Dünya müziklerini takip edenler bilir, Fado şarkıcıları arasında en alımlısıdır Ana Moura… Güzelden anlayan ünlü şarkıcı Prince’in de peşine düştüğü ve sık sık sesine olan hayranlığını dile getirdiği yıldız, aralarında Mick Jagger gibi efsanevi isimlerin de bulunduğu birçok sanatçıyla aynı sahneyi paylaşmış. Fado ile cazı müthiş bir incelikle buluşturan ‘Desfado’nun arkasında Joni Mitchell’in da yıllarca yapımcılığını üstlenen Larry Klein var. 5 Mart’taki konseri öncesinde Moura sorularımızı yanıtladı
2007 yılında Amalia Rodrigues Vakfı tarafından verilen ‘Fado'nun En Büyük Yıldızı’ ödülünü kucakladığından beri, Ana Moura Fado’yu farklı türlerle ustalıkla buluşturuyor. Bu son albümünde de sanatçı, ünlü caz efsanesi Herbie Hancock ile işbirliği yaptı. Moura, dünya turnesi kapsamında yeni şarkıları ile ilk kez 5 Mart’ta İstanbul Cemal Reşit Rey sahnesinde olacak.
Son çalışmanız ‘Desfado’da efsanevi cazcı Herbie Hancock ile bir araya geldiniz; albümünüze olan katkısından söz eder misiniz?
Albümüme böylesine harika bir müzisyen dâhil olduğu için çok mutluyum. Bana ne zaman birlikte çalışmayı hayal ettiğim bir müzisyeni sorsalar hep Herbie Hancock derdim; hayalim gerçek oldu. Ayrıca Hancock’ın şarkıda Fender Rhodes piyano kullanışına da bayılıyorum.
Albümde Joni Mitchell şarkılarından ‘A Case Of You’yu yorumladınız; bu şarkı size neler hissettiriyor?
‘A Case Of You’ en sevdiğim Joni Mitchell şarkısı. Aslında albüm prodüktörüm Larry Klein, yıllarca Joni Mitchell’in de prodüktörlüğünü yapmış biri olarak şarkıyı kaydetmemi teklif edene kadar bunu yorumlamak aklıma gelmemişti. Bu fikir beni çok mutlu etti.
‘Desfado’ her anlamda farklı bir çalışma olmuş; yeni albümünüzün müziklerini bize nasıl tarif edersiniz?
Yeni albümde çok farklı türleri Fado ile birleştirdik. Geleneksel Fadolar olduğu kadar caz ile etkileşenler de var. Albümde ayrıca Portekiz’in kuzeyine ait geleneksel folk müzikleri de bulunuyor.
Albümde ayrıca yine Portekiz çıkışlı, adı uluslararası caz arenasında da parlayan genç şarkı yazarı Luisa Sobral ile çalışmışsınız; nasıl bir araya geldiniz?
Çok iyi arkadaşız ve müziklerine bayılıyorum. Dolayısıyla yeni albüm hakkında ne yapsak diye düşünmeye başladığımda aklıma ilk gelen isimlerden biri de o oldu.
2013’te Portekiz’de gerçekleşen kapalı gişe konserlerinizden sonra büyük bir dünya turnesine çıktınız; bir şarkıcı olarak turnelerin en sevdiğiniz yanı nedir?
Turnelerin en sevdiğim yanı farklılıklarla karşılaşmak… Farklı ortamlar, farklı yemekler, farklı yaşamlarla buluşmak çok ilginç. Hatta konserlerimde, dinleyicilerin müziklere verdikleri tepkilerinden bile ziyaret ettiğim ülkenin mizacını, ruh durumunu sezebiliyorum, bütün bunlar da çok hoşuma gidiyor.
Röportajlarınızda ‘Aconteceu’ nun sizi sahnede en çok hüzünlendiren şarkınız olduğunu söylüyorsunuz; Desfado’da da hüzünlü parçalar var mı?
Yeni albümümdeki aşk şarkılarında da aynı melankoli tadı var ama yine de daha öncekilere göre daha az kederli bir çalışma oldu. Buradaki parçalar için yeni nesil şarkı yazarlarını davet ettim. Onlar bugünlerin duygularını ve Portekiz’ini temsil ediyorlar.
5 Mart’ta İstanbul’dasınız; dünyayı gezen bir şarkıcı olarak bu şehirde sizi en çok neler çekiyor?
Camileri, kiliseleri, sinagogları, Kapalıçarşı gibi pazarların kokularını, renklerini ve mutfağınızı çok seviyorum.