Türkiye’nin yüz akı: ALTIN PALMİYE CEYLAN’IN

67. Uluslararası Cannes Film Festivali, Türk sinemasının zaferiyle noktalandı. Daha önce bu festivalde çeşitli ödüller kazanan Ceylan, birincilik ödülü sayılan ödüle ‘Kış Uykusu’ ile ulaştı

Viktor APALAÇİ Sanat
28 Mayıs 2014 Çarşamba

Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye’sini eline aldığında ağzından çıkan ilk sözleri “Bu ödülü beklemiyordum. Benim için büyük sürpriz oldu,” idi. Benim için ise ödül sürpriz olmadı. ‘Kış Uykusu’nu izledikten sonra yazdığım yazının başlığında Ceylan’ın Altın Palmiye’ye yakın olduğuna vurgu yapmıştım. Bu ödülü evvelce kazanmış Ken Loach ve Dardenne Kardeşleri, sinemanın dev isimleri David Cronenberg, Jean-Luc Godard, Atom Egoyan, Mike Leigh gibi dev yönetmenleri geride bırakan Ceylan, alçakgönüllülüğüyle, samimiyetiyle, kararlılığıyla Cannes’da takdir topladı. Bu yazımda sadece ondan bahsetmek istedim. Diğer ödüller haftaya kaldı

Nuri Bilge Ceylan Altın Palmiye’sini eline aldığında ağzından çıkan ilk sözleri: “Bu ödülü beklemiyordum. Benim için büyük sürpriz oldu” idi. Benim için ödül sürpriz olmadı. Filmi izledikten sonra yazdığım yazının başlığında CEYLAN’ın ALTIN PALMİYE’YE YAKIN olduğuna vurgu yapmıştım.

Kış Uykusu’nun gösterileceği salona girerken uzun süre ayakta alkışlanarak Cannes’daki yüksek kredisini gösteren Ceylan’ı filmin sonunda tüm salon hararetle alkışlamıştı.

Bir Türk sinemaseveri olarak o anda duyduğum heyecanı ve sevinci tüm yakınlarıma telefon ederek paylaşmıştım.

Ödül töreninde ise Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye’si ilan edildiğinde, bir arada oturduğumuz tüm Türkler havalara sıçradık. Ben salondan çıkıp sevincimi bazı yakınlarımla paylaştım. Bu arada aldığım birkaç tebrik telefonu için teşekkür ettim.

Yılmaz Güney-Şerif Gören’in ‘Yol’ ile aldıkları Altın Palmiye Ödülü’nden 32 yıl sonra aynı onuru yaşayan Nuri Bilge Ceylan, Yılmaz Güney’in sağ yumruğunu kaldırarak verdiği zafer pozunun aynısını verdi.

Uluslararası sinema yazarlarının (FİBRESCİ) Cannes’daki ana yarışmanın ödül töreninden bir gün önce ‘Kış Uykusu’nu 67. Festivalin en iyi filmi olarak seçtiklerinin ilanı aslında Altın Palmiye’nin habercisiydi.

Esin Küçüktepepınar başkanlığındaki, uluslararası eleştirmenlerden oluşan FİBRESCİ jürisi, ana yarışmadaki ödülün gerekçesinde, Ceylan’ın filmografisinin gücü üzerine durarak, “Kış Uykusu”nun insan ruhunun derinliklerinde yapılan ve beklenmedik bir yolculuk olduğunu belirtti.

Ödülünü Amerikalı yönetmen Quentin Tarantino ve aktris Uma Thurman’ın elinden alan Ceylan, yaptığı konuşmada: “Bu yıl Türk sinemasının 100. yılı. Jüriye bu kadar uzun bir filmi destekledikleri için teşekkür ediyorum. Ödülünü Türkiye’de geçen yıl hayatını kaybedenler dahil olmak üzere Türkiye’nin gençlerine adamak istiyorum” deyip projesine destek veren festival yöneticileri Thierry Frémaux ile Gilles Jacob’a teşekkür etti. 

ALTIN PALMİYELİ FİLME İLK YORUMLAR

Törenden sonra jürinin yaptığı basın konferansında, başkan Jane Campion ‘Kış Uykusu’nun 3 saat 16 dakikalık seyir süresinden başta korktuklarını anlattı.

