Efsane Tenor José Carreras yeniden İstanbul’da! 29 Mart 2014 akşamı Zorlu Center PSM’de sahne alacak olan Carreras’a, Türkiye’deki genç meslektaşı soprano Simge Büyükedes ile orkestra şefi David Giménez eşlik edecek.
Ne dinleyelim?
Dünya standartlarında bir konser: Efsane Tenor José Carreras yeniden İstanbul’da! 29 Mart 2014 akşamı Zorlu Center PSM’de sahne alacak olan Carreras’a, Türkiye’deki genç meslektaşı soprano Simge Büyükedes ile orkestra şefi David Giménez eşlik edecek. Hiç şüphesiz 21. yüzyılın en önemli tenorlarından olan José Carreras, dünyanın en tanınmış opera sahnelerinde ve festivallerinde sahne aldı. Carreras daha önce, Domingo ve Pavarotti ile birlikte milyonlar tarafından dinlenen ‘3 Tenors’ grubunun bir parçasıydı. José Carreras’ın katkıda bulunduğu albümler toplamda 70 milyon sattı. Efsane tenoru, Brit Ödülünü alırken izleyen bir eleştirmen “Carreras, aşk, ölüm, hayaller, tutku dolu şarkılarını, tıpkı daha önce Caruso’nun yaptığı gibi, tüm benliğiyle seslendiriyor,” diyor. “İstanbul’a geleceğim ve Zorlu Center PSM’de sahne alacağım için çok büyük mutluluk duyuyorum,” diyor José Carreras. 29 Mart opera, operet ve müzikal şarkılarının efsane tenor tarafından seslendirileceği unutulmaz bir gece olacak. (Biletler: http://www.zorlucenterpsm.com/tr/etkinlik-takvimi)
Ne izleyelim?
Tangoseverlere müjde, Forever Tango 21 - 23 Mart 2014 tarihlerinde, Zorlu Center PSM’de sahne alıyor. Tango, parçalanıp dağılan Avrupa’daki ümitsiz yoksulluk yüzünden on dokuzuncu yüzyılın son 25 yılı boyunca evlerini terk etmek zorunda kalan binlerce erkek tarafından hayat verilen bir duygu, bir heyecan ve kültür. Bu insanlar, birçok Avrupa kentinden kalkan buharlı gemileri doldurarak talihlerini aramak üzere Amerika’ya giderken yanlarında tangoyu da götürdüler. 1990’da San Diego’da gösterime başlayan Forever Tango, 1996 yılında San Francisco’da en iyi turne müzikali oldu. Bay Area Critics Birliği Ödülü’nü kazandı. 1997-98 yıllarında, 14 ay boyunca Broadway’de oynadı ve daha sonra Tony ve Drama Desk ödülleri adaylıklarıyla tekrar iki önemli gösteri için Broadway’e döndü. Amerika’yı baştanbaşa dolaşan Forever Tango dünya çapında da birçok gösteriyle tango severlerle buluştu. Bu sene dokuz haftalık şovuyla Broadway’e dönüş yapan Forever Tango sonsuzluğa doğru yaptığı yolculuğunda ilk kez İstanbul’a uğrayacak ve sonsuza kadar sürmesini isteyeceğiniz bu büyüleyici gece hafızanızdan asla silinmeyecek. (Biletler: http://www.zorlucenterpsm.com/tr/etkinlik-takvimi)
Nerede yiyelim?
Tarihi Pera’da, Palazzo Donizetti Hotel’in muhteşem manzaralı terasında yerini alan Duble Meze Bar, şehrin merkezinde sunduğu özgün, huzurlu ve keyifli atmosferini, Emre Çapa ve Arto Ankaralıyan’ın modernleştirdiği meze yorumlarıyla birleştirerek unutulmaz bir lezzet deneyimi vaat ediyor. Türk mutfağının geleneksel tatları özel dokunuşlarla hayat bularak ilginç olduğu kadar cezbedici lezzetler sunuluyor. Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar mutfağından esinlenilen meze tabaklarında yerini alan lezzetler, her daim sezona ve tazeliğe göre yeniliyor. Duble mezelerinde kullanılan lokal ürünler, modern çağın getirdiği en son teknikler ile pişirilerek sunuluyor. Duble’nin kalbi konumundaki yaklaşık 10 metre uzunluğundaki meze barı: ister yemek yemek ister 40’tan fazla meze siparişi vermek isteyenler tarafından kullanılabiliyor. Pera’nın tüm enerjisini hissettiren atmosferi, yarım adanın gizli kalmış güzelliğiyle huzuru sunan terası ile Duble, kısa zamanda yeni sezonun gözdesi olmaya aday! Mekânda, minimal dokunuşlar ve doğal dokuların yanı sıra ağırlıklı olarak ahşap dikkat çekerken, aynı zamanda şık bir ambiyansla yaratılan kentli yaşam tarzı sıcak bir havayla birleşiyor. (Rezervasyon için: 212 244 01 88)
Ne Okuyalım?
