Tüm samimiyetimle söylüyorum ki ben de edebi değeri olan bir eser üretmedim. Ama bence komik bir şeyler yazabilmek, insanları okudukları zaman güldürmeyi başarmak, bir hikâye kurgulamaktan, hüzünlü bir roman yazmaktan daha zor. Bu açından ele alındığında Lafa Pabuç Giydirdim’in çok değerli olduğunu düşünüyorum.

 

 Örnek aldığın bir yazar var mı? Ya da çok sevip de etkilendiğin…?

Örnek aldığım bir yazar yok… Bir metin yazdığınızda, altınızda adınız yoksa bile okuyanların “Bu Sandra’nın çizgisi.” demesi paha biçilemez. Bu çizgiyi yaratmak ve korumak için tarzımın tamamen özgün olmasına özen gösteriyorum.