Geçtiğimiz hafta İsrailli Arapların düzenlediği protesto gösterilerinin şiddet içermesine tepki gösteren İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail’in yok olması çağrısında bulunan gösterilere kesinlikle göz yumulmayacağını belirtti. Netanyahu, bu gösterilerin arkasında radikal grupların olduğunu belirterek, bu tip çağrılar yapanların vatandaşlıklarının iptal edileceğini vurguladı. Geçtiğimiz günlerde İsrail halkına yönelik terör saldırılarında da artış oldu. Sadece Salı günü meydana gelen iki farklı bıçaklı saldırıda iki İsrailli hayatını kaybetti. İlk olayda otobüs durağında bekleyen bir asker hedef alınırken, ikinci olayda genç bir kız ensesinden bıçaklanarak hayatını kaybetti.
Netanyahu: “İsrail protestolarında Hamas veya IŞİD bayraklarına yer yok”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cumartesi günü Galile’nin aşağı bölgesindeki Kafr Kana köyünde İsrailli Araplar tarafından gerçekleştirilen şiddet içerikli gösterilerin ardından sert açıklamalarda bulundu. Pazar günkü kabine toplantısında konuşan Netanyahu, İsrail’in yok olmasına yönelik çağrılarda bulunulan gösterilere kesinlikle izin vermeyeceklerini belirtti.
Netanyahu, “Hamas ve IŞİD bayraklarının açıldığı, Filistin’in kan ve ateşle geri alınacağını, İsrail’in yok olması için çağrıların yapıldığı gösterilere müsamaha göstermeyeceğiz” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti: “İçişleri Bakanlığına talimat verdim. İsrail’in yok olması için çağrıda bulunanların vatandaşlıkları iptal edilecek. İsrail bir hukuk devleti. Yasaları her kim ihlal ederse cezalandırılır. Şiddet içerikli gösterilere izin vermeyeceğiz. Taş, molotof kokteyli, meşale vb. atan kişilere karşı sert yaptırımlar uygulanacak.”
Yaşananlardan Filistin yönetimi, Hamas ve radikal İslami grupları sorumlu tutan Netanyahu, “Bu tahriklerin arkasında Hamas ve çeşitli radikal İslami gruplar var. Tapınak Tepesi’nde yaşanan tüm olayları destekleyen ve finanse eden aşırı İslamcılar. Ayrıca Filistin lideri Mahmud Abbas da bu olayların arkasında olan kişilerden. El Fetih’in resmi internet sitesine bakarsanız İsrail’in ve atalarımızın aslında hiç burada var olmadığını iddia eden yazılar görürsünüz. Bu tarihi gerçekleri saptırmaktan başka bir şey değil” diye sözlerine devam etti.
Cumartesi günü Kafr Kana köyünde Khayr al-Din al-Hamdan adlı Filistinli, İsrailli polislerin içinde bulunduğu minibüse sert bir cisimle vurarak polislere bıçakla saldırmasının ardından öldürülmüştü. Al-Hamdan’ın öldürülmesinin ardından Galile’nin aşağı bölgesinde İsrailliler ile Araplar arasında gerginlikler yaşanmış ve Araplar bir günlük greve gideceklerini ilan etmişlerdi.
ABBAS DA İSRAİL’İ SUÇLADI
Öte yandan Abbas da Kudüs’te yaşanan gerginliğin sorumlusunun İsrail hükümetinin izlediği politikalar olduğunu savundu.
Filistin resmi ajansı WAFA’nın haberine göre Abbas, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’yi kabulünde, İsrail’in kentte izlediği politikaların ve Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesine izin vermesinin, atmosferi gerginleştirdiğini iddia etti.
İsrail ile Ürdün arasında 1994’te imzalanan Vadi Arabe Anlaşması uyarınca Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın statüsünün korunması gerektiğine işaret eden Abbas, “BM Güvenlik Konseyi’ndeki çabalarımız, İsrail işgalinin bitirilmesi ile uluslararası karar ve sözleşmeler uyarınca belirli bir zaman diliminde 1967 sınırlarını esas alan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını hedefliyor” dedi.
