Roman Polanski filmleri yapımcısı Gene Gutowski’nin Holokost deneyimi bir belgeselin konusu oldu. Edindiği sahte Polonya kimliği sayesinde hayatta kalan Gutowski, Yahudi kimliğini oğullarından yıllar boyunca gizledi
Roman Polanski filmleri yapımcısı Gene Gutowski’nin Holokost deneyimi bir belgeselin konusu oldu. Edindiği sahte Polonya kimliği sayesinde hayatta kalan Gutowski, Yahudi kimliğini oğullarından yıllar boyunca gizledi.
Roman Polanski ile Gene Gutowski birlikte çalışırken, Holokost kurtulanları olarak yaşadıkları trajedileri birbirleriyle paylaşmaktan kaçındılar. Yönetmen Roman Polanski ile yapımcı Gene Gutowski 1960’lı yıllarda bir ekip çalışmasına başladıklarında savaştan hiç bahsetmemeyi, çok çalışıp filmler yaparak yaşama odaklanmayı tercih ettiler. Hatta 2002 yılında, “The Pianist” adlı film için yeniden bir araya geldiklerinde dahi geçmişte tanık oldukları vahşeti hiç konuşmadılar.
Gene Gutowski’nin savaş döneminde hayatta kalma öyküsünü aktaran belgesel filmin prömyeri 16 Ekim Perşembe günü Varşova Film Festivali’nde gerçekleşti. Filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını Gutowski’nin oğlu Adam Bardach yaptı.
Gene Gutowski üç oğluna geçmişi hakkında uzun yıllar hiçbir şey anlatmadı. Ancak oğulları gerçek birer ergen olduklarında onlara Yahudi olduğu, ailesinin büyük çoğunluğunun Holokost’ta yok edildiği, Gene Gutowski isminin İkinci Dünya Savaşı yıllarında hayatta kalabilmek adına alınmış sahte bir kimlik olduğu açıklamasını yaptı.
“Uzun yıllar geçmişimi kesin şekilde inkar ettiğim, hatta Yahudi olduğumu gizlediğim bir yaşantım oldu” diyen 89 yaşındaki Gutowski geçtiğimiz hafta Varşova’daki evinde, “Holokost’un ağır yükünü bir sonraki nesle geçirmek istemedim. Çünkü bu çok acı veren bir dönem” sözleri ile görüşlerini ifade etti.
Gutowski zamanla açıldı ve anıları bir belgesele dönüştü. “Dancing Before The Enemy: How a teenage boy fooled the Nazis and lived” Polonya’nın Lwow (günümüzde Ukrayna’da Lviv kenti) kentinden yok edilmiş kültürlü bir Yahudi ailesi anısına bir eser.
Filmin yönetmeni 44 yaşındaki Adam Bardach; “Tüm aile fertlerinin kayıpta oldukları bir sır değildi. Nasıl ve niçin yok oldukları ve nasıl kişiler oldukları bilmediğimiz gerçeklerdi” demekte.
Gene Gutowski, bireylerinin avukat, doktor, piyanist ve ordu mensubu olduğu kültürlü bir ailenin çocuğu olarak 1925 yılında dünyaya geldi. Adı Witold Bardach’tı. Aile 1939’a dek mutlu ve düzeyli bir yaşam sürdü. Annesinin ölüm kampı Belzec’e gönderilmesinin ardından Witold, Lwow’da kalmanın hayatı açısından tehlike olduğuna karar verdi. 16 yaşında tek başına gittiği Varşova’da Yahudi olduğu anlaşılmasın diye elinden geleni yaptı.
Tarihi ayak izlerinin sürülmesinin ve Gutowski ile gerçekleşen söyleşileri içermesinin yanısıra 65 dakikalık film, onun bağımsızlığa dek yaşamının izini sürerken, İngilizce bilmesi sayesinde, savaş sonrası Almanya’da Nazi avına çıkan Amerikan istihbaratının bir elemanı olarak çalıştığı döneme de odaklanır.
Filmdeki en dramatik bölümlerden biri 12 yaşındaki kardeşi Roman’ın ölümüdür. Amcası Roman’a yüksek dozda zehir verdikten sonra kendini de öldürmüştü. Gutowski hayatta kalmasının sebebini Almanca bilmesine, şansa ve biraz da cesaretine bağlıyor. İşte bu cesareti sayesinde o delikanlı Lwow’da sadece Almanların girdiği lokantaya girebiliyor, “Heil Hitler!” diye selam verebiliyor, oturup orada iştahla yemek yiyebiliyordu. Daha sonra Polonya’daki yeraltı direnişçilerine istihbarat sağlamak amacıyla Varşova’da Alman Luftwaffe’de çalışmaya da başladı. Polonyalı kız arkadaşının dişçi olan annesi ona, bir kazada ölen demiryolu işçisi Eugeniusz Gutowski’nin kimliğini vermişti.
“Bardach soyadının son bulmasına gönlüm razı olmadı” diyen Adam, ailesinin geçmişini öğrenince Gutowski soyadını terk ederek aile soyadı Bardach’ı kullanmayı tercih etti. Oğlunun soyadını değiştirmesinden mutluluk duyan Gutowski, film endüstrisinde bu soyadı ile isim yaptığı için değiştirmekten yana değil.
Ünlü yönetmen Roman Polanski ile 1960’ların başında çalışmaya başlayan Gene Gutowski, yönetmenin günümüzde birer sinema klasiğine dönüşen “Repulsion,” “Cul-de-Sac” ve “The Fearless Vampire Killers” adlı üç filminin yapımcılığını yaptı. Aralarında Polonyaca konuşan Polanski ile Gutowski çok yakın arkadaş olmalarına karşın hiçbir zaman savaş dönemi deneyimlerini birbirleriyle paylaşmadılar.
Krakow Gettosu’ndan kaçan ve kendine edindiği sahte kimlik sayesinde hayatta kalabilen Roman Polanski, annesini Auschwitz’de yitirdi. “The Pianist” filmini çekerken de Polanski Gutowski’nin yardımını istedi. Gutowski, Nazi işgali altındaki Varşova sokaklarını oluşturmakta, Alman, Polonyalı ve Yahudi rollerinde görünecek figüranların sağlanmasında ona yardımcı oldu. Gutowski, Varşova Gettosu’ndaki aç Yahudileri canlandırmak üzere çok zayıf kişiler buldu. Bu sahnelerin çekimi sırasında her ikisi de, eski acılarının canlandığı için oldukça zor anlar yaşadılar. Özellikle Nazi askerlerin öldürmeden önce yaşlı Yahudileri dans etmeye zorladıkları sahnenin çekimleri Polanski ve Gutowski için zor anlardı.
Gutowski çekimler sırasındaki duygularını; “Roman ile oturup hüngür hüngür ağladığımızı anımsıyorum. O vahşet geri gelmiş gibi hissettik” sözleri ile dile getirmekte.