Bu hafta ağımıza takılanlar

2010’da resmen görev süresi olan Filistin devlet başkanı Abbas, 4 yıldan beri, deyim yerindeyse uzatmaları oynamakta, meşruiyet sorunları yaşamaktadır. El Fetih, Batı Şeria’ya sıkışan siyasal konumuna, açılım getirmeye çalışmakta, Gazze’de de vücut bulmaya gayret etmektedir. ”Bölünmüş Filistin”in “Birleşik Filistin”e dönüşmesinde, kuşkusuz en göze çarpan sorun coğrafi olarak Batı Şeria ve Gazze’nin karasal anlamda birbirinden kopuk olmasıdır. DENİZ TANSİ – politikaakademisi.org

İzak BARON Diğer
30 Nisan 2014 Çarşamba
  • Ancak bundan daha önemli olarak, siyasal ayrımlar, farklı sosyolojik ve ekonomik yapılanmalar, iyimser yorumları azaltmaktadır. İsrail’le “barış görüşmeleri”ne karşı tavırlar koyan bir siyasal ortakla, olası bir Filistin “ortak hükümeti”, El Fetih’i zayıflatacak, Hamas’ı güçlendirecekir. Hele muhtemel bir İsrail müdahalesi olursa, Hamas, Batı Şeria’da bile El Fetih’i geriletebilir. Siyasal iktidarın “benimsediği”, Filistin uzlaşması, Batı tarafından kuşkuyla karşılanıyor. 2014′ün geriye kalanı, bu konudaki ihtilafların artmasına tanık olacaktır. DENİZ TANSİ – politikaakademisi.org
    •  
  • SOYKIRIM SÖZCÜĞÜNÜN KULLANILMAMASINDA DİPLOMATLARI VE LOBİCİLERİMİZİN YANINDA KAMHİ'NİN DE ROLÜ VAR

Duayen sanayici Jak Kamhi, her yıl 24 Nisan yaklaşırken ABD'nin başkenti Washington'a gider ve bir hafta orada kalır. Bu yıl da öyle yaptı.

ABD Başkanı Obama, Ermeniler'in 1915'teki olayların yıl dönümü kabul ettikleri 24 Nisan günüyle ilgili açıklamasında bu yıl da "Soykırım" demedi, "Büyük Felaket" anlamına gelen "Meds Yeghem" ifadesini kullandı. Türkiye, bir kez daha rahatladı.

Soykırım sözcüğünün kullanılmamasında diplomatları ve lobicilerimizin yanında Kamhi'nin de rolü var. Hayatını anlattığı kitabında da yazdığı gibi Kamhi, ülkemizin sorun yaşadığı konularda etkili bir Türk vatandaşı olarak elinin uzandığı etkili şahsiyetlerle her zaman diyalog içinde olur.

Hatta öğrendiğime göre Kamhi, Obama'nın açıklamasını önceden de okumuş.

Profilo Holding'in CEO'su Göksen Körezlioğlu, Kamhi'nin Obama ile iyi bir dostluğu olduğunu anlattı.

Perihan Çakıroğlu

http://www.bugun.com.tr/kamhi-ile-obamanin-dostlugu-ve-buyuk-felaket-yazisi-1080239

 

  • FKÖ VE FİLİSTİN YÖNETİMİ LİDERİ ABBAS, BU ANLAŞMANIN HEMEN ARDINDAN ABD DIŞİŞLERİ BAKANI KERRY İLE YAPTIĞI TELEFON KONUŞMASINDA, “HAMAS VE FETİH’İN BİRLİK HÜKÜMETİ ŞİDDETİ REDDEDECEK VE İSRAİL DEVLETİNİ TANIYACAK” DEMİŞ 

Hamas ve FKÖ liderliğinin çarşamba günün imzaladıkları “şey” aslında bir “çerçeve anlaşma”, öncelikle bir teknokratlar hükümetinin oluşturulmasını öngörüyor. Bu teknokratlar hükümeti, gelecek 6 ay içinde, en son 2005 ve 2006’da gerçekleşen başkanlık ve yasama meclisi üyelikleri seçimleri için gereken zemini hazırlayacak; bir anlamda birlik sürecini ete kemiğe büründürecek. 

