"Hitlere iyi davranın"

Misyonu dünyadaki ayrımcılığın ve ırkçılığın nelere mal olabileceğini genç nesillere anlatmak olan Los Angeles’taki Hoşgörü Müzesi (Museum of Tolerance) ünlü İngiliz filozof Bertrand Russell’ın 1937’de yazdığı Hitler’e iyi davranmak gerektiğini savunan mektubunu açık arttırmada 4000 dolara satın aldı. Bu haber ilk bakışta size çok önemli gibi gelmeyebilir. Ancak Russell’ın daha sonra itiraf ettiği bu yanılgının gölgesi 77 yıl sonra bugün Ortadoğu’yu ve Avrupa’yı tehdit etmektedir.

Sami AKER Kavram
27 Şubat 2014 Perşembe

 

Hitler’e iyi davranırsanız o da size bir kötülük yapmayacaktır felsefesi ile 20.yüzyılın en büyük filozoflarından İngiliz Russel tarafından yazılan bu mektup bugün ne ifade ediyor olabilir?

Ya da mektubu 1937’nin politik şartlarında yazan filozofun savaştan yıllar sonra  Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüş bir yazar olduğunu söylesem ne düşünürsünüz? 

Simon Wiesenthal Müzesi’nin bir bölümü olarak açılan Hoşgörü Müzesi,  İngiltere’de yapılan bir açık arttırmada satın aldığı tarihi mektubu yakında sergilenecek.

Pasifist düşüncesi ile ünlü filozof Russell, diğer bir entelektüel olan arkadaşı Godfrey Carter’a yazdığı mektupta, Adolf Hitler bir gün İngiltere’yi işgal etmeye karar verirse Naziler ile savaşmak yerine onları akşam yemeğine çağırmaları gerektiğini söylemişti.

Bugün size şaka gibi gelen bu mektup maalesef tarihi bir gerçek. 

Russel’ın Hitler Almanyası’na barış ile yaklaşmayı tavsiye eden mektubunda şu ifadeler geçiyor: “Eğer Almanlar bir gün İngiltere’yi istila etmeyi başarırsa onları en iyi şekilde misafir etmeli, onların en güzel yerlerde kalmasını sağlamalı ve komutanlarının Başbakan ile akşam yemeği yemesini sağlamalıyız.

Böyle bir davranış onları şaşırtacaktır.”

Wiesenthal Müzesi’nin kurucularından Rav Marvin Hier, ismi‘20. yüzyılın en büyük filozofu’, Nobel ödüllü sıfatları ile anılan Russell’in bu  mektubunun bugünün genç dimağları için neden çok önemli olduğunu  şöyle açıklıyor: “Bu mektup bize ispat ediyor ki, savaş karşıtı bir filozof bile bazen gerçekleri göremeyecek kadar kör olabilir.

Russell, o zamanlar en basit gerçeği görememiş şeytana iyi davranıldığı takdirde onun iyilerin düşünce yapısına geçeceğini savunmuştur.

Bu büyük düşünce hatası ve benzerleri zamanında şeytani fikirlerin gelişmesine zemin sağlamış ve sonunda Holokost gibi korkunç bir trajediye neden olmuştur.”

Düşünceleri ve kitapları sosyalizmden modern matematikteki küme teorisine kadar yaşadığımız modern dünyaya ışık tutmuş bir zeka nasıl olur da Hitler’in yapacaklarını görmekten aciz kalabilir.

Kaçınılmaz bir şekilde kendime sormadan edemediğim bu sorunun cevabından daha önemli olan ve size göstermek  istediğim gerçek; kötü niyetlilerin iyilerin dünyasındaki saflığı ve avantajı kullanarak nereye kadar gidebilecekleri.

Ancak ünlü İngiliz  Filozof 1937 yılını takip eden yıllarda

Hitler’in Yahudilere yaptıklarına şahit olduktan sonra fikirlerini değiştirmiştir.

Russell savaşı  hiçbir zaman bir sorun çözücü olarak görmemiştir.

Avrupa’nın dev bir savaşa sürüklendiği o yıllarda bile  pasifist filozof; ‘kötülerle şiddet yolu ile mücadele edenlerin bu savaştan kötülük öğrenerek çıkacaklarını’ öngörmekte idi.

Bertrand Russell kendi kelimeleri ile 2. Dünya Savaşı için şöyle konuşmuştu: “Savaşı kazanabiliriz ya da  kaybedebiliriz. Yenilirsek elbette bu iyi olmaz. Ancak kazanırsak da savaş sırasında düşmanı mağlup ederken öğreneceğimiz şeytanlıklar, dünyayı, savaşı kaybettiğimiz halde olacağından daha iyi bir yer yapmayacaktır.”

Elbette bu sözler semavi dinlerin temel felsefesini oluşturan, barışı ve iyiliği yücelten yüce bir düşüncenin ilhamı olarak sarf edilmiştir.

Ancak bu resim gerçeğin tamamı değildir.

Aynı yüce din felsefesi düşmanlarının farkına varmak konusunda da birçok tavsiyede bulunmuştur.

ABD’deki özgürlüğü kullanarak 11 Eylül saldırısını planlayanlar, Avrupa’daki ifade özgürlüğünü  savunarak neo-Nazi akımlarını ateşleyenler, Ortadoğu’da güya bağımsızlık hareketlerinin trenlerine binerek ülkelerini ortaçağın karanlıklarına götürmek isteyenler hep bu şeytani sınıftandır.

Bu adamları barış ile, görüşme ile durdurmayı düşünenler ya aptaldır ya da onların tarafına geçmiş kişilerdir.

Dolayısı ile bu dünyada en azından şimdilik silahlara ihtiyaç vardır.

Hatta bugün nispeten bir barış içinde yaşıyorsak bunun için silahların caydırıcı  gücüne teşekkür etmeliyiz.

Russell’ın, Hitler’in komutanlarını akşam yemeği soframıza davet etme fikrine gelince, Hitler’in doğmamış çocuklarını bir cuma gecesi aile yemeğine çağırmış olsaydık, belki 6 milyon Avrupalı Yahudi  kurtulmuş olacaktı.