Bu yaz ne giysek?

Sonunda yaz geldi! Hoş geldi... Beraberinde birçok yeniliği de getirdi...

Batya KEBUDİ Yaşam
16 Temmuz 2014 Çarşamba

Sıcak yaz günlerinde bile modanın cazibesinden kendimi alamıyorum. Her sezon çıkan yenilikleri sezon sonunda da uygun fiyata almanın paha biçilemez mutluluğunu yaşıyorum.

Her sezon gardırobumda olmazsa olmaz parçalar kendini gösteriyor. Klasik kesimli ürünleri yatırım olarak gördüğümden olsa gerek biraz bonkör davranıyorum. Sezon trendlerini ise, indirimin indiriminde tercih ediyorum.

En sevdiğim ise, farklı tarzları bir arada giyerek kendi stilimi yaratmak...  Herhalde moda söz konusu olduğu zaman benim için özgür olmak bu demek oluyor. Aşırı renkli giyinmeyi pek sevmeyen ben, 70’lerden bir elbiseyi bu sezon çıkardığım koleksiyonumla bütünlerken kendimi ifade ettiğimi düşünüyorum. Bu da bana özgür olduğumu hissettiriyor.

Bir kadının vazgeçilmezi Ayakkabılar

Bir kadının vazgeçilmezi olan ayakkabıların o kadının karakteri hakkında bir fikir verebileceğine dahi inanıyorum! Çantası ise, onun gizli dünyası; bir kadının çantasından ne çıkacağını asla bilemezsiniz!

Yaz aylarında renkli giyinmek hoşuma gidiyor, beyazlar içinde bile görebilirsiniz beni... Bastan aşağı aynı renk giyinmekten hoşlanmadığımdan ayakkabılarım mutlaka farklı bir renkte oluyor. Yani ilginç olan olan renk genelde ayakkabılarım oluyor!

Yükselen cazibesiyle biz kadınların vazgeçilmezi olan Christian Louboutin İlkbahar/Yaz 2014 koleksiyonu  grafik şekiller, ikonik malzemeler ve bir araya getirilen farklı materyallerle dikkat çekici bir seçki sunuyor. Pastel tonlar sezonun sıcaklığına göz kırparken canlı renkler ve çiçek baskıları, Christian Louboutin’in birçok tasarımına da ilham kaynağı olan seyahat ruhuna vurgu yapıyor.  Markanın cezbedici geçmişine paralel olarak koleksiyon, modern çizgilerle yorumlanan klasik stilleriyle Apostrophe ve Bat Pump modellerini sunuyor. Sivri burnu ve açık arkasıyla Apostrophe sezonun önde gelen renkleri siklamen pembesi ve sarı renkleriyle dikkat çekiyor. Eğlenceli topuk tasarımıyla Apostrophe modelinde, markanın ikonik kırmızı tabanını yandan da görmek mümkün. Bat Pump ise köşeli burnu ve asimetrik kesimi ile öne çıkıyor ve pudra pembesi ve Neptün mavisi renklerinde sunuluyor. 

Tasarımcının geleneksel zanaatkârlığa referansı ise el yapımı bitirişleriyle Amazona botlarda ve mat siyah ya da lamine gümüş deri şeritlerle dikkat çeken Laurence Anyway modelinde varlığını hissettiriyor. Bu modellerde sofistike teknikler, kullanılan materyali farklılaştırarak değişken stiller elde etmeye olanak sağlıyor.

Markanın klasik Sweet Charity çantası, marka için özel olarak geliştirilen yumuşak bir deriden üretildi. Bej ve beyazın zarif tonlarının yanında rengârenk pastel tonlarda da Sweet Charity’e ulaşmak mümkün olacak.

Sevimli Sweety Charity modeli ve sezonun dikkat çeken Aqua Ronda ayakkabıları Christian Louboutin’in farklı kullanımlara olanak sağlayan, favori malzemelerinden biri ile tamamlandı: PVC. Bu sezon camgöbeği renginde kullanılan PVC mat beyaz deri ve kırmızı ruganla tamamlanıyor. Ayrıca sivri burunlu Miss Rigidaine modeli, siyah rugan ve deriyi gri ve pastel pembe PVC ile bir araya getirerek contrast bir görünüm yakalıyor.