Gerginlikler bütün hafta devam etti
İsrail güvenlik güçlerinin, geçtiğimiz hafta çarşamba günü yaklaşık 100 Yahudi’yi Mescid-i Aksa’nın Ağlama Duvarı’na bakan Megaribe Kapısı’ndan içeriye almasına tepki gösteren Filistinliler ile İsrail askerleri arasında çıkan çatışmada 27 Filistinli yaralandı. Mescid-i Aksa’nın içinde bulunan Kıble Camii’nde İsrail askerleriyle Filistinliler arasında yaşanan gerginlikler sırasında askerlerin camiinin içine girmesi büyük tepki aldı. Öte yandan, içeride bunlar yaşanırken, dışarıda da İsrail’i protesto eden bir grup Filistinli ile İsrail askerleri arasında çatışmalar çıktı. İsrail Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfeld, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çıkan olaylarda herhangi bir gözaltı ve tutuklamanın olmadığını ve sabah 8.00’de kapatılan Mescid-i Aksa’nın saat 10.00 itibariyle yeniden ziyaretçilere açıldığını belirtti.
Mescid-i Aksa’nın yönetimini üstlenen İslami Vakıflar Dairesi Müdürü Azzam el-Hatib, “Yaklaşık 300 İsrail askeri 1967’den beri ilk kez mescidin içine postallarıyla girdi. Bu kabul edilemez bir durum. İsrail bunun sonuçlarına katlanacaktır,” diye konuştu. Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.
Mescid-i Aksa’da yaşanan gerginlikler sona ermeden, Kudüs’ün doğusunda bir Filistinli aracını İsrailli yayaların üzerine sürdü. İsrail Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfeld olay yerinde, “Olayın bir terör saldırısı olduğundan şüpheleniyoruz. Olayda aracın Filistinli sürücüsü vuruldu, 14 İsrailli de aracın çarpması sonucu yaralandı” açıklamasında bulundu.
Kudüs’te iki hafta önce de tramvay durağına giren bir aracın Filistinli sürücüsü olay yerinde vurularak öldürülmüş, olayda biri üç aylık bir bebek olmak üzere iki İsrail vatandaşı hayatını kaybetmişti.
Bir günde iki saldırı
Mescid-i Aksa’da yaşanan gerginlikler nedeniyle pazartesi günü İsrail’in Tel Aviv şehrinde ve Batı Şeria’da bir yerleşim biriminde ayrı saatlerde iki terör saldırısı gerçekleşti
Tel Aviv’deki bir otobüs durağında 20 yaşındaki İsrail askeri Almog Shiloni’nin bıçaklanması günün ilk saldırısı oldu. Shiloni’nin yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı resmi makamlarca onaylandı.
Olay yerinde yakalanan ve polisteki sorgusu devam eden 18 yaşındaki saldırganın yasal olmayan yollardan İsrail’e girdiği belirlendi.
Günün ikinci saldırısı öğleden sonra Batı Şeria’nın Alon Shvut yerleşim biriminde gerçekleşti. Saldırıda 26 yaşındaki Dalia Lemkus ensesinden bıçaklanarak hayatını kaybederken adları açıklanamayan iki kişi de yaralandı. Saldırı sonrası polis tarafından vurularak yaralanan teröristin durumun ağır olduğu açıklandı. Adının Maher Hamdi al-Hashalmoun olduğu belirlenen saldırganın İslami Cihad ile ilgisi olduğu ve katıldığı gösterilerde taş, molotof kokteyl ve benzeri yanıcı maddeler fırlatmaktan 4,5 yıl hapiste yattıktan sonra beş sene önce serbest bırakıldığı öğrenildi. İslami Cihad’dan saldırı sonrası yapılan yazılı açıklamada, “İşgal altındaki Batı Şeria’da hareket mensubu bir mücahidin gerçekleştirdiği operasyonu tebrik ediyoruz” denildi.
Türk liderlerden İsrail’e tepkiler
Bölgede gerginlik ve çatışmalar devam ederken Cumhurbaşkanı başta olmak üzere birçok bakan ve yetkili yaşananlarla ilgili tepkilerini dile getirdi:
CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN, “Mescid-i Aksa sadece Filistinlilerin değil, tüm dünya Müslümanlarının kıblesi ve mabedidir. İsrail yönetimi bu alçaklığı, barbarlığı durdurmak zorundadır. Mescid-i Aksa’ya karşı yapılan bu eylem, bu girişim asla affedilemez, bağışlanamaz. Bu gidiş, doğru bir gidiş değil. Acaba sinagoglara karşı böyle bir barbarlık yapılsa, böyle bir alçaklık yapılsa buna Birleşmiş Milletler ne der?” diye konuştu. Türkiye’de bu tür şeylere bu güne kadar hiçbir zaman fırsat verilmediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Zaman zaman bazı istenilmeyen olaylar olmuştur. Her zaman karşısında biz dik durduk. Bugün de olsa dik dururuz, yarın da olsa dik dururuz. Çünkü bizim medeniyetimizin, bizim dini değerlerimizin gereği budur. Bizim İsrail halkına karşı bir tavrımız yok. Bizim tavrımız İsrail yönetimine karşıdır. İsrail yönetimi bu alçaklığı, bu barbarlığı durdurmak zorundadır. Çünkü Mescid-i Aksa’ya karşı yapılan bu eylem, bu girişim asla affedilemez, asla bağışlanamaz.”
