Bu hafta ağımıza takılanlar

Geçen cumartesi bir yazı yazdım. Hayatım kaydı. Aman ya, siz yapmayın ya! Ben sizi seviyorum, çok da beğeniyorum. “Dünyaya erkek olarak gelsem, bir Yahudi sevgili yapardım kendime” dedim, daha ne diyeyim? Ayşe Arman, http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26155614.asp

İzak BARON Diğer
9 Nisan 2014 Çarşamba

SEÇİM ÖNCESİ GIRGIR BİR YAZI YAZMAK İSTEDİM. SOSYOLOJİK BİR ANALİZ DEĞİLDİ YANİ...AMA GALİBA BECEREMEDİM...

Geçen cumartesi bir yazı yazdım.

Hayatım kaydı.

Aman ya, siz yapmayın ya!

Ben sizi seviyorum, çok da beğeniyorum. “Dünyaya erkek olarak gelsem, bir Yahudi sevgili yapardım kendime” dedim, daha ne diyeyim?

O yazıda size akıllı diyorum, bakımlı diyorum, estetik duyguları çok gelişmiş diyorum, sade ve derin diyorum, yalın ve rafine diyorum, renkliler diyorum, hayatı yaşanılır kılıyorlar diyorum. Ve evet, erkekleri şahane idare de edebiliyorlar diyorum.

Allah aşkına, bunun nesi kötü?

Hesapçılık değil ki bu.

Kafan çalışıyorsa, çocuğunu da idare edersin, kocanı da arkadaşını da. Hayat böyle bir şey. Hepimiz, birbirimizi idare ediyoruz.

Bir tek aynı zamanda meslekleri de var, üretiyorlar demedim. O yazıda eksik olan buydu. Ama o zaman isim vermem gerekecekti, daha fazla ayrıntıya girmem gerekecekti, reklam gibi olacaktı, yazı uzayacaktı...

Seçim öncesi gırgır bir yazı yazmak istedim.

Sosyolojik bir analiz değildi yani...

Ama galiba beceremedim...

Yazının altına bir ‘hamiş’ koyup, “Aman diyeyim, okuduklarınızı çok da ciddiye almayın. Genellediğimi sakın ola sanmayın, gülüp geçin!” yazacaktım...

Sonra, “Gerek yok, nasıl olsa anlarlar!” dedim.

Ama sonuç şu oldu:

Beni bir tek siz anladınız, siz de yanlış anladınız!

Gerçekten kötü bir niyetim yoktu, hadi lütfen barışalım...

Ayşe Arman

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26155614.asp

 BUNUN GİBİ ANTİSEMİTİZM SAYILAMAYACAK KİMİ BEYANLAR, HATTA KİMİ “İLTİFATLAR” BİLE İNSANI YAHUDİ KILAR

Binlerce yıldır süren gelenek, bundan hiç bahsetmiyor ama işte yine birimiz, hepimiz olmuşuz. Bir kadının lafı tüm Musevi kadınlar için geçerli olmuş ve o başlık bu yüzden öyle atılmış.

Bunun gibi antisemitizm sayılamayacak kimi beyanlar, hatta kimi “iltifatlar” bile insanı Yahudi kılar. Fakat onlara da dikkat etmeli çünkü ilginçtir ama Stefan Zweig’ın İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaptığı şu tespit bugün Türkiye’de geçerli: “Daha önceki Yahudi nesillerde duyulmayan kimi sözler, örneğin "Yahudi olduğum için çok mutluyum" ya da "Yahudi'den başka ırkın mensubu olmak istemiyorum!" artık daha sık kulağa gelmekte. Yahudileri aşağılayan ve ikinci sınıf insanlar olarak kabul eden antisemit yayınlar şu sıralar çoğalırken, kendilerinin bütün ırk ve uluslardan daha üstün olduğunu iddia eden karşıt yayınların da arttığı görülüyor. Bütün bu olup biteni dikkatle izleyen, her şeye kulak kabartan biri, Yahudiliği bu dünyadaki en üstün, en değerli ırk olarak gören ona her yerde haksız davranıldığından söz edenlerin kendilerine olan hayranlıklarının çoğu kez gerçek değil yapmacık olduğunun farkına varır. Seslerini yükselten, Yahudiliğin ne kadar mükemmel bir ırk olduğunu övünerek ve coşkuyla herkese anlatan bu kişiler insana, ormanda tek başına kaldığı için korkan bir çocuğun yüksek sesle şarkılar söylemesini anımsatıyor.[1]

Ne ormanda, ne Park’ta tek başımıza değiliz. Hepimiz -Musevi kadınlar da dâhil tabii- biliyoruz ki; insan insanı yalnız bırakabilir ama doğa insanı kucaklar! Ve bu yüzden onun öğretileri din, millet, renk, yaş tanımaz; sadece hayatı tanır.