Modanın mirasının güncel yorumu

Beach Party’lerin vazgeçilmezi Missoni… Renkleriyle bu sezon da beni büyülüyor. Sari ve sarongların egzotik büyüsü. Verdiği akışkanlık hissiyle görkemli görünümlere hareketlilik katan drapelerin yarattığı çabasız enerji. Canlı renklerde ve makro ölçekte grafik Japon pop baskıları göz çarpıyor. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak seyahat etmeyi seven ve gardırobunu farklı deneyimlerin ve tavsiyelerin ustaca düzenlenmiş bir karışımı olarak değerlendiren bir kadının stilinde bir arada bulunan öğeler. Modanın mirasının güncel bir yorumu. Dört elementin –su, toprak, ateş ve hava- doğayla uyumlu ilişkisini fısıldayan tadı. Dokuma örgünün Missoni evreniyle bağı.  Yinelenen temel temaların farklı yorumlarla geliştirilmesi – dantel ya da tüm alanı kaplayan, ipek üstüne, kotona ya da Napa derisine makro ve mikro baskıların örgülere uyarlanması. Modaevinin logosuna grafik bir etki kazandıran baskı ile sağlanan etkileşim. Perforeli dantel işçiliği aracılığıyla sağlanan yüzey dokusu, ışığı ikiye bölen kabartmalı işlemeler ve transparan payetler. Kumaşların akışkan uyumu ile karışarak çizgisel siluetler yaratan çok renkli, püsküllü şeritler... Akışkan ipekten kıvrımlı detaylarıyla sarong’ları anımsatan önden derin yırtmaçlı, diz altı kalem etekler. Belden kesik, küçültülmüş gömlek ve ceketler ve onlara alternatif sunan oversized t-shirt’ler. Dize uzanan, metal ilmeklerle bağlanan hırkalar. Ayak bileğini saran yumuşak pantolonlar. Tek omuzlu tasarımlarıyla, asimetrik kenar ve drapeleriyle hareket kazanan elbiseler. Yeni şişkin kollar. Kıvrımlı örgü şeritlerle güçlendirilen yakalar. Grafik siyah ve beyaz etkisi, parlak turuncu, pembe, mor, türkuaz ve elektrik mavisi gibi hareketli tonların pop renk paletini çerçeveliyor. Tüm kombinler yüksek ya da alçak, keskin topuklar, renkli bantlar ve metal ilmeklerle zenginleştirilen sandaletler gibi sofistike aksesuarlarla tamamlanıyor.

Yedi desenden oluşan unisex koleksiyon

Sezon trendlerini takip ederken genç moda tasarımcılarından kendimi alamıyorum. Onların koleksiyonlarını takip etmek bana keyif veriyor. Çok sevdiğim arkadaşım sevgili Niyazi Erdoğan, yepyeni markası NiYO ile sırt çantası tutkusunun ipuçlarını, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’da tanıtmış olduğu İlkbahar/Yaz 2014 koleksiyonuyla vermişti. Markanın imzası haline gelen piksel desenini bu defa turunç formunda yorumlayan koleksiyonun hit parçası haline gelen turunç desenli sırt çantası büyük beğeni toplamıştı. Niyazi Erdoğan, sırt çantaları ve şehir giyimine yönelik tamamlayıcı parçaları NiYO by Niyazi Erdoğan markası altında buluşturdu.

Niyazi Erdoğan’ın yenilikçi stil ve benzersiz tasarımları bir araya getirdiği NiYO, ilk koleksiyonda doğayı ve farklı kültürleri yansıtan desenleri piksel dokunuşlar ile anlatıyor. NiYO, yedi desenden oluşan unisex bir koleksiyon sunuyor ve böylelikle Niyazi Erdoğan, koleksiyonlarını yakından takip eden ve tasarımcıdan kadınlar için bir koleksiyon bekleyenlerin talebine de stil sahibi bir yanıt veriyor. İstanbul sokaklarından ilham alan ve tamamen İstanbul’da üretilen NiYO koleksiyonunda gündelik giyimin tamamlayıcısı olmaya aday sırt çantalarının yanı sıra t-shirt’ler de yer alıyor.

 

Zarif ve rafine bir şıklık

Bu yaz yapmak istediklerim arasında; 

Çıplak ayakla çimlere basarak, kocaman fıstık çam ağaçlarının gölgesindeki havuza yürümek...

Geniş kenarlı bir şapkanın koruyuculuğuna sığınarak şezlonga uzanmak ve öylece güneşlenmek...

Ağustosböceklerinin cıvıltısı eşliğinde, hoş bir uyuşukluğa usulca teslim olmak...

Türkiye’ye yeni gelen ERES, bu sezon sizi dolce vita hayatın büyüsüne kapılmaya davet ediyor; koleksiyonda 1930’lu yılların sportif ruhuyla birlikte bohem 70’lere de değinilirken, zarif ve rafine bir şıklığın altı çiziliyor. ERES’in dünyasını yansıtan tatil fotoğrafları; güneşin ağarttığı pastellerin, bronzlaşmış tenin, keskin turunçgillerin ve köpüren suyun rengiyle hayat buluyor. Akşama ait gölgelerin, yoğun su notalarının ve alacakaranlığın tazelik kattığı bitki örtüsünün canlı pigmentleri, derin tonlarıyla manzaraya zenginlik katıyor. Tıpkı dalgaların hareketiyle silikleşen günbatımı gibi, 25 farklı renk tonunu harmanlayan baskılı parça, ERES’in ikonik kumaşları olan Peau Douce ve Parachute Toile üzerinde belirerek empresyonist paleti tamamlıyor.

İpek kumaşıyla hazırlanan temel Sunwear serisi, koleksiyonun bohem ruhunu vurgular nitelikte. Renkli boncuklarla örülmüş, çok renkli bant desenli pançolar ve kaftanlar, insanda seyahat etme arzusu yaratıyor. ERES için çok değerli olan ‘kendini iyi hissetme’ temasının geliştirilmesiyle, doğru yönetilmiş hacimlerde, heybetli kalıplara sahip iki tonlu ve plili kemerli Georgette tulum ortaya çıkmış. Diz boyunda veya yerleri süpüren uzunluktaki elbiseler ve tunikler, doğal ışığı yakalayan motifleri ve renkleriyle ERES kadınının şık ve rahat gardırobunu tamamlarken, aynı zamanda onu gündüzden geceye taşıyor.