• Türkiye’de patolojik bir görünüm kazanan anti-Semitizm konusunda kaygı duyanlar sadece ABD yönetimi değil, örneğin, Irkçılığa Dur De girişiminin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudilere yönelik ırkçı saldırılara “Dur” diyoruz!” başlıklı bildirisinde hem bu konuda duyulan kaygı ve hem de sorunun ne boyutlara ulaştığı şu cümlelerle ifade ediliyordu: • “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudilerin ülkeyi terk etmelerini istemeye kadar varan, ırkçı bir propagandanın bazı anti-Semitist çevreler tarafından sinagoglara yönelik saldırı tehditlerine dönüşmesi ve bu tehditler karşısında kamu görevlilerinin sessiz kalmasının hukuk devleti anlayışıyla bağdaşması mümkün değildir... Yahudi vatandaşların ülkeyi terk etmeleri için mühlet verecek kadar haddini aşan, sinagoglara karşı eylem ve saldırı çağrısında bulunan bu saldırgan tutum, kamuoyunda destek bulamayınca, çifte vatandaşlığı bulunan Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılması için bir imza kampanyasına dönüştü. “İnsanlık suçu işleyen katillerin” cezalandırılmasını talep ettiği izlenimi oluşturan bu kampanyanın asıl amacı, Yahudi vatandaşların bu ülkedeki insanca yaşama haklarını ellerinden almaktır.” ORHAN KEMAL CENGİZ – www.almonitor.com
Dünyada ve özellikle de Batı Avrupa’daki antisemitizmin gerçek boyutlarını ölçmek için bu olguyu genel olarak İsrail ve özel olarak işgalle alakalı her türlü ilintiden arındırmak gerekir. Zira “İmdat, antisemitizm var!” feryatları “İmdat, işgal var!” feryatlarını perdeliyor. Bu bağlamda, Filistin asıllı Amerikalı bir öğrenci olan Yasmeen Serhan’ın +972 sitesindeki 24 Temmuz tarihli makalesi ilginçtir. Serhan, “Filistin Davasında Antisemitizmin Yeri Yok” başlıklı yazısında Filistin halkına destek verenleri, Yahudilere karşı her türlü bağnazlık ve şiddetle mücadele etmeye çağırıyor. Zira onun deyimiyle antisemitizm söylemi, aralarında pek çok Yahudi’nin de yer aldığı tüm Filistin savunucularını Yahudi karşıtı olarak göstermek isteyenlerin değirmenine su taşıyor.
Uluslararası kamuoyunun zihninde İsrail ve Yahudi halkı arasında kurulan bağ, dünyanın dört bir yanındaki Yahudi toplumu mensuplarına İsraillilerin iyi veya kötü tüm davranışlarında pay atfediyor. 1967 Altı Gün Savaşı’nda ve sonrasında dünya İsrail’i alkışladı, farklı milletlerden pek çok Yahudi olmayan genç kibutzlarda portakal toplamaya gönüllü oldu. Yeşil Hat’ın onlarca yerleşim ve karakolla silinmesi ise tüm İsrailliler gibi diaspora Yahudilerine de işgalin haksızlıklarında sorumluluk yükledi. Oslo Anlaşması’nın imzalanması, İsrail’i tüm dünyada Yahudiler için gurur kaynağı yaparken, Batı Şeria’da çocukları kovalayan İsrail askerlerinin görüntüsü, İsrail pilotlarının attığı bombalarla ölen Filistinli ailelerin haberleri ise İsrail’i her Yahudi’nin sırtında kambur yaptı.
Akiva Eldar
İsrail Devleti sadece Siyonistlerin Batı’da tarih boyunca horlanan, türlü türlü kötü muamelelere maruz kalan Yahudilerin talebi değildi, belki bundan çok Batı’nın Ortadoğu için düşünülmüş bir projesi idi. Kuruluşundan beri gözlemlendiği üzere Batı dünyası –İkinci Savaş’tan sonra ABD- İsrail üzerinden bölgeyi kontrol etmektedir. İsrail bölgede var olduğu için a) Diktatörlükler, monarşiler ve otokrat rejimler varlıklarını sürdürebilmekte; b) Petrol geliri bölgenin refahına değil, yine kolayca Batı piyasalarına ve bankalarına akacak şekilde kullanılmakta; c) İslam ülkeleri arasında birlik sağlanamamakta; d) İslam ve İslam dünyası küresel sistemin ötekileştirilmiş korku ve nefret objesi haline getirilmektedir.
Hıristiyan Siyonistler için İsrail, Yahudilerin zamanın sonunda kurtuluşları için feda edilecek Yahudilerin yuvasıdır, bu mülahaza ile mümkün mertebe dünyanın Yahudilerini İsrail’de toplamaktadırlar. Ama ABD ve Batı’nın iktidar seçkinleri için İsrail, bölgedeki emperyalist hakimiyetleri için kullanışlı bir araçtır. Laik Batılılar ve Evanjelikler kendi inançları ve çıkarları için istismar etmektedirler. Bu açıdan bakıldığında İsrail’in Batı’yı değil, Batı’nın İsrail’i kullanıp araçsallaştırdığını söylemek mümkün. Nitekim geçenlerde her fırsatta İsrail’in güvenliğini ABD ile eşit tutan ABD’li siyasetçilerin en açık sözlüsü Başkan Yardımcısı Joe Biden, “Eğer bir İsrail olmasaydı, çıkarlarımızdan emin olmak için bir tane icat etmek zorunda kalabilirdik” dedi.
