Macaristan doğumlu Amerikalı gazeteci Joseph Pulitzer, 10 Nisan 1847’de Budapeşte’nin güneyindeki Mako şehrinde doğdu.
Pulitzer ailesi Mako’nun saygın Yahudi tüccarları arasındaydı. 1853’te baba Fülöp Pulitzer artık emekli olacak kadar zengin olduğuna karar verdi ve ailesiyle birlikte Budapeşte’ye yerleşti. Joseph ve kardeşleri özel öğretmenlerden ders almaya, Almanca ve Fransızca öğrenmeye başladılar. Ancak Pulitzer ailesinin hayatı 1858 yılında baba Fülöp’ün vefatıyla değişti. Ailenin işleri bozuldu ve iflas ettiler. Joseph Pulitzer parasızlıktan dolayı genç yaşına rağmen Avrupa’da birçok orduya yazıldı ve görev aldı. 1864’te, henüz 17 yaşındayken Boston’a geldiğinde ABD’de iç savaş sürüyordu ve Joseph’in ilk yaptığı Kuzeylilerin kuvvetlerine yazılmak oldu. Savaştan sonra çok yoksul bir dönem geçirdi. Önce New York’a gitti; burada parklarda yaşadı. Sonrasında St.Louis’e gitti. Bu dönemde balina avcılığından midye toplayıcılığına türlü işlerde şansını denedi ama başarılı olamadı.
1867’de Amerikan vatandaşlığına geçen Pulitzer St. Louis Westliche Post gazetesinin muhabir araması üzerine burada işe girdi ve günde 16 saat çalışmaya başladı. 1872 yılında Westliche Post’ta da editörlüğe yükseldi. 1879 yılında St.Louis Dispatch ve St.Louis Post gazetelerini satın alarak birleştiren Pulitzer ilk gazete patronluğu deneyimini burada yaşadı. Halk adamı rolünü üstlenen Pulitzer, gazetecilikte popülist bir söylem benimsedi. Bugün St.Louis Daily ismini alan gazete 1995’te Joseph Pulitzer IV yönetimden istifa edene kadar ailenin kontrolünde kaldı.
1876’da Missisipili çok zengin bir çiftçi ailenin kızı olan Katherine Davis ile evlenen ve bu evlilikten 7 çocuğu olan Pulitzer, 1883’de New York’a taşındı ve yılda 40.000 dolar zarar eden New York World gazetesini satın aldı. Pulitzer’in liderliğinde, rakibi New York Journal ile büyük bir mücadeleye girişen, “Sarı gazetecilik” olarak adlandırılan ve sansasyonlara önem veren bir politika izleyen World tirajını 15 binden 600 bine çıkarmayı başararak ülkenin en büyük gazetesi oldu.
1885-86 yıllarında milletvekilliği yapan, 1907 yılında sağlık sebeplerinden dolayı işlerini editörü Frank Cobb’a ve oğluna bırakan Pulitzer, 29 Ekim 1911’de vefat etti. Mirasında, hayalini kurduğu gazetecilik okulunun kurulması için Columbia Üniversitesi’ne 2 milyon dolar bıraktı. 1917’de ise Columbia Üniversitesi ilk Pulitzer Gazetecilik Ödüllerini dağıttı. Bugün bu okul dünyanın en iyi gazetecilik okulu sayılırken, Pulitzer Ödülleri de dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak nitelendiriliyor.