Spor tutkunları yaz ayının bu sıcak günlerini ekran başında geçiriyor. Öğleden sonraları, tenis kortlarındaki çekişmeli Wimbledon karşılaşmaları, gece saatlerinde ise sürprizli Dünya Kupası maçları izleniyor
Bahar/okul sezonunu Roland Garros ile kapattıktan sonra, yaz sezonunu Dünya Kupası ile açtık. Tam maç temposuna adapte olmuş, gece yarılarına kadar maç izlemeye alışmışken Wimbledon’un başlamasıyla öğleden sonra 3’te televizyon karşısına oturup, sabaha karşı 2.30-3.00 gibi televizyondan ayrılmaya başladık. Arada Dünya Kupası maçları ile Wimbledon maçları da çakışmaya başladı… Ona da alıştık ve şimdi son bir haftadır iki büyük spor organizasyonunu aynı anda mükemmel bir şekilde takip ediyoruz. En azından hem futbol, hem de tenis aşıkları şu sıralar böyle bir tempoda yaşıyor.
Her turnuvada favori olanlar maalesef beklentileri karşılayamıyor. Wimbledon ve Dünya Kupası’nda da aynısı oldu. Öncelikle İspanya-Hollanda maçı herkesin tahmini dışında gelişen, epik bir maçtı. Saat tam 22.00’yi gösterdiğinde televizyon karşısına oturduk ama koltuktan kalktığımızda 5-1’lik Hollanda galibiyeti herkesin ağzını açık bıraktı. İspanya son Dünya Kupası’nın şampiyonu ve tartışmasız bu turnuvanın da en favori ülkesinden biriydi ve böyle bir performans kimseyi tatmin etmedi. Zaten Şili’ye de 2-0 yenilmeleriyle gruptan çıkamamaları İspanyol taraftarların çok hoşuna gitmedi. Ölüm grubu olarak adlandırılan D grubunda ise Costa Rica sürprizi vardı. Önce Uruguay’ı deviren, ardından da tekrar imkânsızı başarıp İtalya’yı deviren ekip bir anda kendini grup birincisi olarak ikinci turda buldu. Tamam mı devam mı maçını ise Uruguay kazanınca, yine favorilerden İtalya grup aşamasında takılarak ülkesine dönmek zorunda kaldı. Ayrıca bu maça damga vuran olay, Luis Suarez’in Chiellini’yi ısırması ve bu ısırıktan sonra futboldan dört ay men yemesi oldu.
Wimbledon’da ise Roland Garros’da olduğu gibi Li Na ve Serena Williams sürprizleri yaşandı. Bu ikili üçüncü tur maçlarında elendiler ve taraftarlarını tekrar üzdüler. Son 3-4 aydır sakat olan Azarenka da turnuvaya ikinci turda veda edince Vika hayranları da istediklerini alamadılar. Ayrıca Wimbledon’a cumartesi günü yağmur damgasını vurdu. Gelenekler yüzünden pazar günleri de maç oynanmayınca yarım kalan ya da iptal olan maçlar pazartesi devam etti. Bu durumda cumartesi günü maçı iptal edilmiş olan bir erkek tenisçi, turu geçmesi ihtimalinde üst üste üç gün boyunca beş set üzerinden oynanan maçlar yapacak; bu hem mental hem de fiziksel olarak çok yorucu bir durum. Ayrıca bazı oyuncular için de haksızlık. Yağmura bir çözüm bulunması çok zor belki ama Wimbledon bazı kurallarını tekrar düzenlese ve belki de turnuvayı pazartesi yerine pazar günü başlatsa daha avantajlı bir duruma olabilir. O zaman da ‘geleneksel’ ilk haftadan ikinci haftaya geçerkenki pazar günü maç oynatmadığı zaman oyuncular da çok zor durumda kalmaz.
Tabii ki yağmurun maçları aksatması turnuvanın imajını hiçbir şekilde etkilemiyor. Wimbledon çoğu geleneği ve mükemmelliği ile herkesin iple çektiği ve çoğu kişinin tribünden takip etmek istediği bir turnuva. Ayrıca bu sene, Dünya Kupası rüzgârını Londra’da hissedebiliyoruz. Victoria Azarenka Arjantin bayrağı renkli ojeleriyle Arjantin’e olan desteğini herkese göstermiş oldu. Her oyuncu kendi maçından sonra, kendi ülkesinin maçlarına konsantre oluyor hatta twitter üzerinden maçlarla ilgili yorumlar bile yapıyorlar. Kısaca çoğu tenisçi, bu dönem maç sonrası dinlenmesini futbol maçı izleyerek geçiriyor.
Şimdi akıllardaki en önemli soru, Dünya Kupası’nı kim kazanacak? Avrupa temsilcileri tek tek dökülmeye devam ediyor. Turnuvayı sürpriz biri mi kazanacak, yoksa Brezilya ağırlığını ortaya koyup kupayı tekrar mı kaldıracak? Bir de benim gibi tenis hastalarının aklında Wimbledon karmaşasının içinden kimin çıkacağı sorusu da var. Acaba Murray şampiyonluğu koruyabilecek mi, Federer kupayı tekrar kaldırır mı, acaba yeni genç bir şampiyon ortaya çıkar mı? Bayanlarda Serena’nın da elenmesiyle Sharapova Roland Garros-Wimbledon dublesi yapabilir mi?
Wimbledon sorularının cevabını cumartesi ve pazar bulacağız. Dünya Kupası ile ilgili ise iki hafta gibi bir süre beklemek zorundayız. Bu iki büyük organizasyon bittiken sonra da durmuyoruz tabii ki. Tenis, basketbol ve voleybol ile yaza devam ediyoruz. Bu sıcak yaz günlerinde, keyifli maç izlemeler!