Burada Müslümanların ve anti-siyonist Yahudilerin –laik veya dindar fark etmez- Filistin ve Yahudi sorununu yeni bir okumaya tabi tutma zarureti ortaya çıkıyor.
Ali Bulaç
http://www.zaman.com.tr/gundem/muslumanlar-ve-yahudiler_2241724.html
Türkiye’de patolojik bir görünüm kazanan anti-Semitizm konusunda kaygı duyanlar sadece ABD yönetimi değil, örneğin, Irkçılığa Dur De girişiminin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudilere yönelik ırkçı saldırılara “Dur” diyoruz!” başlıklı bildirisinde hem bu konuda duyulan kaygı ve hem de sorunun ne boyutlara ulaştığı şu cümlelerle ifade ediliyordu:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudilerin ülkeyi terk etmelerini istemeye kadar varan, ırkçı bir propagandanın bazı anti-Semitist çevreler tarafından sinagoglara yönelik saldırı tehditlerine dönüşmesi ve bu tehditler karşısında kamu görevlilerinin sessiz kalmasının hukuk devleti anlayışıyla bağdaşması mümkün değildir... Yahudi vatandaşların ülkeyi terk etmeleri için mühlet verecek kadar haddini aşan, sinagoglara karşı eylem ve saldırı çağrısında bulunan bu saldırgan tutum, kamuoyunda destek bulamayınca, çifte vatandaşlığı bulunan Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılması için bir imza kampanyasına dönüştü. “İnsanlık suçu işleyen katillerin” cezalandırılmasını talep ettiği izlenimi oluşturan bu kampanyanın asıl amacı, Yahudi vatandaşların bu ülkedeki insanca yaşama haklarını ellerinden almaktır.”
Lund üniversitesi öğretim üyesi Umut Özkırımlı, İsrail’in Gazze’de giriştiği operasyonun Türkiye’de bir ırkçılık ve anti-Semitizm patlamasına neden olduğunu söylüyor ve araştırma şirketi Gonzo Insight’ın “17 Temmuzdan 18 Temmuz saat 18.00’e kadar sadece bir gün içinde toplam 27 bin 309 Twitter kullanıcısı tarafından 30 bin 926 tane Hitler’in Yahudi soykırımını destekleyen Türkçe tweet” atıldığını belirten haberine dikkat çekiyor.
(...) Ancak çoğunluğunu sol ve liberal görüşlü Yahudi’lerin oluşturduğu bu aydınlar, İsrail’in Gazze’de yaptıkları konusunda neler düşündüklerini de aynı metinde belirtmeden edemiyorlar: “Bizler yine de, Yahudi kökenli olduğumuz için değil, insan olduğumuz için, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü politikaya karşı olduğumuzu beyan ediyoruz” diyorlar.
Ben de tıpkı bu Yahudi aydınlar gibi, İsrail’in Gazze’de yaptıklarına karşıyım. İsrail askeri güçlerinin Gazze’de giriştikleri bazı eylemlerin savaş suçu ve insanlığa karşı suç (war crimes and crimes against humanity) niteliğinde olduğunu ve bu fiilleri işleyenlerin Uluslararası Ceza Mahkemesinde hesap vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Ancak bir devlet veya onun ordusu tarafından gerçekleştirilen hiç bir eylemin ırkçı ve anti-Semitik söylemleri haklılaştıramayacağını veya bunlara hoşgörü göstermemize neden olamayacağını düşünüyorum.
Obama-Erdoğan görüşmesinden sonra açıklanan metinde oldukça diplomatik bir şekilde ifade edildiği gibi, anti-Semitizm belasıyla mücadele edilmesi gerekiyor ve bu belanın Türkiye’de ulaştığı düzey alarm veriyor.
Orhan Kemal Cengiz
Netten okumalar
http://www.zaman.com.tr/pazar_her-yahudi-siyonist-midir_2242348.html
http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/roni-margulies-turkiyeli-yahudilerin-isyanini-anlatti
http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=donmelerin-mezar-taslarinin-izinde&haberid=8026
http://www.taraf.com.tr/haber-6-7-eylulun-yildomumunde-anti-semitizmin-en-uc-ornekleri-163231/
http://onedio.com/haber/6-7-eylul-olaylarinin-anisina--360960
Matti Friedman :
http://www.hasturktv.com/dunyada_bugun/6807.htm
http://www.hasturktv.com/dunyada_bugun/6818.htm
http://www.hasturktv.com/dunyada_bugun/6826.htm
http://www.haberturk.com/yasam/haber/987646-her-memlekete-lazim-bir-kadin
http://israilblogu.com/2014/09/02/bazi-zamanlarda-sorulmamasi-gereken-sorular/
http://www.haber7.com/yazarlar/taha-dagli/1198894-mossad-gazzede-nasil-calisiyor