DANİEL PİPES: “Savaşın devam etmesini isteyen tek bir İsrailli Yahudi tanımıyorum!”

İsrail ve Hamas 50 gün süren yıkıcı bir savaş yaşadı. Ortadoğu Forumu Başkanı Daniel Pipes ile bu savaşın nedenlerini, tarafların görüşlerini ve bakış açılarını salı akşamı varılan ateşkes öncesinde görüştük. Pipes, ateşkes ile ilgili değerlendirmelerini de birkaç cümle ile söyleşisine ekledi

Selin NASİ Dünya
27 Ağustos 2014 Çarşamba

   İsrail-Hamas arasında başlayan savaşın zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hamas’ın savaş kararında birçok faktör etkili olmuş olabilir. Spekülasyonu bir kenara bırakarak, savaşın çıkışı üzerinde etkisi olan gelişmeleri sayarsak, El Fetih’le kurulan ‘birlik hükümeti’, üç İsrailli gencin öldürülmesi, Gazze’deki ekonomik sorunlar, Mısır hükümetinin Hamas’a beslediği husumet, Irak’taki İslam Devleti’nin zaferleri ve İran’la nükleer müzakereleri sıralayabiliriz.

   ABD tarafından aracılık edilen barış süreci başarısız oldu ve rafa kalktı. Hem İsrail hem de Filistin tarafında çeşitli grupların karşılıklı ödün gerektiren kalıcı barış yerine statükonun devamına destek verdiği yönündeki yorumlara katılıyor musunuz?

Siyasi görüşü her ne olursa olsun, savaşın devam etmesinden yana taraf olacak tek bir İsrailli Yahudi tanımıyorum. Araplar arasında ise İsrail’i Yahudi Devleti olarak tanımaya ve sorunları çözmeye hazır olanlar ile İsrail’i yok etmeye kararlı olanlar arasında ciddi bir ayrışma olduğu söylenebilir. Bahsettiğim ilk grubun Müslüman Arap nüfusa oranının yüzde 20 olduğunu tahmin ediyorum.

   El Fetih’in Gazze’den İsrail’e saldırıları bir türlü engelleyememesi, Abbas yönetiminin Filistin üzerindeki temsil gücünün (Gazze dahil olmak üzere) sorunlu olduğu şekline yorumlanmasına yol açıyordu. Ne var ki birlik hükümetinin kuruluşu da Netanyahu hükümeti tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Neden?

İsrail; Abbas, El Fetih ve Filistin Yönetimi’ne karşı derinden şüphe besliyor. Bu sebeple Hamas’la kurulan bir birliği, Hamas’ın Filistin Yönetimi’ne yakınlaşması değil, Filistin Yönetimi’nin Hamas çizgisine kayması olarak algıladılar. Ben de bu görüşü paylaşıyorum.

   İsrail’in demografik şartlarının -özellikle aşırı dindar nüfusun artmasının- dış politikaya nasıl bir etkisi olacak?

Haredim daha çok doğrudan kendilerini etkileyen konularla ilgileniyor; örneğin, okul için burs ve ödenekler, kaşer’e ilişkin sorunlar, toplum içinde cinsiyetlerin ayrılması ve Şabat’ın karşılanması gibi. Dolayısıyla dış politikayla çok az ilgililer. Bu durum bir gün değişebilir ancak o zaman dek dış politika sadece iç siyasetteki hedeflerin gerçekleşmesi açısından dolaylı şekilde önem taşıyor.

   İsrail’de liberal/sol kesim ile aşırı sağ arasında barış sürecine giden yollar üzerinden bir uzlaşmazlık ve hatta siyasi kutuplaşmanın varlığından söz etmek mümkün mü?

İsrail Demokrasi Enstitüsü tarafından Ağustos ayında yapılan bir araştırmaya göre, dış politika ve güvenlik konularında, İsraillilerin yüzde 62’si kendilerini sağ, yüzde 22’si merkez ve yüzde 12’si ise sol görüşlü olarak tanımlıyor. Beşe bir oranındaki avantaj, ortada herhangi bir kutuplaşmanın olmadığını gösteriyor. Ülkenin geneli Gazze’nin silahsızlandırılması üzerinde hemfikir. Sadece yöntemler üzerinde tartışıyorlar.

