Yaşam: Durmaksızın değişen dev mizansen

Lara Kamhi ve Eli Kasavi ‘PRİZMASPACE’ adlı yeni açtıkları mekânlarında, sinemanın sınırları üzerine düşündüren, çağdaş sanatla bu düşünceyi birleştiren projelere ev sahipliği yapacaklar. İki genç sanatçı hedef ve projelerini anlattılar

Tamara PUR Sanat
15 Ekim 2014 Çarşamba

“Bu an ebedidir ve bu an çoktan kayboldu. Varoluşun fani doğası, bilmek ve de unutmak. Baki olan tek gerçeklik budur, tüm ızdırabların kaynağı. Çünkü ince bir çizginin üzerinde, en yüksek dağın da tepesinde, engin bir boşluğun zirvesinde asılı yaşıyorsun. Ve ruhun kayan bir yıldız gibi, kanadı kırılmış yaralı bir kuş gibi hissediyor. Var ettiğin ve seni var eden her şeye hükmeden bir ruh hali içinde tutsaksın. Çünkü bu his, bu tarif edilemez ayrılık hali sana sorular sorduruyor. Nihai gizem bu. Budur sana düşler kurduran. Ve geri kalan her şey durmaksızın değişen dev bir mizansen” Lara Kamhi’nin ‘Cave IX, 2014’ isimli çalışmasından (İngilizceden tercüme)

Bilirsin ve unutursun… Ama tanık olduğun gelişimler mutlandırır, umutlandırır seni; kendi boy aynana bakarsın. Her gelişim bir değişimdir çünkü! Sana yansıyan, senden bir parça olan, bütünün eşit parçaları...                                                      

Öyle ki, 2009 yılında düşünü gerçek kılan Eli Kasavi, kısa metraj kategorisinde yüzlerce film arasından ilk 25’e girer. ‘Dönek’dir ilk filminin adı. Üç yıl sonra yine Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışmaya hak kazanır. ‘Evren’in Sonu’dur ikinci filmi... Çekmiş olduğu kısa filmler ve audio visuel çalışmalar Londra, Köln, Angers, Tirana, Berlin gibi şehirlerde gösterime sunulur.

Bir başka sanatçı ile kesişir yolları. Medya tabanlı dallarda ‘Julian Sullivan’ Ödülü alan Lara Kamhi Londra, Berlin, New York, Cenevre gibi şehirlerde çalışmalarını sergilemiştir.

İşte yaşam, durmaksızın değişen o dev mizansen mutlandırır, umutlandırır çoğu kez seni…

 İki çağdaş sinema sevdalısı ve sanatçı olarak sizi kendinize ait bir mekân açmaya iten güç neydi?




ELİ: İlk başta Lara’yla hem bağımsız hem de ortak projelerimizi üretebileceğimiz bir atölye arayışındaydık. Çalışmalarımızı paylaşmak, gelenlere kapıyı açık tutmak istiyorduk. İş giderek ciddiyet kazandı ve şekil almaya başladı. Sanırım bu süreçte en önemli motivasyonumuz tamamiyle özgür olabileceğimiz bir üretim ortamı yaratabilmekti.

LARA: Yaklaşımlarımızın ticari ve sektörel kaygılarla kısıtlanmadığı, deneyselliğe açık bir alanda, sanatsal arayışlarımızı fiziksel diyaloglar halinde paylaşmak ve geliştirmek istiyoruz.

 Sizleri tanıyabilir miyiz kısaca?

L: Sinema ve görsel sanatlar mezunuyum, sonrasında Londra’da medya sanatları üzerine yüksek lisansımı tamamladım. Enstalasyon çalışmalarım dışında, sahne ve ışık tasarımı yapıyorum.

E: Ben de sinema üzerine lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Birkaç sene İngiltere’de yaşadıktan sonra İstanbul’a geri döndüm. Film ve video üzerine çeşitli çalışmalar yapıyorum, projeler geliştiriyorum.

 Prizmaspace’in amacı genç yetenekli sanatçıları bir araya getirmek midir?

L: Birincil amacımız sinema ile mekân ilişkisi üzerine çeşitli yaklaşımları araştırmak, geliştirmek ve paylaşmak.

E: Bunun için de doğru insanları bir araya getirmeye çalışıyoruz. 

 Açılış serginiz ‘Moving İmage’dan söz edersek, film ve video ile izleyiciye vermek istediğiniz meseleniz nedir? Sergide bütünü izlerken, bütünü oluşturan parçaların kesit kesit sunulması dikkatimi çekti…

E: İzleme eylemine hareket katan, izleyeni işe dâhil eden, aktif bir rol oynamasını sağlayan sinematik deneyimler oluşturmaya çalışıyoruz. 

L: Bu sergi için kişisel arayışlarımıza sadık kalıp, ortak bir fiziksel anlatı oluşturuyoruz. Yaratım süreçlerimiz bağımsız olarak gerçekleşti, ancak bu süreç esnasında aynı mekânı paylaşıyor olmak kaçınılmaz şekilde çalışmalar arasında da organik bir diyalog geliştirdi. Böylece bir araya gelen çalışmalarımız bütünsel bir anlatım dili oluşturmamıza yardımcı oldu.

 Prizmaspace’de gelecek aylar ile ilgili programlarınızdan söz eder misiniz?

E: Prizmaspace sinematik, mekânsal ve deneyim tabanlı işleri bir araya getiren bir mekân. Senelik programımız dâhilinde yönetmen sergileri, yerli ve yabancı sanatçıları bir araya getirdiğimiz grup sergileri ve şimdilik senede bir kez yapmayı planladığımız Residency programı olacak.

L: Bu sergilerin dışında, senelik programımızı ‘Moving Images #1’in devamı niteliğinde gerçekleştireceğimiz ’Moving Images #2’ sergisiyle tamamlayacağız.

 Residency programını biraz açar mısınız?

L: Farklı kültürlerden gelen sanatçıların katılacağı Residency programını şimdilik senede bir kez gerçekleştiriyoruz. Bu sene programımızın katılımcısı Güney Koreli çağdaş sanatçı Sejin Kim olacak. Yeni tanışıyor olduğu bir kültür ile diyalog kurup, kendi penceresinden bakıp sorular soran veya yanıtlar veren üretimlerini bir sergiyle paylaşıyor olacağız.

 Sergiye olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz?  Genelde daha çok yabancılar mı ilgi gösteriyor? Öyle ise bunu neye bağlıyorsunuz?

L: Açılışta böyle bir ayırım yapmak mümkün olmadı. Ancak yerli ziyaretçiler ve yabancı ziyaretçileri karşılaştıracak olursak; ilgiyi yoğunlukla yabancılardan aldığımız bir gerçek.

E: Genel anlamda güzel tepkiler alıyoruz. Prizmaspace alternatif bir yapılaşma olduğu için bu tip konularda bir genelleme yapabilmek için henüz çok erken. Eminim zamanla da çok fazla insana ulaşacağız. 

[email protected]

Sıraserviler cd.No56 Beyoğlu-İstanbul