“Filmin öyle güzel bir ritmi vardı ki birkaç saat daha izleyebilirdim. Keşke ben de bu kadar merhametsiz ve dürüst karakterler yaratabilseydim. Filmde her şey çok zekice ve derinlikli” sözleri jürinin tercihine açıklık getişmiş oldu.

Ceylan’ın son filmlerinin yapımcısı Zeynep Özbatur Atakan mutluluğunu şöyle açıkladı: “Uzun zamandır bu filmle ilgili çalışıyorduk, film yarışmada gösterildiği için elbette bir umudumuz vardı, ancak bu festivallerde ödül konusunda tahmin yapmak çok zor. Bizim için büyük sürpriz oldu.”

Ceylan ödül töreninden sonra yaptığı basın toplantısında: “Ödülü gençlere ve Soma’da ölen madencilere adadık. Bu gençler bize çok şey öğretti. Bazıları hayatını bizim geleceğimiz için feda etti.

Filmin süresi ve eşi Ebru Ceylan ile müştereken yazdıkları senaryoya Jane Campioun’un yorumu için Nuri Bilge Ceylan “Senaryoyu yazarken ticari kaygılarım yoktu ve filmin ne kadar süreceğini düşünmedim. Bitirdiğimizde uzunluğunun ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’nın iki katı olduğunu fark ettim. Yine de olduğu gibi çektik” diyerek filmlerinin çıkış noktasının insan doğası olduğunu vurguladı.

Ceylan filminin basın toplantısında: İzleyicinin ruhuna hitap edip, duygularımı aktarmayı amaçladım Başarabildimse, bu benim hedefime ulaşabileceğimi gösterir. Filminin çıkış noktası Çehov’un birkaç kısa hikayesidir. Senaryoda Çehov’dan bazı diyaloglar da var. Diyaloglara bağlı kalabilmek için çok iyi oyuncularla çalışmak istedim. Çoğu tiyatro kökenli oyuncularla doğaçlama da yaptık. Bu filmde edebi diyalogu denemek istedim” demişti.

Ertesi gün Fransız basınında jürinin kararına alışılmış tepkiler yoktu. Olağanüstü diyaloglar eşliğinde, incelikli bir ambians içinde işlenen bir aile içi hesaplaşma öyküsü ile “Kış Uykusu” için olumlu eleştiriler çıktı.

Nuri Bilge Ceylan gibi Cannes’da 2003 ve 2011 de iki kez Büyük Ödülü, 2008’de En İyi Yönetmen Ödülü’nü, 2006’da Uluslararası Eleştirmenler (FİPRESCİ) Ödülü’nü alan bir yönetmenin sonunda Altın Palmiye’ye ulaşmasında şaşılacak bir şey yoktu.

YABANCI GÖZÜYLE CEYLAN 

Yedinci uzun metrajlı filmi “Kış Uykusu” ile Ceylan’ın kariyerinin entelektüel düzeyi en yüksek yapıtına imzasını attığını söyleyenlere, filmi gerçekçi, samimi ve kişisel bulan eleştirmenler katılıyor.

Fransız basınında çıkan bir eleştiri yazısı şu soruyu soruyor: “Çehov ve Shakespeare’den izler taşıyan, emekli bir aktörün uzun monologlarını karısı ve ablasıyla yaptığı aile içi tartışmaların ardında, acaba asosyal sayılabilecek bir erkeğin karısını ve az sayıda kalan akrabalarını kaybetme korkusu mu yatıyor?”

Ceylan’a bazı  eleştirmenler, Yunanlı sinema dehası Theo Angelopoulos’un mirasçısı gözüyle bakıyorlar. Ceylan’ı insani ilişkileri işlemedeki becerisiyle, Andrei Tarkovski ve Jim Jarmush’a yakın bulanlar da var. Entelektüel içeriğiyle “Kış Uykusu’ bu görüşleri haklı çıkaran bir film.

