Geçtiğimiz ay hem Ümit hem de Genç Milli Basketbol takımlarımız Avrupa şampiyonluklarına imza attılar. İşte, sıkı çalışma ve hırsla şampiyonlukları Türkiye’ye getiren genç neslin ‘altın çocukları’…
Temmuz ayı içerisinde, hem Ümit, hem de Genç Milli Basketbol takımlarımızdan harika Avrupa şampiyonluğu haberleri aldık. Ümitlerin turnuvası bize yakın yerde, Girit’teydi. Gençler ise ev sahibi olarak Konya’da mücadele ettiler. Aslında bu takımlardan daha önce bahsetmemiz gerekirdi: 96 jenerasyonunun 2012 yılında Yıldızlar olarak aldığı Avrupa Kupası, her şeyin habercisi oldu bizler için. Bu sene ise, farklı jenerasyonlarda art arda iki şampiyonluk yakaladık.
Bu takımlar içinde, parmakla gösterilen, çok beğeni toplayan oyuncular mevcut. Fakat kazanılan iki şampiyonluk da sıkı çalışma ve hırsın bir getirisi. Her iki takımın da bütün oyuncuları, parkede son saliseye kadar varlarını yoklarını verdiler ve kupayı Türkiye’ye getirmeyi bildiler. Türkiye basketbolu bir ay içinde parladı diyebiliriz.
Ümit Milli Takımımız (U-20)’dan başlamak gerekirse; bu takım 94-95’lilerden oluşuyor. 95 jenerasyonu, geçen sene genç milli takım olarak bir Avrupa şampiyonluğu yaşamıştı zaten, bu sene ikinci kere kupayı kaldıranlar var aralarında. Bu takımda konuşulması gereken çok oyuncu var belki ama ben özellikle turnuvanın da MVP’si seçilen Cedi Osman’a dikkat çekmek istiyorum. Efes’in de A takımında oynayan Cedi, turnuvaya damga vurdu diyebiliriz. Gelecek yıllarda da ismini çok duyacağız gibi gözüküyor. Ayrıca bu turnuva bittikten hemen sonra A Milli Takım’ın Dünya Şampiyonası için aday kadrosuna çağrıldı ve antrenmanlarına onlarla devam ediyor.
Genç Milli Takımımız (U-18), çeyrek, yarı ve final maçlarındaki inanılmaz oyunu ve mücadelesi ile kupanın ülkemize gelmesini sağladı. Bu takım 96-97 jenerasyonlarından oluşuyor. Yani 2012’de yıldızlarda kupa kaldıran 96’lılar, bu sene üçüncü kez üst üste altın madalyayı boyunlarına takmış oldular. Gençlerimizde de hakkında konuşulması gereken çok oyuncu var. Ama ben özellikle Kaptan Egemen Güven, Berk Uğurlu, Okben Ulubay ve Tolga Geçim’e dikkat çekmek istiyorum. Egemen pota altında mükemmel bir tehdit, Okben ve Tolga önemli maçları mükemmel oynadılar ve sayı katkıları oldukça iyiydi. Berk ise saha içinde harika bir lider, takımı çok iyi kontrol ediyor. Bunu da zaten final maçındaki performansında gördük.
Kazanılan bu şampiyonluklardan sonra, en çok gündeme gelen şey yeni yabancı kuralı ile, genç oyuncuların nasıl forma şansı bulacağıydı. Yetenekli olmak, iyi olmak bir yere kadar, bu oyuncuların pişmesi lazım, oynayarak kendilerini geliştirebilirler ancak. Bu konu daha gündemde kalır gibi geliyor, ama antrenörler de bu oyuncuların kenarda oturmalarına göz yumacak tarzda kişiler değiller, mutlaka oynamaları için ortam yaratılar, belki kiralanırlar. Böyle yetenekli oyuncuları, jenerasyonu boşa harcamazlar.
94-95-96-97 jenerasyonuna ‘altın jenerasyon’ deniyor, zamanı geldiğinde A Milli Takım’da hep birlikte oynayacaklar. En büyük temennimiz kazandıkları bu şampiyonluklara hız kesmeden devam etmeleri ve ülkemizin de gururlanmaya devam etmesi. Basketbolda gelecekte bizi çok güzel şeyler bekliyor gibi görünüyor.