Ve sadece bu yüzden, Yahudi milleti binlerce yıldır, anadan kıza aktarılan gelenek gereği; kadeh tokuştururken “Lehayim!” (Yaşama!) der ve yaşama içer!

Kadınların erkekleri sağmaktan söz etmediği bir Yaşama!

Rita Ender

http://www.agos.com.tr/erkekleri-sagmak-ve-sarap-kadehlerini-hayat-icin-carpistirmak-6932.html

 

  • BİR NEFRET SUÇU KİMİN UMURUNDA OLURDU Kİ? HELE Kİ YAHUDİLERİ, ATEİSTLERİ VE ZERDÜŞTLERİ HEDEFLİYORSA…

8 Mart günü akşam saatlerinde ajanslardan geçen haber önce göz ardı edildi.

Belki görülmek istenmedi belki de sadece gözden kaçtı.

Öyle ya daha önemli gündemleri vardı Türkiye’nin.

30 Mart’ta seçim yaklaşıyordu.

Bir nefret suçu kimin umurunda olurdu ki?

Hele ki Yahudileri, ateistleri ve Zerdüştleri hedefliyorsa…

Hiçbir siyasi parti hızla tepki göstermedi.

Ne de olsa “kendi kesim”lerini doğrudan ilgilendirmiyordu.

Onları uyandıransa bir gün sonra, 9 Mart’ta Türkiye Hahambaşılığı-Türk Musevi Cemaati’nin açıklaması oldu.

Nefret söylemi uyarısında bulunan duyurunun ardından konuyu gündemine taşıyan sadece ana muhalefetti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu basın toplantısı düzenledi.

“Bu sözlerin hepimizin kanını dondurması lazım. Bunlar ırkçı söylemlerdir, yasalarımıza göre bile suç. Hangi zihniyet, hangi kafayla böyle ifadeler kullanılabilir?" dedi.

(...) Belki bir gün, bir siyasi parti çıkar,  Başbakan’ın “affedersin Rum” sözüne de, Türkler, Kürtler, Araplar diye başlayan ve devam eden, Osmanlı’dan beri birinci sınıf olan zümreye yapılmışçasına tepki gösterir.

Eski Bakan Çağlayan’ın Yahudileri, ateistleri ve Zerdüştleri hedef alan ifadelerini de kendi inanç ve tercihi hedef alınmışçasına eleştirir.

Kim bilir?

M.Serdar Korucu

http://www.demokrathaber.net/hdpnin-yahudi-ateist-zerdust-sinavi-makale,7615.html

 

  • NETİCE İTİBARİYLE POLLARD İSRAİL İÇİN ÇOK DEĞERLİ BİR CASUS. KENDİSİNE BÜYÜK HİZMETLERİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR

Pollard, tutuklandığı 1985’ten beri 29 yıldır hapiste.

Kendisi şartlı tahliyeye ehil biri kabul ediliyor.

Eğer bu durum kabul görürse 21 Kasım 2015 tarihinde serbest bırakılabilir.

Zaten ABD de İsrail’le yaptığı “Filistin’le barış görüşmelerine başlayalım” pazarlığında bu hususu öne çıkarıyor.

Uzlaşma sağlanırsa ünlü ajan bu yıl içinde “gerçek” evine dönebilir.

Peki İsrail neden Pollard’ın serbest bırakılmasını istiyor?

Tek bir sebebi yok aslında.

En önemlisi ise şu:

-ABD’de yaşayan Yahudi cemaati ile İsrail vatandaşları Pollard’ı bir “kahraman” olarak kabul ediyor.

Hâlbuki İsrail, uzun süre Pollard konusunu gündeme getirmedi.

Daha çok kapalı kapılar ardında serbest bırakılması için kulis yaptı.

Fakat sonuç alamadı.

1995 yılında, avukatının talebi doğrultusunda Pollard’ı İsrail vatandaşlığına kabul etti.

