4 Ağustos Pazar günü Kudüs´te silahlı bir kişi, İsrailli asker Chen Schwartz’a yakın mesafeden iki el ateş etmiş. 19 yaşındaki Schwartz, Hadassah Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Hadassah Hastanesi’nde genci ameliyata hazırlayan ekip, kritik ameliyatı bu kuruluşun en uzman tıp adamlarından biri olan Prof. Dr. Ahmed Eid’in yapmasını uygun görmüştü.
Geçen hafta yabancı gazetelerden birinde ilginç bir habere rastladım. Haber başlığı şöyleydi; “Arap doktor, Arap kurşunları ile yaralanan Yahudi askerin yaşamını kurtardı…” 4 Ağustos Pazar günü Kudüs’ün Gözlemciler Tepesi yakınında motosikleti geçen silahlı bir kişi, İsrailli asker Chen Schwartz’a yakın mesafeden iki el ateş etmiş. Emniyet mensuplarının bildirdiğine göre, Filistinli olan silahlı kişinin ciddi şekilde yaraladığı 19 yaşındaki Schwartz, Hadassah Hastanesi’ne kaldırılmıştı.
Hadassah Hastanesi’nde genci ameliyata hazırlayan ekip, kritik ameliyatı bu kuruluşun en uzman tıp adamlarından biri olan Prof. Dr. Ahmed Eid’in yapmasını uygun görmüştü. Ahmed Eid hastanenin Ein Kerem’deki diğer bir binasından trafiklere takılmaması için polis eskortu eşliğinde getirilmişti.
Ne mutlu ki, onunla tanışmışım
Haberin burasında durakladım; Profesör Ahmed Eid ismi beni çok gerilere, Şalom’da söyleşilere başladığım ilk yıllara, 1996 yılına götürdü. Gazete arşivinde kısa bir araştırmadan sonra aradığımı buldum. “İsrailli Arap bir doktor: Dr. Ahmed Eid” başlığı altında uzun bir söyleşi ve onu meslekdaşı Dr. Mair Nae ile görüntülediğim bir fotoğraf.
Türkiye’deki bazı doktorların girişimiyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir konferans vermek üzere davet edilen Dr. Ahmed Eid beni oldukça etkilemiş olacaktı ki bunca yıl sonra adını unutmamışım.
Söyleşinin ilk satırlarına göz gezdirdiğimde şöyle tanıtmışım onu: “Dr. Ahmed Eid İsrailli bir Arap. Dünyanın en seviyeli hastanelerinden sayılan Kudüs’teki Hadassah Hastanesi’nin ‘Organ Nakli Merkezi’nin uzman doktorlar kadrosunda yer alıyor. Onun en belirgin özelliği İsrail’de ilk başarılı karaciğer naklini gerçekleştirmiş olması.”
Organ nakilleri konusunda İsrail’in tıp tarihinde bir dönüm noktası yaşanmasına olanak sağlayan Nazaret yakınındaki Dabbunya köyünde doğan Dr. Ahmed Eid, uzmanlık dalı olarak organ naklini seçmesinin nedenini şu sözlerle açıklamıştı bana: “Organ naklinin insan yaşamını bir uçtan diğer bir uca değiştirebildiğini gördüm. Bir doktor olarak bu alanı seçmekle, hastaya yani insana daha çok yardımcı olabileceğim duygusuna kapıldım.”
Söyleşi sırasında, ağır basan insancıl yönünü belirgin bir şekilde duyumsadığım Dr. Eid’e, azınlık olmanın İsrail’de kendisine sınırlama getirip getirmediğini sormuşum. Aldığım yanıt aynen buymuş: “Azınlık olmam yadsınamayacak bir gerçek, fakat ben bunun zararını hiç görmedim. Bana, bir azınlık mensubu olduğumu hiçbir zaman hissettirmediler. Kendime çizdiğim yolda ilerlememe kimse engel olmadı; bunu açıklıkla belirtmek isterim. Ben bir operatörüm, hastalarım Yahudiler, laikler, dindarlar, Araplar… Onlar benim yeteneklerimi arıyorlar; benim dinim veya milliyetim onlar için önemli değil. Tıpta siyaset yoktur, çünkü amaç hastayı iyileştirmektir. Yahudi hastalarım bana her zaman, doktorların en iyisi olduğumu söylemişlerdir. Halkımın azınlık olmasından dolayı güçlükleri olduğundan eminim, ancak benim bulunduğum ortamda ve benim konumuma ulaşan biri için bu tür sorunlar söz konusu değil.”
Daha önce de belirttiğim gibi bu söyleşi 1996’da gerçekleşti. Ve söyleşide Dr. Ahmed Eid, İsrail ve Filistin halklarının birlikte barış içinde yaşayabilecekleri bir ortamın yaratılabileceğine olan inancını samimiyetle dile getirmişti. İnsanların İsrail konusunda yanlış düşüncelere sahip olmasını istemediği için şöyle bir açıklama getirmişti sohbetimizin sonunda: “Filistinli ve İsrailliler sanıldığı gibi sürekli bir çatışma içinde değiller. Her iki tarafta da barışı engellemek isteyenler var. Tabii ki zaman zaman güçlükler çıkıyor, ancak iki ulus birlikte olabiliyor.”
Bağımsız bir Filistin Devleti kurulması durumunda konumunun ne olacağını sormuşum son olarak. Dr Ahmed Eid’in yanıtı oldukça net olmuş… “Benim kimlik sorunum yok. Ben İsrailli bir Arabım. Konumum da Diaspora’da yaşayan bir Yahudi’nin konumuna benzer olacak.”
“Ben görevimi yaptım”
İşte bu söyleşiden tam 18 yıl sonra, bugün Dr. Eid’in uzmanlığı ve kişiliği ile Hadassah Hastanesi’nde ve ülkesi çapında daha da saygınlık kazandığını görmek beni gerçekten mutlu etti.
Gazete haberine geri dönersek, Dr. Eid ve ekibi Chen Schwartz’ın hayatını kurtardılar. Askerin annesi Miri, Dr. Eid’in ofisine girip oğlunu ölümden kurtardığı için ona heyecanla şükranlarını ifade ediyor. Bu, hastanelerde sıkça rastlanan bir durum aslında. Ancak bir Arabın vurduğu bir Yahudiyi, yine bir Arabın kurtarması sıkça rastlanan bir durum değilmiş.
Gazetecilerin bu yöndeki sorularını Dr. Eid yine bana yıllarca önce verdiği cevaba benzer bir şekilde yanıtlamış: “Tıpta siyaset olmaz. Evet, onu vuran bir Arap’tı, kurtaran da bir Arap. Ben görevimi yaptım…”
Ahmed Eid’in Daburiyya’daki çocukluğu hemen bitişiğindeki Ein Dor Kibutzu’ndaki çocuklarla birlikte geçti. Kendisi askerlik yapmadı, oysa oğlu yapmayı tercih etti. “Ben miras yoluyla Müslümanım, İsrailli Arapların yüzde 90’ı gibi ben de dindar değilim. Bu devletin bir parçasıyım, böyle hissetmeyenlere de kızıyorum. İsrailliyim ama bunu her fırsatta kanıtlamak zorunda değilim” demekte.
Çalıştığı Hadassah Hastanesi’nin tam bir Yahudi-Arap sosyal etkileşim alanı olduğunu, ve tedavi edilen hastaların yüzde 50’sinin Araplardan oluştuğunu belirten Profesör Ahmed Eid, “Burada dramlar, olumsuzluklar yok. Liderler, siyasetçiler bu mekana gelirlerse çok şey öğrenecekler” şeklinde konuştu.