   ABD ve Avrupa’daki İsrail karşıtı gösteriler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu gösteriler İsrail siyasetini kınama amacı mı taşıyor? Yoksa yükselen bir antisemitizm dalgasıyla ilintili mi? İkisi arasında bir bağ olduğunu söylemek mümkün mü?

Zaman içinde Batı’daki İsrail karşıtı gösteriler giderek antisemit görünüm almaya başladı. Ancak burada Müslüman nüfuslu ülkelerde benzer protesto gösterilerinin göreceli olarak azlığını not etmek gerektiğini düşünüyorum.

   Yakın zamanda kalıcı bir ateşkes olasılığı görüyor musunuz?

Hamas liderleri savaşı sürdürmenin daha fazla getirisi olmadığı kanaatine vardıklarında ateşkes koşulları gerçekleşecektir.

   Çeşitli kereler ateşkes girişimlerinde bulunuldu; ABD, Mısır, Katar ve Türkiye’nin aracı olduğu. Neden başarısız olundu sizce? Sorun daha kapsamlı bir barış planı dayatılması mıydı? Arabulucular mı yanlıştı? Nasıl yorumluyorsunuz?

Başarısız olunmasının birçok sebebi var. Katar hükümeti, Hamas’a, Mısır’ın ateşkes planını kabul etmemesi yönünde bariz bir şekilde baskı yaptı. İsrailliler ise Türk-Katar işbirliğiyle hazırlanan ateşkes teklifini fazlasıyla Hamas yanlısı buldular.

    İsrail’in Koruyu Hat Operasyonu’nun amacı neydi? Bu amaca ulaşıldı mı?

İsrail’in hedefi Gazze’den gelen tehdidin sonlandırılmasıydı. Bu henüz gerçekleştirilemedi, geçici olarak dahi. İsrail’de bu konu üzerine ciddi bir hayal kırıklığı yaşanmakta.

    Suriye ve Irak örneklerinin de gösterdiği gibi bölgede, çökmüş devletlerden doğan güç boşluğunun cihatçı gruplar tarafından doldurulmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Hamas tamamıyla yok edildiği takdirde yerini kim alacak? El Fetih, İslami Cihad ya da İslam Devleti’nin kök salma riski var mı?

Hamas’ın kendisi zaten cihatçı bir grup, dolayısıyla Gazze’de söylediğiniz çoktan gerçekleşmiş durumda. İD benzeri çok daha radikal bir grup (İslami Cihad gibi mesela) yerini alsa bile, önemli bir değişiklik olmayacaktır. Kişisel çözüm önerim, Gazze’nin 1949’dan 1967 yılına dek olduğu gibi tekrar Mısır idaresine verilmesidir. Sisi hükümeti, Müslüman Kardeşlerin Gazze’yi karargâh belleyerek Mısır’a saldırmalarından çekindiğinden ötürü sorumluluk almaya niyetli değil. Ancak pekâlâ bu yönde bir adımı kabul de edebilir.

 

    Bir tarafta İsrail’in meşru müdafaa hakkı var. Ancak diğer taraftan da Gazze’de giderek artan sivil ölümler ve yaralılara ilişkin haberler İsrail’in yürüttüğü askeri operasyonun ahlaki açıdan sorgulanmasına yol açıyor. Bu ikilemi aşmanın bir yolu var mı?

Hamas, askeri mühimmatını korumak için sivilleri kullandığı müddetçe, Gazze’de sivil ölümler kaçınılmazdır. Buna bir de şunu ekleyelim. Hamas yalnızca sorunu başlatan olmakla kalmadı, sonlandırmayı da reddediyor. Tekrar tekrar İsrail tarafına atılan roketler, Hamas’ın çatışmayı körüklediğini gösteriyor.

 

SALI GÜNÜ VARILAN ATEŞKES HAKKINDA PİPES’IN DEĞERLENDİRMESİ

26 Ağustos itibariyle yürürlüğe giren ateşkes Temmuz 15’te ilan edilen, İsrail’in kabul edip Hamas’ın reddettiği, İsrail’e avantaj sağlayan ateşkes planına benziyor. Ama bunun 50 gün içindeki 12. ateşkes olduğunu düşünürsek fazla uzun ömürlü olmayacağını da söyleyebiliriz. Özellikle Katar hükümetinin Gazze’deki etkinliğini sürdürebilmek amacıyla Hamas’ın durmasını istemediğine ilişkin raporları hesaba katarsak... Kısaca haberler iyi ancak bir başka hayal kırıklığına da hazırlıklı olunmalı.