Üç yıl sonra da (1998) kendisine çalışan bir ajan olduğunu kabul etti ve bunu kamuoyu ile paylaştı.

Pollard’ın serbest bırakılmasını talep edenler savunmalarını şu teze dayandırıyor:

-Elde ettiği bilgiler Amerikan istihbaratına ait değildi. Arap ülkeleri ve Sovyetler Birliği hakkındaydı.

Netice itibariyle Pollard İsrail için çok değerli bir casus.

Kendisine büyük hizmetleri olduğunu düşünüyor.

Onu kurtarmak için her Amerikan Başkanı nezdinde kulis yapmayı bir vazife telakki ediyor.

Serbest bırakılması için de her türlü tavize açık olduğu mesajını veriyor.

Bakalım bu kez başarabilecek mi?

Mehmet Yılmaz

http://www.bugun.com.tr/en-degerli-casus-yazisi-1042529

 

  • HÜKÜMET KANADINDA DA İSRAİL İLE ANLAŞMANIN, CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE ONAYLANMASINA YÖNELİK DEĞERLENDİRMELERİN BAŞLADIĞI ÖĞRENİLDİ

AKP hükümeti, 24 Nisan öncesinde soykırım tasarısının yeniden gündeme gelmesini beklediği Washington’a karşı elini güçlendirmek için İsrail ile tazminat görüşmelerini tamamlamayı ve imza atmayı hedefliyor. Ancak tazminat miktarı, Ankara’nın taleplerinin çok altında kaldı. Pazarlığa 100 milyon doların üstünde bir fiyatla başlayan Türkiye, 20-23 milyon dolar arasında bir rakamda mutabakata vardı. Bu rakam ABD mahkemesinin verdiği tazminattan bile düşük.

Türkiye’deki Twitter ve YouTube yasağıyla ilgili ABD Temsilciler Meclisi’ne sunulan tasarıların, 24 Nisan öncesinde yeni tasarılarla devam etmesi bekleniyor. Washington’da havanın aleyhinde olduğunu bilen hükümet ise, ABD’nin birkez daha “soykırım” yerine “katliam” demesini güvence altına almak ve olası bir yasanın kabul edilmesini önlemek için İsrail ile mutabakata varmayı hedefliyor. Diplomatik kaynaklar, “ABD’de peş peşe Türkiye aleyhine tasarı sunuluyor. Her zaman olduğu gibi 24 Nisan öncesinde de sözde soykırım tasarısı sunulacak. Türkiye’nin bu yasaların kabul edilmesini önlemek için en önemli adımı İsrail ile anlaşmayı hayata geçirmek. Süreçte arabuluculuk yapan ABD’ye neden imza atılmadığını artık anlatmak çok zor” yorumunu yaptı. Hükümet kanadında da İsrail ile anlaşmanın, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde onaylanmasına yönelik değerlendirmelerin başladığı öğrenildi. Kaynaklar, nihai kararın Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından verileceğini belirtirken imzayı daha fazla ertelemenin Washington’da tepkiyi büyüteceğine işaret ediyorlar.

Duygu Güvenç

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/57231/Soykirima_karsi_israil.html#

 

  • Netten okumalar

 

  • ‘ARAPLARLA YAHUDİLERİN PARALEL TARİHİNİ YAZDIM’

http://www.haberturk.com/yasam/haber/936358-araplarla-yahudilerin-paralel-tarihini-yazdim

 

  • İKİ ÜLKENİN BARIŞ FORMÜLÜ: DOĞALGAZ! – UFUK ŞANLI

http://haber.gazetevatan.com/iki-ulkenin-baris-formulu-dogalgaz/623550/30/dunya

 

  • KARMİEL - "DANS EDİYORUM ÖYLEYSE VARIM"

http://www.lilikam.com/2014/04/karmiel.html?spref=fb&m=1

 

  • "HOLOCOUST" - NAZİ TOPLAMA KAMPLARINDAN KAN DONDURAN FOTOĞRAFLAR

http://onedio.com/haber/-holocoust-nazi-almanyasi-toplama-kamplari-81911

 

  • ALBERTO MODIANO: “KİTABIMIN ANA TEMASI ÖTEKİ…”

http://egoistokur.com/alberto-modiano-kitabimin-ana-temasi-oteki-kelimesi/