Avram Ventura’nın Kırk Ayna – Öykülerin Işığında Derlemeler isimli kitabı Etki Yayınları’ndan piyasaya çıktı. Ağzınıza bir parmak bal çalmak için, arka kapağından bir alıntı: Savaştan dönen bir asker, küçük bir köyden geçiyormuş. Köyün dibindeki duvardan birinde, tam on ikiden vurulmuş yüzlerce nişan tahtası görmüş. Asker keskin bir nişancıymış. Küçücük köyden kimin bu kadar iyi atışlar yaptığını merak etmiş. Bütün gününü nişancıyı arayarak geçirmiş. Sonunda onun genç bir delikanlı olduğunu görmüş. Genç adamı köyün en uç noktasına kadar götürüp, ona iki vurulmuş hedefleri göstermiş. “Bunları sen mi yaptın?” diye sormuş. “Evet, ben yaptım,” diye yanıt vermiş delikanlı. “Nasıl yaptığını anlayamıyorum,” demiş asker. “Çok keskin nişancı olmama karşın, hedefi asla yüzde yüzlük bir başarıyla vuramam. Sen bunu nasıl başarıyorsun?” “Aslında oldukça basit sayılır,” diye belirtmiş oğlan. “Önce ateş ediyorum, sonra hedef tahtasını çiziyorum.” Çoğu kez benimde yaptığım gibi... Bir konuyu ele alırken, aklıma gelen bir öyküyü aktardığımda, onun ışığında sözlerimi daha çok güçlendirdiğimi sanıyorum. Kimi zaman da okuduğum bir öykünün iletisi, beni o konu hakkında yazmaya itiyor. Bir başka deyişle, onlardan aldığım ışığı kendi görüşlerimle destekleyerek yansıtmaya çalışıyorum. Sipariş için: http://www.gozlemkitap.com/default.asp?page=products
Nereden Alalım?
1895 yılında Jean Cesar Reboul tarafından Beyoğlu’nda Grande Pharmacie Parisienne-Büyük Paris Eczanesi adıyla kurulan Rebul Eczanesi, Osmanlı’nın son dönemine tanıklık eden ve günümüze kadar kurulduğu yerde yaşamını sürdüren tek eczane. Cumhuriyet tarihinin ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu, 1938 yılında Türk halkını Lavanta kolonyası ile tanıştırdı. Lavanta kolonyasının keşfedildiği eczanenin altındaki küçük denemeler ise son bulmadı; aynı bir kozmetik atölyesiymiş gibi, lavantalı sabunlar, yüz ve vücut kremleri de üretilmeye başlandı. Rebul Lavanta Kolonyası, kısa süre içinde Pera’nın erkekleri başta olmak üzere, İstanbul beyefendilerinin kokusu haline geldi. Rebul lavanta, kolonyadan ziyade daha çok babadan-oğula geçen farklı bir mirasa dönüştü. 118 yıllık deneyim ve mirasla yeniden yorumlanan Rebul, Şimdi ATELIER REBUL mağazalarıyla, nesillerdir süregelen bilgi birikimi ve deneyimi sayesinde, doğanın saflığını bir sanatçı hassasiyetiyle işliyor, güzelliği ve sağlığı bilimsel uzmanlıkla bir araya getiriyor. Zorlu’daki mağazaları görülmeye değer.
Nereye Uğrayalım?
Her hafta yeni bir mekânın açıldığı Karaköy’de mola adreslerinin en yenisi Press Karaköy. Karaköy’de yenen bir akşam yemeğinin ardından kahvenizi burada içebilir, sabah kahvaltınızı edebilir ya da Pazar tembelliğini üzerinizden atmak için uğrayabilirsiniz. Press’in en ilginç yanı salıncakları – görmeden olamaz demeyin! Kahve menüsündeki bol seçenek arasından favorim Cafe Bombon; yemeğin üstüne iyi gidiyor! Menüde espresso çeşitleri, yöresel yerel kahveler ve dünya kahvelerinden örneklerin yanısıra porsiyon tatlılar ve tuzlu seçenekler, bagel ve paniniler var. Mekânın en keyifli köşesi olan salıncakta sallana sallana nefis Cafe Bombonlarınızı içebilirsiniz. Espresso bazlı bu kahve ve yanında ikram edilen fıstıklı kurabiyeler de leziz. Press Karaköy’de geçirilecek günlerde eminim çoğunluğun sık ziyaret edilecekler listesinde olacak. Belki çoktan gittiniz bile ya da ilk fırsatta gideceksiniz. Kemankeş Mah. Hoca Tahsin Sokak No.15 Karaköy.