Ebru ve Nuri Bilge Ceylan’ın mükemmel karakter tahlilleri barındıran, insan ruhunun karanlık labirentlerinde bizleri keyifli bir yolculuğa çıkaran senaryosunu, Nuri Bilge Ceylan, filmin 3 saat 16 dakikalık süresinde hiç düşmeyen bir ritim ve gerilim temposu içinde işliyor.

‘Kış Uykusu’nun konusu kısaca şöyle: Bir tiyatro aktörünün emekliliğinden sonra Kapadokya’da babadan kalma bir oteli işletmeye başlamasını, karısı ve kocasından yeni boşanmış ablası ile taşra hayatını seçmesini anlatan film, bu iç kişinin yalnızlığı üzerine bir destana dönüşüyor.

Filmde o güne kadar dile getirilmemiş gerçekler, geç kalmış aile içi hesaplaşmalar, yabancılaşma teması etrafında ustalıkla işleniyor.

Emeklilik hayatında, hazırlamakta olduğu Türk Tiyatro Tarihi kitabı için araştırmalar yapmakla vaktini geçiren Aydın’ın (Haluk Bilginer) hayatında iki kadın vardır: Kendisinden epey genç olan güzel eşi Nihal (Melisa Sözen) ve kocasından ayrıldıktan sonra taşra hayatını seçen ablası Necla (Demet Akbağ)

Hobileri olmadığı için hiçbir şey üretmedikleri için mutsuz olan bu iki kadın, Nihat’ın mükemmeliyetçilik tutkusunu ve eleştirel tavrını beğenmemektedir. Uzun kış gecelerinde yapılan sohbetlerde yıllardır dile getirilmemiş gerçekler ortaya dökülür.

Ailenin babadan kalma mülklerinin birinde kiracı olan iki kardeş, İsmail (Nejat İşler) ve Hamdi (Serhat M. Kılıç) öyküye renk katan yan karakterler.

Ceylan’ın demirbaş kameramanı Gökhan Tiryaki, emsalsiz güzellikteki görüntüleriyle ‘Kış Uykusu’nda kariyerinin en parlak işine imzasını atıyor. Tiryaki kar altındaki Kapadokya coğrafyasında peri bacalı kartpostal manzaralarında, filmin yüzde 90’ının geçtiği kapalı mekanlarda, usta işi ışıklandırmalarda becerisini sergileme fırsatını buluyor.

Ödül töreninden bir gün sonra Nice Havaalanında film ekibinin dışında, İstanbul’a bir yolculuğa hazırlanan İranlı sinema ustası Abbas Kiorostami, Türkiye’de film çeviren, Tarantino’nun ‘Rezervuar Köpekleri’ ve ‘Kill Bill’deki aktörü Michael Hadsen de vardı. Gökhan Tiryaki’yi başarısı için tebrik ederken, dünya çapında bir görüntü yönetmeni  olma yolunda emin adımlar attığını söyleme fırsatını buldum.

 

Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye kazanacağına inancım tamdı. Bu ödülle resim çektirmenin keyfi bir başka oluyor. Daha önce katıldığı Cannes Film Festivallerinde Ceylan’ın 2 kez Jüri Büyük Ödülü’nü, bir kez En İyi Yönetmen Ödülü’nü, bir kez Uluslararası Eleştirmenler Birliği Ödülü kaldırdığını gören bir eleştirmen olarak, Cannes’da Ceylan’ın sanatına duyulan saygıya tanık olarak, yönetmenin festivalin en büyük ödülüne de ulaşacağına emindim. Alçakgönüllülüğüyle, samimiyetiyle, ölçülü sükûnetiyle, kararlılığıyla, dürüstlüğüyle Ceylan’ın eleştirmenlerin gözünde ne kadar kıymetli olduğuna, Cannes festivallerinde birkaç kez tanık oldum. Nuri Bilge Ceylan’ın Fransa’daki prestijinin, Türkiye’dekinden daha yüksek olduğunu rahatlıkla iddia edebilirim. Evvelce Altın Palmiye kazanmış Dardenne Kardeşler ve Ken Loach’ın David Cronenberg, Mike Leigh, Atom Egoyan ve Jean-Luc Godard gibi dev yönetmenleri geride bırakan ‘Kış Uykusu’, Ceylan’a yapılan övgülerin tümünü haklı çıkarıyor.