12 Ekim Pazar sabahı ‘İstanbul’un İnci Gerdanlığı’ bir zamanların ‘Bella Vista’sı Kuzguncuk semtinin 152 yıllık Beth Yaakov Sinagogu tarihi günlerinden birini yaşadı. Hahambaşı Rav İsak Haleva, cemaat yönetimi, birçok kurum temsilcisi ve yahidlerin yoğun katılımıyla gerçekleşen Sukot programı öncesi, sinagog Ahnasat Sefer Tora töreni ile şenlendi
Sinagogun eski bir Sefer Tora’sı, Sofer Baruh Danon tarafından düzeltilerek ve yeni parohet, mapa ve Simla, ahasida Tuna Adato anısına kıymetli eşi Yusuf ve sevgili oğulları Aslan ve Alper Adato’nun maddi katkıları ile tekrardan kazandırıldı. Bu anlamlı günde ilk olarak Talmud Tora Keren Şemes Korosu şarkılarını seslendirdi. Tören, bu unutulmaz günün mimarlarından Kuzguncuk Cemaati Başkanı Beto Adato’nun açılış konuşması ile başladı. Adato konuşmasında Sukot’u dört anlamlı cümle ile özetledi: “Sukot, İsrailoğullarının çölde geçici barınaklarda yaşadıkları 40 yılı temsil eder. Sukot, hürriyeti, sevinci ve mutluluğu simgeler. Sukot, Yahudilerin tabiat, tarih ve atalarıyla olan bağıdır. Suka, geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi birleştirir.” Ahnasat Sefer Tora için teşekkürlerini sunan Başkan Adato, en büyük amaçlarının tarihi sinagogları yaşatmak, ayakta tutmak ve temelleri sağlam atılmış bu tarihi vakfı en güzel şekilde gelecek nesillere aktarmak olduğunu da belirtti. Başkan katılan herkese teşekkür ve iyi bayram dileklerini sunup, Ahnasat Sefer Tora töreni için Hahambaşı Haleva’yı midraşa davet etti.
Yeni Sefer Tora büyük bir heyecan ve coşku içerisinde koronun şarkıları ve Şofar’ın sesi ile Hahambaşı Haleva’nın kollarında sinagoga getirildi. Rav Adoni’nin tevaya davet edilmesi ile mevcut diğer dört Sefer Tora çıkartılıp sinagog içinde gezdirildi. Sefer Toralar Ehal’e götürüldükten sonra, plaket törenine geçildi. Yusuf Adato’ya plaketi Rav Haleva, Aslan Adato’ya Rav Adoni ve Alper Adato’ya da plaketi Haham Akal David Uçki tarafından takdim edildi. Rav Adoni törenden duyduğu mutluluğu dile getirirken merhum Tuna Adato’nun sadece fedakâr bir eş değil, İstanbul cemaatine büyük yararlar göstermiş gerçek bir cemaat hanımı olduğunun da altını çizdi. Rav Adoni Sukot Bayramı’nın anlam ve önemini derinliği ile anlatan konuşmasına 1960 yılından hatırında kalan bir anı ile başladı. O yıllar Haydarpaşa ve Kuzguncuk ortak yönetim kurullarının yapıldığı bir toplantıda Kuzguncuk Cemaati’nin bir sonraki hafta Şabat günü kendisini Peraşa okumaya davet ettiğini ve o mart günü kar altında Kadıköy’den Kuzguncuk’a 1 saat 50 dakika yürüdüğünü belirten Adoni, o Şabat okuduğu Teruma peraşasını da dün gibi hatırladığını aktardı. Rav Adoni, Mısır’dan çıkışta atalarımızın suka’larda oturduklarını hatırlama amaçlı bu bayramın ilkbaharda değil de sonbaharda havalar soğumaya başladığında kutlamasındaki nedenin de fedakârlığın bir mitzva olduğunu belirtti. Sukot’un sembol bitkileri etrog, lulav, hadas ve aravanın göz, ağız, kaburga ve kalp olarak birer uzvu temsil ettiğini hatırlatan Adoni, bu bayramda tüm bedenimizle Tanrı’ya bağlandığımızı belirtti. Bu dört bitkinin sembolik olarak farklılıklarından da bahseden Adoni, hepsini bir arada tutarak Tanrı’nın faydası olmayan hiçbir şeyi yaratmadığını da gösterdiğimizi açıkladı. Buradan tüm topluma mesaj veren Adoni sözlerini, “Biz toplumumuzdan, cemaatimizden kimseyi reddetmiyoruz. Tora’yı öğrenmek isteyen herkese kapımız açıktır. Herkes bizimdir, hep beraber olacağız” sözleri ile noktaladı.
