Nazi Almanyası’na başkentlik etmiş Berlin, 2. Dünya Savaşı 1944’te Avrupa’da bitmesine rağmen özgürlüğüne tam olarak kavuşamamıştı. Nazilerin baskısından kurtulan şehrin doğu bölgeleri, daha barışın sevincini yaşamadan komünist Sovyet yönetiminin eline geçmişti.
2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı savaşan ve aslında müttefik olan ABD ve Rusya, savaş sonunda anlaşamayınca, Berlin’i sokak sokak çatışarak Nazilerden kurtaran SSCB ordusu, şehrin doğusundan çekilmeyi reddederek bölgeyi komünist blokun bir parçası ilan etmişti.
2. Dünya Savaşı’nın sonunda SSCB ile ABD arasındaki düşmanlığın adeta soğuk bir savaşa dönüşmesi sonrası, Doğu Alman makamları 1961 yılında, şehrin ABD kontrolündeki batısı ile SSCB kontrolünde olan doğusu arasına bir duvar inşa ettiler.
Daha sonra güçlendirilerek, Doğu Bloku ile Batı arasında fiziksel bir sınır haline gelen yaklaşık 100 km uzunluğundaki duvar, Nazizm sonrası Berlin halkının 28 yıl boyunca çok ağır bir bedel ödemesine neden oldu.
28 yılda yaklaşık 5000 Berlinli Doğu’dan Batı’ya kaçmaya çalışmış, 200 kişi askerler tarafından vurularak öldürülmüştü.
9 Kasım 1989’da SSCB’nin resmen dağılmasından iki yıl evvel Doğu Berlin yönetimi Duvar’ın artık hükmü kalmadığını ilan edince, binlerce Doğu Berlinli ellerinde keserler, baltalar ve balyozlar ile duvarı yıkmaya başladı.
Ardından yapılan düzenlemeler ile Doğu Berlin batısı ile birleşerek Almanya Federal Cumhuriyeti’ne bağlandı.
9 Kasım 2014 Pazar gecesi binlerce Berlinli duvar boyunca toplanarak özel olarak yapılmış 8000 bin ışıklı balonu gökyüzüne bırakarak özgürlüklerinin 25. yılını Staatskapelle Orkestrası’nın melodileri eşliğinde kutladı.
Berlin Belediye Başkanı Klaus Wowereit’in törende yaptığı konuşmada şu sözler dikkat çekici idi: “Görüyoruz ki dünyanın birçok yerinde halen görünmez duvarlar var, insanlar hür değil. Umarız Berlin Duvarı’nın yıkılışı özgürlüğü için savaşanlara ilham olur.”