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya girmesine çok sert tepki gösterdi. Davutoğlu, “İsrail askerinin Mescid-i Aksa’ya girmesi tam bir barbarlıktır. Bütün Müslümanlara ve bütün dünyaya Mescid-i Aksa’ya sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Kudüs tek bir dinin hâkimiyet alanına dönüşüp diğer kutsal mekânlar böylesine barbarca bir tutum ile ayaklar altına alınırsa, Ortadoğu’da barışı temin etmek mümkün olmaz. Türkiye olarak şiddetle kınıyoruz. Uluslararası alanda da gereken her türlü inisiyatifi alarak bu tutum karşısında uluslararası toplumun en aktif cevabı vermesi için de gerekli çalışmalarda bulunacağız” dedi.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ da, bu saldırılara karşı Türkiye’nin en güçlü sesi çıkaran ülke olduğunu vurguladı. Bozdağ, Cumhurbaşkanı, Başbakan başta olmak üzere hükümetin bu alçakça saldırıyı lanetlediğini dile getirdi. Mescid-i Aksa’nın sadece Filistinlilerin değil, tüm dünya Müslümanlarının ortak mabedi olduğuna dikkat çeken Bozdağ, “O mabede yapılacak her saldırı, bütün Müslümanlara yapılmış bir saldırıdır. Oraya yapılacak her aşağılama, bütün Müslümanlara karşı yapılmış bir aşağılamadır. İsrail Devleti, küstah askerlerine gereken cezayı vermelidir. Mescid-i Aksa’ya dokunmak herkesi yakar” diye konuştu.
Mescid-i Aksa’ya yapılanlara başka ülkelerin sessiz kalmasını eleştiren Bozdağ, konuşmasında sözlerini şöyle tamamladı: “Dünya, antisemitizm dediği zaman ‘İsrail aleyhine konuşuyorsunuz’ diye eleştiriyor, bazı demokratik ülkeler, Batı ülkeleri. Ben şimdi soruyorum, Müslümanların yeryüzünde kıymet verdiği önemli yerlerden Mescid-i Aksa’ya kirli postallarıyla giren, alçakça saldırı yapan askerlere gereğini yapmayan İsrail hükümeti antisemitizmi körüklüyor mu, körüklemiyor mu? İnsanlar bu alçaklığı eleştirdiği zaman Yahudi düşmanlığı oluyor, peki onların yaptığı ne oluyor? Müslümanların mabedine bu saygısızlığı yaparken, bütün Müslümaları tahrik edecek eylemlerin, alçaklıkların içerisinde bulunurken kimse ‘Siz neden Müslümanları tahrik ediyorsunuz, neden Yahudi düşmanlığını körükleyecek sözler söylüyor, işler yapıyorsunuz?’ diye İsrail devletini eleştirmiyor. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı konuştuğu zaman ‘niye konuşuyorsunuz?’ diyorlar. Peki, ben sorarım bir kiliseye bu yapılsa, bir havraya bu yapılsa, başka bir mabede bu yapılsa böyle sessiz sakin izlerler mi? İzlemezler ama bakıyorsunuz, söz konusu İsrail’in askerlerinin alçakça, küstahça saldırıları olunca herkes susuyor. Bütün dünya sussa biz susmayacağız, hakkı hakikati söylemeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.
AB BAKANI VE BAŞMÜZA-KERECİ VOLKAN BOZKIR, Mescid-i Aksa’nın hem Türklerin hem İslâm âleminin kutsal yeri olduğunu, buraya herkesin saygı duyması ve bu şekilde davranışlardan kaçınması gerektiğini belirtti.
“Buraya (Mescid-i Aksa) postalla giren bu askerlere mesaj yolluyorum: Eğer oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz, koşa koşa arkanızdan bakarız. Ne Filistin’de ne dünyanın başka bir yerinde bizim kurduğumuz huzur düzenlerini bozmaya yeltenenlere Türkiye izin verir. Bugüne kadar vermedi, bundan sonra da vermeyecektir.”