Sukot töreni, TT Keren Şemeş grubunun keyifli skeçleri ile devam etti. Bunlardan ilki sinagoga gelmeyen, dışarıdaki akranlarınaydı. “Sizler zaten Sukot’un anlamını biliyorsunuz, umarım seneye burada olmayan arkadaşlarımıza da anlatma fırsatımız olur” mesajı yahidleri güldürürken düşündürdü. Bir sonraki skeçte ise temsili olarak Tanrı’yı arayan bir genç sonunda yaşlı bir büyüğünün yardımı ile “Tanrı her yerdedir. Tanrı bize farkında olmadan mucizeler yaratır ancak değerini bilenlere” mesajını verdi.
Keyifli skeçlerden sonra sözü Cemaat Başkan Vekili Moris Levi aldı. Cemaat Başkanı İshak İbrahimzadeh’in yurtdışında olması nedeni ile katılamadığı törende kendisinden özellikle konuşma yapmasını “O gün Moşe’nin günüdür, gitmen lazım” sözleri ile anlatan Levi, suka’ya her gün bir atamızın geldiğine dair olan inancı aktardı. Roş Aşana ve Kipur’da sinagoglarda birçok mesajlar verildiğini de hatırlatan Levi, rahmetle andığımız Nesim Albala ve Robert Abudara’nın geleneklerinin yaşatılmasından da duyduğu mutluluğu dile getirdi. Moris Levi güne uygun olarak Hahambaşılık arşivinden bulduğu Kuzguncuk Sinagogu ile ilgili 1945 tarihli bir belgenin fotokopisini de Kuzguncuk Cemaati’ne hediye etti. Bu belgeye göre 1945 yılının Yamim Noraim’lerinde toplam 2200 lira bağış toplanmış. Kuzguncuk’a da devam eden toplam 400 yahid bulunmaktaydı. Bağış miktarları benzerlik taşımakla birlikte Moiz Armam 120 lira ile birlikte en yüksek bağışı yapmış. 1914 nüfus sayımına göre Kuzguncuk’ta 1600 Ermeni, 400 Yahudi, 250 Rum, 70 Müslüman ve 4 Levanten yaşamaktaydı. Kuzguncuk semti 1945 yılındaki büyük Beykoz ve Dağ Harmanı yangınından da gelen Yahudilere kucak açmıştı. Levi bütün bu bilgilerin de kayıtlarda bulunduğunu aktardı.
Törenin son konuşması ise Hahambaşı Rav İsak Haleva tarafından gerçekleştirildi. Haleva sözlerine “ümit ışığının gerçek olması ve dünyada barış” temennisi ile başladı. Bu tarihi sinagoga kazandırılan Sefer Tora’nın da önemine değinen Haleva, sinagoglarımızdaki en yeni Sefer Toraların bile en az 100 senelik olduğunun altını çizdi. Rav Haleva, Ahnasat Sefer Tora töreni ile ilgili heyecanını da şu sözlerle dile getirdi: “Sanki 3300 kusur sene evvel Sina Dağı’na girer gibi heyecanlandım. Bugün gençlerimizde gördüğümüz gibi yarınlarımız açıktır, böylesi aydın bir eğitim hiçbir toplumda rastlanamaz.” Haleva anonim olan bir hikâyeyi de yahidlerle paylaştı. Tanrı’yı arkasında ayak izleri ile takip ettiğinden emin olan bir adamın, bir gün gelip o ayak izleri kaybolduğunda “Tanrım beni bıraktı mı?” sorusu üzerine Tanrı’nın ona cevaben “Aslında o gördüğün ayak izleri benimdir, şu anda başına bir felaket gelmesin diye seni kucağımda taşıyorum” sözleri ile Tanrının her zaman bizlerle olduğunu belirtti. Haleva son olarak, Kral David Ameleh ile ilgili bir örneği de vererek “Gerçek liderler, toplumun bir parçası olmalı ve aynı elbiseyi gerektiğinde giymelidir.” mesajını da toplumla paylaştı. Haleva sözlerini “Tanrı’nın önünde hepimiz eşitiz, hiçbir farklılık yoktur. Bu güzel Keila’da nice bayramlar dilerim” diyerek sonlandırdı.
Tören TT Keren Şemeş grubunun birbirinden keyifli güncel şarkıları İbranice seslendirmesi, Anoten duası ve Şofarlar ile birlikte Ehal’in kapatılmasıyla son buldu. Tören sonrası Kuzguncuk Cemaati’nin hazırladığı zengin suka’da keyifli anlar yaşandı. Birliktelik, dayanışmanın Türk Musevi Cemaati’ndeki güzel bir örneği olan Kuzguncuk Cemaati özenle hazırladıkları ve en ufak detaylarını bile incelikle düşündükleri bu kutlama töreni sonrasında da tüm konukları başta Beto Başkan olmak üzere kapıda uğurlayıp, bugünün anısına birer hediye de takdim ettiler. 152 yıllık bu tarihi sinagogda nice yüzyıllarca kutlayacağımız Sukot bayramlarına…