FKÖ ve Filistin Yönetimi lideri Abbas, bu anlaşmanın hemen ardından ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile yaptığı telefon konuşmasında, “Hamas ve Fetih’in birlik hükümeti şiddeti reddedecek ve İsrail devletini tanıyacak” demiş. Abbas, kurulacak hükümetin kendisinin hükümeti olacağını, kendisinin politikalarını benimseyeceğini, iddia etmiş (Jarusalem Post, 26/04). Hamas’ın bu koşulları benimseme olasılığı yüksek değil. 

Diğer taraftan, Kerry’nin dokuz aydır yoğun biçimde sürdüğü diplomasi trafiğine karşın barış sürecinin, Kudüs’ün yönetimi, 1948’de sürgüne gidenlerin, ailelerinin geri dönme hakkı, İsrail’in sınırları gibi temel anlaşmazlık konularında hâlâ bir ilerleme yok (Israel News, 26/04).

Gözlemciler, bu “birlik” anlaşması başarılı olursa, İsrail ve ABD birleşik Filistin yönetimini tanımamakta ısrar ederlerse, Filistin Yönetimi’nin Birleşmiş Milletler’e ve diğer uluslararası kurumlara “devlet” olarak başvurmasının, İsrail’e yönelik bir ekonomik boykotun inşa edilmesinin, hatta yeni bir “intifada” olasılığının gündeme gelebileceğini düşünüyorlar (Israel News). Son yıllarda bölge olaylarının arka plana ittiği İsrail-Filistin sorunu yeniden gündemin ön sıralarına yükselecek gibi görünüyor.

Ergin Yıldızoğlu

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/65533/Filistin_de_Birlik_ve_Baris_Surecleri_ic_ice.html#

 

  • İSRAİL’LE ‘BARIŞ GÖRÜŞMELERİ’NE KARŞI TAVIRLAR KOYAN BİR SİYASAL ORTAKLA, OLASI BİR FİLİSTİN ‘ORTAK HÜKÜMETİ’, EL FETİH’İ ZAYIFLATACAK, HAMAS’I GÜÇLENDİRECEKİR

Gazze’deki “tek taraflı” yönetiminin, hem Suriye-İran çizgisinden siyasal açıdan uzaklaşması, hem de Suriye’nin içine düştüğü kaos ortamında, destek verme şansının kalmamasıyla, Hamas birtakım manevralar hesaplamaya başladı. El Fetih’in, İsrail’le yürütülmesi planlanan “barış görüşmeleri”ni bitiren “Hamas’la uzlaşma” yaklaşımı ise İsrail karşısında yeni hamle yapma şansının azalması, İsrail’in Batı Şeria’da, yerleşimciler dahil birtakım konularda geri adım atmamasından kaynaklanmaktadır.

2010’da resmen görev süresi olan Filistin devlet başkanı Abbas, 4 yıldan beri, deyim yerindeyse uzatmaları oynamakta, meşruiyet sorunları yaşamaktadır. El Fetih, Batı Şeria’ya sıkışan siyasal konumuna, açılım getirmeye çalışmakta, Gazze’de de vücut bulmaya gayret etmektedir. ”Bölünmüş Filistin”in “Birleşik Filistin”e dönüşmesinde, kuşkusuz en göze çarpan sorun coğrafi olarak Batı Şeria ve Gazze’nin karasal anlamda birbirinden kopuk olmasıdır. Ancak bundan daha önemli olarak, siyasal ayrımlar, farklı sosyolojik ve ekonomik yapılanmalar, iyimser yorumları azaltmaktadır.

İsrail’le “barış görüşmeleri”ne karşı tavırlar koyan bir siyasal ortakla, olası bir Filistin “ortak hükümeti”, El Fetih’i zayıflatacak, Hamas’ı güçlendirecekir. Hele muhtemel bir İsrail müdahalesi olursa, Hamas, Batı Şeria’da bile El Fetih’i geriletebilir. Siyasal iktidarın “benimsediği”, Filistin uzlaşması, Batı tarafından kuşkuyla karşılanıyor. 2014’ün geriye kalanı, bu konudaki ihtilafların artmasına tanık olacaktır.

Deniz Tansi

http://politikaakademisi.org/birlesik-filistin/

 

  • HAMAS, GAZZE ŞERİDİ'NDE HALK ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRDIKÇA ARTIRDI. ŞERİATA DAYALI BİR SİSTEM KURDU

Malum, bugünkü durumu yaratan olayların temeli 2006'daki seçimler. Oyların çoğunluğunu Hamas aldı, ancak taraflar hükümet üzerinde uzlaşamadı. Bunun üzerine silahlı çatışmalar başladı ve Ağustos 2007'de de zaten toprakları bölünmüş durumdaki Filistin, bu kez siyaseten de ikiye ayrıldı. 

Ve o dönemden bu yana da çok şey değişti. Hamas, Gazze Şeridi'nde halk üzerindeki baskıyı artırdıkça artırdı. Şeriata dayalı bir sistem kurdu. 

İronik bir şekilde, hem dayatılan yeni yaşam tarzına hem de ekonomik sıkıntılara halkta doğan tepkinin arttığı her dönemde, Hamas'ın yardımına İsrail koştu. İsrail'in düzenli olarak yaptığı hava saldırıları, halkın da Hamas'ın etrafında birleşmesini sağladı. Bir de üstüne, 2007'deki Dökme Kurşun ve 2012'deki Savunma Sütunu operasyonlarında Hamas'ın teslim olmaması eklenince, iktidarını iyice güçlendirdi.

Batı Şeria'da ise barış sürecinin bir türlü ilerlememesi ve meşru yönetim olmalarına karşın altyapı, işsizlik gibi kronik çözümlerin değil çözülmek, giderek kötüleşmesi El Fetih'in zayıflamasına neden oldu. El Fetih, durumu İsrail'e karşı sert bir tutum benimseyerek ve içeride İslam eksenli politikalar uygulayarak kurtarmaya çalışsa da bunların ne kadar başarılı olduğu şüpheli.

İrem Köker

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26285613.asp

 

  • “KARABORSACI YAHUDİ” KARİKATÜRLERİ İLE DOLUP TAŞIYOR TÜRK MATBUATI. 1942 YAZ AYLARI, TEK PARTİ İKTİDARI BU GİBİ HABER VE KARİKATÜRLERLE HALKI VARLIK VERGİSİ’NE HAZIRLIYOR

“Karaborsacı Yahudi” karikatürleri ile dolup taşıyor Türk matbuatı. 1942 yaz ayları, tek parti iktidarı bu gibi haber ve karikatürlerle halkı Varlık Vergisi’ne hazırlıyor. Başbakan Şükrü Saracoğlu basına kapalı CHP grubunda “Çıkaracağımız Varlık Vergisi ile piyasalarımıza egemen olan yabancıları ortadan kaldıracağız, biz Türk’üz, Türk piyasasını Türklere vereceğiz” diyor. Türk olmayan ve fakat Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Rum, Ermeni ve Yahudileri öldürmenin başka yöntemi. Varlık Vergisi adı altında, servet vergisi ile onların varlıklarına el konuyor. Deyim yerinde ise ekonomik soykırım. İnanılmaz miktarlarda konulan vergiyi ödeyemeyenler sürgüne gönderiliyor. Vergiden etkilenen gayrimüslimlerin oranı yüzde 87. Müslümanlar yüzde 7, diğer yüzde 6.

Bizim tarihimizde bu gibi facialar eksik değil. Ne okullarda okuruz, ne konuşuruz, 1915 Ermeni tehciri ve Varlık Vergisi faciası dışında, 1934 Trakya Yahudi tehciri ile 1955 6-7 Eylül faciasını da bir kenara yazın. Hiçbiriyle hesaplaşmak gibi bir âdetimiz yok.

Derin devlet sadece faili meçhullerde değil, bir de bu gibi işlerde faal.

Yalçın Doğan

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26296515.asp

 

  • Netten okumalar

 

  • İLİA’NIN BOSTANI – İSMAİL CEM ÖZKAN

http://www.acikgazete.com/yazarlar/ismail-cem-ozkan/2014/04/25/ilia-nin-bostani.htm?aid=55073

 

  • ROZ KOHEN

http://rozkohen.blogspot.com/